27.07.2016

27 Temmuz

Çok şey diliyorum, çünkü artık hayattan beklentilerim oldukça fazla. Önceden herşeye sahip oldugumu düşünürken tek eksigimin bir evlat oldugu kanısındaydım. Ama öyle degilmiş, evlat büyük bir fedakarlık sonsuz sorumluluk gerektirirmiş... Ancak bunlar varsa, bir türlü yakalayamadıgım huzur ve mutlulugun, sahip olmadıgım yuvanın tek anahtarı o olabilirmiş. Kaderim kızıma yansısa da geçmesin, ilk dilegim. Saglıklı mutlu hayırlı bir yaşam istiyorum Dua'm için. Rabbim her daim iyi insanlarla karşılaştırsın....
 Ve asla vazgeçmeyecegim huzur mutluluk dolu yuva da sevdigimin koynunda sevdigim kadar sevilerek yaşlanmak istiyorum.

19.07.2016

İnsta Çağrı^^


Böylesine büyük bir aşk daha önce hiç yaşamadım 💕 yeni sevgilim, sonsuz heyecanım benim... 🐣

10 mart

Anneanne patigi🙈

25 mart

Kırkı çıktı bile 🚼 masallah benim kızıma, koocaamann oldu😍 öyleyse yeni ciciler almaya gidebiliriz ☀ (huysuz kızım bnm💕, bi kare için amma çok basmak zorunda kaldım tuşa 😂😂)

25 mart

Anne kız kafa kafaya verdik düşünüyoruz 😏

7 nisan
Teyzesi popo seviyor....
10 nisan

Bizim eve bi ugur böcegi dadanmış, ne yapsak bilemedik, yere göge sıgdıramadık 🚼💕

lady bug
15 nisan

WHAAA??!🍌

16 nisan


Simdiden gezdir beni kavgası ediyor benimle cimcime 👣💕

26 nisan

Nurellaaa...
1 mayıs


Anne kız Bir Pazar gezmesi yapalım dedik, gittik baktık Manavgat yerinde yok 😱 yinede bol gezmeli uyumalı gidiş ve dönüş... Çağrı'nın en sıcak günü ☀

2mayıs

Elf kulagı 😁 ayyh ne guldum be 😄😅 hamur gibi sekilden şekile giriyor, insallah boyle kalmaz yavrumun kulagı 😂😂😂

12 mayıs

Emzik canavarına emzik almaya giderken 😍 tabii yine beyendiremedik yeni emzigini 😒 taktı mı takıyor iste, eskisiyle devam....

13 mayıs
ısırmalara doyamıyorum....
15 mayıs

Türk gücü 💪 uyumayan bebek yere yatırılınca anında uyudu 😂😂😂 sevdim ben bu işi 😄😅

18 mayıs


Gel gel sarışınım gel 💕😄😅 cocukta saç kalmadı ...

20 mayıs

Anası kılıklı simdide bunu ögrendi, battaniyesini yuzune cekip uyuyor 😄😅😅

25 mayıs

Sabah Uykum ⛅💤


7 haziran

Saç düşmanı yakaladıgı anda çubuk makarna bulmuş gibi agzına götürüyor, sonra kurtar kurtara bilirsen 😂

15 haziran

Bu yazın karpuz güzeli 🍉👶

18 haziran

Yüşümüşüheykeşegöstermeyişbis🍓

20 haziran

Sıcakları hiç sevmedik 😒

22 haziran


Bez bebek ^^
8 temmuz

patii pati
9 temmuz

9 temmuz


büyüyünce tavşan olup süt içicem!

12 temmuz

Anasının kızı 🍦😂 dondurmam kaymaklı...

13 temmuz

anneolmak-heryerheryerde
15 temmuz

Bir bebek düşünün annesine saldırmaktan yorgun düşsün 😄😄😅 🙈

17 temmuz




PC başından kalkmayan oyuncu bir dayım varmış!

22 Temmuz


Günaydın^^

9 Ağustos

İyi Geceler'




eee birde fiyat etiketlerini sökmeseydi^^

15 Ağustos


Benim annem tembel uyuşuk kadın, sabahları bir kalkıpta mama hazırlayayım kızıma demiyor... Bende ne buldum kemiriyorum boyle aclıktan. Ohhhh hala horul horul uyuyor.. Kötü kadın!


20 Ağustos


Teyzemisss sandelette örermis😍, ama sevemedi habire cıkartıyor...


Ben artık yürüyüp ortalıgı karıştırabiliyorum ama annem neye baksam elimden alıyor, ağzıma sokuyormusum. hicteee degillll 😒...


30 Ağustos



Mücver delisi ^^

4 Eylül


12.07.2016

Sezaryen sonrası

 Sezaryen ile doğum yapanlara lütfen "aaaa, vah vah, sezaryenla dogum yapmış..." normal doğum daha iyi şekerim, niye normal doğurmadın?" gibi eleştiriler yapmayın. Benden söylemesi sezaryen mucizedir... candır, nimettir.. bla bla blaaaa. yok canım şimdi burada oturup size sezarayenı met edip duracak değilim. Hele ki bu saatte... nasıl giriş yapacağmı bilemedim de ondan yazdım birazda.
 Ama evet, sezaryen ile doğum yaptım. Kesilip dikilmeye doğum yapmak denirse. Doğum hikayem yazımda da neler olup bittiğini ayrıntılı bir şekilde açıklamıştım.  Başta da yazdığım gibi ben "normal doğum daha iyi"cilerdendim. Sanki daha önce onlarca çocuk doğurmuş gibi! Büyük konuşmuşum çünkü "normal mi?sezaryen mı?" diye sorduklarında doktoruma dahii gözlerimi belerterek ne sezaryenı bee! manyak mıyım oramı buramı kestireceğim demiştim.

 Bana göre belirtiler başlayacak gayet rahat bir şekilde hastanenin yolunu tutup çatır çatır doğuracaktım. Hatta durun! evde doğumu bile düşündüm... Gidip orada debeleneceğime evimde rahat rahat avaz avaz bağırayım kimsecikler rahatsız olmasın, hem sağım solum açıldı mı gözüktü mü derdi de olmaz diyordum. Ayy doğum yapacaksın ciddi bi konu ama sen bunları mı düşündün, manyaksın diyeceksiniz biliyorum çünkü çok kişide öyle demişti. Sakin kafayla her şeyi ince ince düşünmek kolay tabii. Sancı kısmına hiç giremeyeceğim ama iki gün suni sancı verilip o kadar iğne ve serumla delik deşik olduktan sonra iyice sersemleyince öldürseler nere gittiğimden habersiz yavaş yavaş öbür tarafa yol alabilirmişim.
 Öhöm öhöm fazla uzatmadan bir virğül koyup açıklayayım, doğum yapacak olup da sezeryan nasıl zor mu diye gelen sorulara yanıtım. Mecbur kalındığı sürece gerçekten on numara bi işlem!

  Birde tırsıp kendini tamamen uyutturan arkadaşlarım var onlara ayrıca hayranım. Bence kesinlikle gerek yok çünkü özel bir probleminiz olmadığı sürece epidural anestezi de hiç bir şey hissetmeniz mümkün değil. Ameliyatı size göstermiyorlar zaten. Buraya kadar her şey tamam ameliyat bitti odanıza geçtiniz iki saat sonra vücuttaki uyuşukluk geçmeye başladığında artık bir karışa yakın büyüklükte bir kesik yarasına sahip olduğunuzu unutmayın. 

  Gülmenin bile en acı hali bu sanırım, Biri espiri yapsa dişlerinizi sıkarak kapat çeneni dercesine sert bi bakış atabilirsiz. Ben öyle oldum ve ağrım sızım olmasın diye yapılan iğnelere bile hala hayranlığım sonsuz. Bi ara anneme sürekli dönüp dönüp ne zaman iğne yapacaklar? sorsana, gelsinler artık ya... dediğimi hatırlıyorum. 

 Birde iğne yapacaklar diye mızmızlanıp ağlayanları... Hemşireye dönüp "bu iğneler olmasa asıl o zaman b*ku yemiştik, söyle şu gerizekalıya birazdan ağrıları çoğalınca daha çok vızıklayacak diye. 
  Elimize kullanmamız gereken ilaçların reçetesini verdiklerinde de "bunda iğne yok" diye panik olmuştum. Neyse ki en ağır acılar üç günde diniyormuş, ilaçlar düzenli kullanıldığı surece abartılı bi ağrı sızı denge kaybı olmuyor yani... Oturup da "ahh ahhh neler çektim doğurana kadar" diye insanların aklını bulandırmaya çalışmayın. Net on beş gün oturup kalkmakta doğrulmakta yürümekte zorlanmak gayet normal. 

Sezeryanın en kötü tarafı ise elinizde el kadar bakmaya muhtaç bir bebek ve hasta olan birde  siz olmanız.
 Çünkü Çağrı ağladığı anda ayağa fırlamayı resmen hayal ediyordum!... Hava soğuk, bize göre evin ısısı gayet iyi gibi olsa da bebek yani bu, üşütür hastalanır aman efendim mikrop kapar her şeyi steril et, derdinden odanın birinde çaresizce sessiz sakin yaşamaya karar verdik.
  Evde en küçük oda annemin yatak odası, yani normal bir evin salonu büyüklüğünde ve içerisinde de banyo mevcut olunca, daha ne olsun dedik önce tüm takımı odadan başka bir boş odaya transfer ettik. Sabah akşam aynı yerde tüneyeceğimiz için doğumdan önce  L koltuk beşik ve ısıtıcıyı önceden hazır hale getirmiştik.
  Her şey iyide, o dikişleri hesaplamadık, 3 gün kendime yatacak yer aradım. Yerlerde yuvarlandım, minder aldık geldik olmadı, koltuğu değiştirdik ehh. Çocuk rahat etsin diye o arada hep beşikte,  gık dese önce koltuktan yavaşca kendimi yere bırakıp yerden yavaşca kalkmayı deniyordum.
 Size bakacak kimseniz yoksa gerçekten bittiniz, çünkü bir diğer sebep büyük ihtimalle normal doğum yapanlar bebeklerini cap cap emzirirken siz bir kaç saatte bir süt çıkartabilmek için dakikalarca debeleneceksiniz.

  Hayatımda hiç kimseyle kurmadığım kadar yakın bir ilişki kurdum süt pompasıyla. Önce, her şey bebeğim için diyerek sabırla... sonra küfrede küfrede. Ulan eşeğin sıpası, hazırcı bu hazırcı! babası kılıklı ne olacak. ağzına bekliyor, ağzına! ne olur emseydin ha ne olur! göğüsler sıkmaktan mosmor olmuş ben neresinden daha tutup sıkacağımı düşünürken, biberona alıştırmayın..

 ilk zaman süt gelene kadar kaşıkla verin diyenlere de saydırıyorum. Alıştı çocuk ağzına bol bol dökülen mama kaşığına göğüsüme gelince ağzını açıp bekliyor. iyi bari biberonla verelim dedik. Bu kez de çocuk keşler gibi şişeyi tepesine dikip dikip sızıyor, iyice keyfe geldi yani.
 Artık göğüsü görünce bu niye kendi dökülmüyor, nerede bu bolluk diye basıyor yaygarayı. Aylarca sinirden ağlaya ağlaya uğraştım, sonunda o beni pes ettirdi. Çağrı için meme demek süt pompası demek...
  ehh be Çağrı milletin çocuğu gelmiş 1-2 yaşına anasını görünce direk göğüsüne yapışıyor, sen pompayı görünce bi annen olduğunu ancak o sırada hatırlıyorsun!

Ne anlatıyordum?

 Benim bir bakanım elbetteki vardı, annem! onunda pili bi on gün falan sürdü... sonlara doğru artık çocuğu kucağına almış halde koltuğa eğilerek ayakta uyurken yakalamıştım. Anne ne yapıyorsun! diye bağırdığımda çocuğun altını değiştiriyorum demişti. 
 eyvahlar olsun o gün anladım ondan bana artık hayır olmadığını. yıllardır kadın gündüz şekerlemesi yaptığından bünye alışık değildi tabii, geceleri kesik kesik uyumaya. 
  Ben bile ilk zamanlar annemden fazla uyurken geceleri üç sefer süt sağmaya kalkınca artık deliksiz uykuya hasret kalmıştım. Hatta çocuk uyanıp da birde gece gece hoplat zıplat derdine uyutmaya çalışarak başıma dert olmasın diye aklımı kullandım, belirli sürelerde uyuyan çocuğa süt vererek sonunda herkesin deliksiz bir uyku çekmesine yardımcı oldum. Böylelikle Çağrı'nın da uyku düzeni ben iyileşene kadar oturmuş oldu. 

Kırkı çıkma tabiri gerçekten de doğruymuş. Niye kırk yani? bunu her duyduğum da aklımdan geçen soru buydu. Bebek kırklanınca gerçekten de et yığını olma halinden çıkıyor. anne karnında geçen o dokuz aylık süreç var ya sanki bitmemişte kalan süreyi dışarıda tamamlıyormuş gibi. Çocuk kırklandığı anda gerçekten bir bebek sahibi olduğunuzu anlıyorsunuz. En güzeli de o gaz sancıları neredeyse bitmiş ve her ağladığında ne oldu acaba yine diye anlamsızca yerinizden hoplayıp telaşa kapılmıyorsunuz. Çünkü artık çocuğunuzun ne istediğini anlıyorsunuz da.
 Önce ben anneme niye ağlıyor bu gene, ne oldu diye moralimi bozup sorarken. Ne istiyor diye annem benim gözüme bakmaya başladı. buda en eğlenceli kısmı ki, her hareketinden ne istediğini neredeyse ne düşündüğünü anlayacak hale geliyorsunuz. Sanki aranızda bilinmeyen bir dili konuşuyor gibi. tat kızın dilinden anası anlar diye boşuna dememişler. 

 Tabii anlayana kadar ki o kırk günlük süreç yeni doğum yapmış kadında sinir stres alınganlık hat safhada. ilk günler sürekli Çağrı ile uyuma hevesim vardı, bir kaç gün sonra gördüğüm rüyanın etkisiyle kucağıma bebek bırakmışlar korkusu yaşadım. Sonrasında asla iyi bi anne olamayacağımı, bu çocuğa ben nasıl bakarım, alışamayacağım galiba gibi yersiz korkular da yaşadım.

  Tamamen o sürece bağlı psikolojik bi durum olduğu için korkulacak hiçbir şey yokmuş...  hatta kırklandıktan sonra sanıyorum çocuğu büyüdü sayıp yenisini yapmaya çalışanlarda varmış. Saçma bir düşünce gibi olsa da ilk bebeğin mutluluğu ve heyecanıyla "ayyy birde kardeşi olsa yavrumun ne de güzel olurdu" diyebilirsiniz. O günlerin geleceği günüde iple çekmeniz mümkün. Yinede kendinize o eziyeti yapmayın derim. Sezaryendan sonra 3 yıl ara verilmesi gerekiyor diyor doktorlar. 

Neden Dua Çağrı?

  "Dua Çağrı benim hayalimdi biraz bana birazda sevdiğim adama benzeyen bir kız çocuğu. Evli bile değilken koymuştum adını aklımdan. Çok fazla dilediğim için Dua dedim, üç harf çok kısa kaldığı içinde ona uygun başka bir isim düşünecektim yıllar sonra yanına. Evlenince karar verdim Çağrı olacaktı. Ancak evliliğimde hiç çocuk sahibi olamayacak gibiyken bile bu ismi kabul ettiremedim babasına. "Çok saçma o ismi asla koyamayacaksın, koydurtmam" derdi karşıma geçip ukala bi tavırla. Ama ben böyle hissediyorum, diye duygularımı dile getirdiğimde bile ikna edememiştim düşünceme. Aslında sorun isimde değildi, o adamın benim düşüncelerime saygı duymamasından dolayıydı. Farkındaydım, yine de "peki sen ne düşünüyorsun" diye
sorduğumda verecek cevabı yoktu. Çünkü onun çocuk hayalide yoktu. her seferinde o gün geldiğinde tartışırız bu konuyu diyerek geçiştirdi beni. Hayallerime ortak olmamak için... Gideceğim dediğinde iyi o zaman bende kızda olsa erkekte olsa adını Dua Çağrı koyacağım demiştim. Ağzını burnunu kıvırarak sakince sen bilirsin demişti o zaman. Tabii ki ben bilecektim bundan sonra! Birkaç gün sonra anlamsızca elini karnıma koyup zorla yanımda uyumak istemişti de, uyuyuncaya kadar izledim onu  kalkıp gitmek için yanından. Bir süre öncesinde artık bu evlilikten tek bir çocuk hayali bile kuramaz haldeyken film gibi bir sürpriz oldu bana varlıgı. Hayallerimde ki gibi olmadi ama oldu ya,  yalnız bir anne olarak bile tekrar tekrar yaşamak isterim bu duyguyu. 

10.06.2016

Derdimi taşımıyorsun

 Beni taşıyorlar diye derdimi de taşıdıklarını zannediyorlar.  Kızım şuan dört aylık. Ve ben geriye dönüp baktıgımda "ah be Tılsım nede güzel dayandın, nede güzel hiç birsey olmamış gibi davrandın" diyorum. Henüz başaramadım belki ama hep gecmise takılan, duydugu gördügü hiç bir seyi unutmayan ben bu sürede geçmişe hiç dönüp bakmamayı ögrendim bile. Sadece önüme bakmaktan birtek geçmişimi degil, herseyi ama herşeyi unutur oldum. Asla unutmadıgım şifrelerimi bile. Öyle şaşıyorum ki halime 2 aydır kullandıgım hattın şifresini daha hala anımsayamıyorum.
 Zor elbet, bu yuzden yaşadıklarımın agırlıgını arasıra hissediyorum, umutsuzluga kapıldıgım veya zorla umutlarımı yakıp yıkmaya çalıştıklarında... Soruyorum benim yerimde siz olsaydınız ne yapardınız diye? Evet benim arkamda duran bir ailem var, beni taşıyorlar ama acımı degil... Bu yuzden hissettiklerim, yaptıgım yapmak istediklerim her şey ama her şey yanlış geliyor onlara. Bir şeyleri başarmaya çalıştıkca sadece geriliyorum. Belki yanlışım ama arkalarında kalmaktansa ilerleyip yanlış yapmaktan korkmuyorum!

6.06.2016

Bugün itibariyle

 Boşanma davası için kadın hakları savunucularından ve daha nice avukatlardan onlarca yorum, yardım talebi gelmişti. Hamilelik süresince beni tanıyan ve okuyan herkes desteklerini hiç esirgemedi. Bunun için yazılan mesajlar arasında kadına dahi tazminat davasi açabilecegim yönünde, maddi, manevi, hamilelik, magduriyet, aldatma, ev açmama durumu gibi tazminat haklarım oldugu yönünde mesajlar aldım. Vakti geldiğinde hakkı mı arayacağımı söyledim. Evet, Simdi tam vakti!  AMA anladım ki tüm bunları yapabilmem için bana "hırs" lazım! Hırs içinse öfkeye. Öfke için de içimde  yatan derin bi sevgiye. Ancak ona karsı değil en ufak bir his,  yaşadıklarım hakkında söyleyebilecegim tek bir sitemim bile yok.  Herkes yanlış yapabilir evet... onun hayatında yapıp yapabilecegi bu büyük yanlış benim icin sadece geçmişi mi kirletmesi demek olsa da zarar degil. Çünkü sevmekten, güvenmekten asla vazgeçmicem. Şimdilik sadece en dogru olduguna inandıgım vakte kadar "Yılmaz" olabilmenin tadını çıkartmalıyım.

1.05.2016

Sevmekten Ne Zaman Vazgeçtim...



Kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim. 
Canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim. 
Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim.
Her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığım zaman vazgeçtim. Düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim.
Ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim.
Sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim.
Tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden "sen" olduğun için vazgeçtim.
Bencil olduğun için vazgeçtim.
Bunlardan sadece bir tanesi senden vazgecmem için yeterli değildi, çünkü sevgim yüceydi.Ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım. Bu yüzden ben de senden vazgeçtim.”  

-Frida Kahlo

22.04.2016

Herşey güzel olacak!



Hayatımın hep bir geçiş dönemi olmuştur Temmuz ayı. Bu yüzden hep dogdugum ayı ugursuzluk dönemi olarak saymışımdır. Takii bugüne kadar... En son dogum gunumden bir hafta önce 21 Temmuzda  2 bucuk aylık hamile oldugumu ögrenmistim. Tam bu lanet zincirin kırıldıgını dusunuyordum ki, bir kac gun sonra esim ayrılmak istedigini ve bu yüzden bebegimden vazgecmemi istemisti. 27 Temmuzda dalga gecer gibi birde eve elinde pastayla gelince hepten lanet ettim dogdugum gune. Sanırım hayatımdaki en zorlu süreç bu oldu ama ben basardim. Yinede herseye ragmen sükrettim. Her gün her gece aklıma estigi her dakika sükretmeyi  borç bildim cunku. Simdi biliyorum ki, bundan sonra hersey güzel olacak. Dilerim bu Temmuz yine benim icin bir geçiş dönemi olur ve ben dogru insanlarla dogru yerde kızımla mutlu olabilirim. Hayat aslında hicte zor degil, gelip geciyor iste...
 "25 yas dilegim"

20.04.2016

Wee baby silikon meyve filesi

İnstagramda tam olarak bu paylaşımı yaptıktan sonra-...


  Yaz meyvesiz meyve Çağrısız olur mu hiçç 🙋 tabii #weebaby silikon meyve filesi sayesinde. Her minişe lazım bi ürün 🚼 delikli emzik sayesinde yiyemeyecekleri hiç bir meyve yok 🍌🍉🍒🍓🍍🍏🍇 üstelik diş kaşımak içinde harika💪

  ...facebook ta tartışma konusu oldu. Bencede gerçekten tartışma konusu çünkü bir taraf 6 aydan önce anne sütü dışında su bile verilemeyecegini savunurken, diger taraf ne mümkün olursa tattırılabileceginin hiç bir zararı olmayacagını savunuyor. Evet herkes kendince haklı olabilir ama ben iki tarafıda ne haklı nede haksız buluyorum. Çünkü Çağrı bugüne bugün iki aylık. Bencede kulaga oldukca erken geliyor gibi. Ama ben anne olarak bebegimi tanımakla hükümlüyüm. Bana göre cocugumda herseyi yiyebilme potansiyeli var. Cünkü güçsüz bir bebek degil. Gayet kontrollü bir sekilde tattırdıgım sürece huzursuz olmuyorum. Gayette icime siniyor fakat bir başkası benim yaptıgımı cocuguma yapamayacagı gibi bende bir başkasınınkine yapma hakkı görmüyorum kendimde. Bence tercih sizin hakkınız yemekse onların. Ayrıca şu su verme meselesine gelince. Bebekler su ihtiyacını sütten karşılarlar doğru. Peki siz hiç susamadığınız halde su içmek ister misiniz? Elbette hayır. Merak etmeyin bebeklerde ne verirseniz ihtiyacı kadarını alıyor. Yahu susuz hayat olur mu? İnsan vücudunun yüzde kaçı sudan oluşuyordu bilmiyor musunuz hala?? Valla ben Çağrı simdiden bir damla suyu geri çevirmezse mutlu oluyorum. Çocugumun eli yüzü açılıyor, canlılık geliyor sanki....

23.03.2016

Hiçbir şeyin yolunda gitmemesi!


Var oluşum başlı başına bir hata sanki, bir insanın hiçbir şeyi yolunda gitmez mi? Daha doğrusu hiçbir şeyi olması gerektiği gibi olmaz mı... Düşünüyorum; dünyaya geldim sanki bir başıma yalnız kalmak için. Tek başıma geçirdim bir çocukluk, oyunlar oynayamadan, arkadaşlar edinemeden. Delicesine okumak, öylesine kitaplara aşıkken okuyamadım bile. İyi bir ögretmenle karşılaşamadım, birde ona karşılık vermişim diye ilkokul üçte okuldan atılmışım. Bir daha dönmem diye sevindiğim okuluma aslında bir iflasın ardından gelen şehir degişikliği yüzünden gidemiyormuşum. Sonrasında yeni okul ve yeni hayata tam alıştım derken küçük bir degişiklik daha... Yinede biraz olsun büyümüştümde galiba, beni ben yapan karşıma çıkan ilk aşk. İlk hayal kırıklığım... Bir türlü tutturamadıgım hedefim, bitiremediğim okulum ve yıllarca uzak kalıp saatlerce telefondan görüşmek zorunda kaldığım hayalim. Sonuç koskoca bir hüsranın sonunda, yıllar sonra yeni bir sayfa açıp tertemiz sil baştan bir hayat yaşacagımı düşünerek atıldıgım iş hayatı, yeni okulum ve muhteşem olduguna inandıgım, herseyden herkesden farklı buldugum, bu kez dokunabildigim, kokusunu içime çektigim tek insan. Öylesine de zor bir adam. Bu ilişkiyi destekleyen desteklemeyen olarak öyle bir çevre oluşmuştu ki, bizim evliligimiz sanki tek sorun haline gelmis, her hafta birilerinin yalanlariyla oyunlarıyla mücadele ettik durduk. Evlenince kurtulcaz dedik, evlendik. Dış kapıdakilerden kurtulduk derken içerdekilerle hep mücadele etmek zorunda kaldık. Öylesine bir nikah, aylar sonra öylesine bir fotograf çekimi, öylesine bir kına gecesi. Herşeyimiz öylesine kendi kendimize... Yarım kalan okul, ne birgün birlikte eglenebildik, ne tatil gördük nede balayı. Hiç ayrı evimiz bile olmadı... Yıllar sonra öylesine bir düğün ardından öylesine giden bir asker... Bekledim, neyi kimi ne diye bekledim bilmiyorum. Tek bir hayalim vardi gerçek bir aile olmak, sen gidersen ben ne yaparım keşke bir çocugumuz olsa dedigimde. Ben ölürsem ne yaparsın bir başına, tekrar evlenirsin diyen adam dönünce gerçek bir aile olacağımıza öyle inandırdı ki, aylarca tartıştık. Hayatımıza çomak sokmaya çalışanlara nisbet kimse bize karışamicak doya doya yaşacaktık bu hayatı. İşler planladıgımız gibi gitmeyince aldatıp, hamile halimle bile yok sayacak kadar sevmiş beni. Artık ona olan öfkem nefrete dönüşüp taşsa da her gün hissettim yoklugunu. Hamileligimi bile normal bi şekilde yaşatmadın, sıçtın yine hayatıma diye hergün için için ağladım. Hiç alışamadım sokaklarda bile bir başıma yüremeye. Vitrinlere bakarken bile unutup unutup yüzlerce kez andım. Bunu begenirdi, bunu alırdı, tam bizim tarzımız diye diye kendimi hep bi boşlukta buldum. Ama en çokta hiç bırakmadığı elimi hala yolda yürürken nereye koyacagımı bulamıyorum... Dogumum ve bir kez olsun çocugunu gelip dahi görmek istememesi... Artık bugün yeni kararlar alıyorum. Yapmam dedigim seyleri yapabilecegime bebegimi alıp evimize geldigimde cok iyi anladım. Evet olmadı. Evet başaramadık. Belki benim sınavımdı bu belki onun. Ben bu sınavı verebilirmiyim bilmiyorum. Ama hiç birşeyin yolunda gitmemesi benim suçum olmamalı. Bir kez olmadı diye hayallerimden vazgeçmek istemiyorum. O herşeye rağmen mutlu olabiliyorsa bende olabilirim. O herşeyi sindirip beni ve çocugumuza karşılık yaşlı bir kadını tercih edebiliyorsa, ben daha iyi olabilirim. Olmalıyım ki, kızım mutlu olabilsin. Sadece istiyorum ki; kızım birine baba diyebilsin...


16.03.2016

Çin malı biberon!

Bebeginiz için kullandıgınız marka biberon ve diger tüm ürünlere dikkat edin! Benim tercihim Dünyaca meşhur, gaz yapmayan en iyi biberon ödüllü Amerikan malı Dr.Brown's oldu, ancak... Ne yazık ki ufacık yavrularımız icin en iyisini yaptıgımızı dusunurken farkinda olmadan onlari zehirleyebiliyoruz. Üstelik orjinal fiyatına bir iki liralık ürünler alarak! Kucuk boy biberonu ben Çağrı doğdugu hafta almıştım fakat sebebini bilmedigim bir şekilde kapagından akıtma yapınca buyuk boy olanınıda aldım. Dün ise hastanede biberon cocugun ağzındayken altında belli belirsiz bi yazı gördüm "CHINA" resmen şok oldum. Eve gelir gelmez küçük olana baktıgımda ise ondada aynı şekilde belli belirsiz çin malı oldugu yazıyordu. Ardından komşumuzun kullandıgı biberona bakınca "USA" yazısını gördüm. İkisini farklı yerlerden almış olmama rağmen orjinalleriyle bire bir ayni olan sahtekarlıkta zirve yapmış ürünler olarak bilinçli bir sekilde satildiklarini anlamak mumkun. Ustelik çin malı oyuncakları bile cocuklarımıza vermek istemezken!  İnternete buna dair yaptigim arastirmalara gelince, çinlilerin eski "CD" leri dönüşüm olarak biberon yaptıklarını okudum. Üstelik bir çok ünlü marka da suan çin pazarında. İncelemeden hiç bir ürünü almayın!