9.02.2016

İnstagram tag #kitap

Etrafındaki her şeye ve herkese ışık ver. Bil ki o ışık senin dünyanada yansıyacak...
Kitap okumayan bir kimsenin, okuma bilmeyene karşı hiç bir üstünlüğü yoktur.
Kitap okumayan hiç kimse bu fotografın güzelliğini anlayamaz...
İyi bir hayal gücüne sahipseniz, hangi yaşta olursa olsun Harry Potter seversiniz....
Bana okumayı sevdiren tek kitap serisi "Küçük Vampir" ve kitaplarla hiç alakası olmasada Çocukluk filmim yine bi "Küçük Vampir"
Dünyanın en güzel filmleri aşk kokarken, bana göre yine dünyanın en sıkıcı kitapları da aşk kokuyor 😒


6.02.2016

Geçmiş ölmez, öldürür!


Tüm geçmişine lanet eder, herşeye kıyarsında.... 
Öfkeyle kalkıp bir çırpıda yakıp yıktığın ne varsa, zerre canını acıtmazken tek bir şey gelir aklına...
 O küçük bir can...
 girdiyse ne mutlu ki araya, kıyamazsın sırf onun hatırına bir kaç fotoğraf sayfasına...

Anmayacaksın ama hep hatırlayacaksın, yazık!

Favori Makyaj ürünlerim



Maybelline jel eyelinerdan memnun kalanlardan olarak kalemdeki rahatlıgı bir türlü fırcalarda bulamayınca jel eyelinerı kalem linerla kullanmaya başladım. Sürüm kolaylıgı, çantada taşıma rahatlıgıyla da ayrıca seviyorun. Bence eye liner fırçaları birde bu şekilde,  özelliklede kapaklı üretilmeli. Haksız mıyım?
..........


Pure Beauty BB krem nerdeyse kullanmaya kiyamicam ! Dediklerimden....  Surdukten bir kac dakika sonra cildime uyum saglayıp, yagli cildimde zerre yag barindirmiyor. Varligini tenimde unutuyorum bile! Hatta surdukten hemen sonra pudra uygulamayi dahi unutuyorum. Mat dogal bir bitiş için sungerle uygulayın.  Tavsiyem disk sungerler, Puruzsuz bir uygulama saglarken yumurta sungerler gibi içinde ürün biriktirmiyor.. 
Çift renk olmasinin nedeni acik ton olan taraf sık, koyu olan taraf ise seyrek dokuya sahip. Ben seyrek dokuyla uygulayıp diger tarafıyla ise birkez geciyorum. Sık doku kapatici icin daha uygun 
.........


Bence iyi bir göz makyajının temelinde kusursuz kaşlar yatar. Benim kaş çetesin de  yalnızca bunlar var. Flormar kaş farı, ki kendisini kontur yapımında ve göz kapagını gölgelendirmede de kullanıyorum. Harika bir kahve... 
Benefit benzeri' Essence make me brow kaş maskarası. Olmasada olur ama olsa daha iyi olur... :)
 Kaş kaleminde en sevdigim Golden Rose.
Essence kaş jeli, uzayan kaşları sabit tutmak icin en iyi yöntem.

31.01.2016

Hamilelikte oluşan çatlaklar için çözüm arayışım

   En az iki aydır yana yakına gebelik dolayısıyla oluşan çatlaklar için çözüm arıyorum. Bunun içinde hemen hemen dogum yapmış bütün kadınlara sordum bu işi.
 Oldu ama hiç kafana takma kırmızılıklar geçince hiç gözükmüyor diyende var. Dermarollerden envaye çeşit kremden bahsedende.

 Aslında hiç biri kesin çözüm de değil. Vücuttaki şişlik indikten sonra kırmızılıklar geçer göze batmaz öyle diyenler gibi sanırım ilerde bende kendimi öyle teselli edeceğim ama önce yırtılmalar henüz çok tazeyken neler yapılabilir google epeyce araştırdım. Aldığım cevapların hiç biri tabiki beni tatmin etmedi hatta "kırmızı çatlaklar nasıl geçer sorusuna" oluşmaması için nasıl tedbir alınabilir tarzındaki açıklamaları her seferinde okumak zorunda kalınca bu kez sinirden daha çok çatlıyorum.

  Kopyala yapıştır yöntemiyle cidden insanın sabrını ölçüyor gibiler... Bu yüzden o yollara hiç baş vurmayarak kısa ve öz geçicem. Çatlaklar neden oluşur? Hızlı kilo alıp verme ve hamilelik... Offff bilmiyorduk sanki. Neyse bazı ilaçlarda çatlaklara sebeb oldugu gibi. Vucut geliştirenlerde de sık sık karşılaşılabilen bi durummuş. Ahh nerde o günler... Kendini begenmiş beyinsiz herifte çatır çatır çatlasa nasıl mutlu olurdum. Neyse... baştada dediğim gibi bunun için üretilmiş onlarca krem varken asıl olan söylentiler bu kremlerin hiç bir şekilde fayda etmediği yönünde.

 Yinede "aaa olurmu ben falan kremin büyük faydasını gördüm" diyen varsa dinlemek isterim. Buna rağmen hazır söz konusu en basit yöntem olan kremlerken çatlak kremi diye satılan pahalı kozmetik ürünlerine nispeten en çok adı geçen bütün eczanelerde bulabileceğiniz hatta eczacıya sorduğunuz anda bu üç kremin adını size hiç çekinmeden söyleyecektir.

Madecassol
Hametan
Acnelyse

 Haliyle bende ne kaybederim ki düşüncesiyle almış bulundum. Üstelik üçüne yalnızca 40tl ödedim. Eczacı dogumdan önce kesinlikle kullanmamamı, içeriğinde ağır kimyasallar olduğunu söyledi. Elbetteki hemen kullanmayı düşünmedim ama anladığım kadarıyla "Acnelyse" içinde en pahalı ve gramajı en az olan bu krem cilt soyma özelligine sahip olduğu için en tehlikelisi.
 Yara yanık kremi olarak kullanılan "Hametan" ise sakinleştirirken. "Madecassol" da hametan gibi kurtarıcı olarak düşünsemde bağ dokusunu yenileyen çatlak yara ameliyat sonrası kullanılabilen etkili bir merhemmiş.
 CGece yatmadan önce avuç içine eşit miktarlarda sıkılıp vücuda uygulandığı taktirde eksini görmek mümkünmüş. Tabii kendimi fazla riske atmadan Acnelyse yarısını bir kaba aktarak diğerlerinin ise tamamını buna takviye ederek karıştırcam. Çok yakın zamandada uygulamaya başlarım diye düşünüyorum. Bakalım gerçekten gözle görülür şekilde bir etkisi olacak mı? Sonuçları en geç sizin için Mayıs ayında yazıcam.

  Sonuç: çatlaklar üzerinde kesin bir etkisi yok. Yeni oluşan çatlakların daha çabuk toparlanmasına ve ölü hücrelerin etkili bir sekilde soyularak atılmasına büyük yardımcı oldu.

Emily dudak kalemleri

  
 Emily dudak kalemlerini hala keşfetmeyen kaldı mı? Yıllardır varlıklarından haberdar olupta ucuz merdiven altı kozmetik gruplarından olduğunu düşündüğüm için yanlarından bile geçmemiştim. Oysa öyle başarılılar ki bana ruj kullanmayı bile unutturdular diyebilirim. Hem taşıması hem çeşitlilik açısından hemde kullanım kolaylığı bakımından çok ama çok seviyorum. Keşke daha fazla renk seçenegi olsaymış. Benim bulabildiklerim yalnızca bunlar. En baştan sırasıyla: 204 - 207 - 216 - 220 - 211- 213- 218 . Ve tabii bir çok kişide olduğu gibi en favori rengim "211". Hangi makyaj olursa olsun hoop elinin altında. Stoklanması gereken en doğal renk. Bu yüzden bulunmasıda digerlerine oranla daha zor. Buldugunuz yerde kaç tane olursa olsun kapın :))) Her birinin rengini uygularak göstermeyi çok isterdim ama malesef tek bir fotoğrafla konuyu kapatmalıyım. Yani biraz ağır eleştirmiş olucam ama bu konuda estetik bakımından oldukça takıntılıyım. Yahuu yapmayın! o şekilsiz dudaklar üzerinde sergilenen rujlar beni cekmiyor. Baya itiyor. Bazı paylaşımlara bakasım bile gelmiyor, bu nedir diye.... Nedir yani olmuyorsa olmuyor, kimse dört dörtlük degil göze hitap etmiyorsa bir zahmet aldıgın o ruju  büzük dudakların üzerinde resimleyip göstermeyeceksin. Bende muhteşem dudaklara sahip degilim yani....

 Fotografta Emily 213 numara var. Üzerinde ise şeffaf gloss mevcut. Elimin üzerine aldıgım parlatıcıdan parmağım yardımıyla dudaklarıma dokundurarak bir kaç pıt pıt tamam. Uygulama şeklindeki maksat sağ sola yağlanmasın ve kullandıgım lip glossu batırarak ömrünü kısaltmak istememem. Ayrıca gündelik olarak sadece mat ruj seviyorum. Bu sekilde uyguladıgım bir rujla sokaga çıkmam ama napim... Her zaman resimlerim daha canlı belirgin çıksın derdindeyim :)))
Küçük birde not; kalem kullanmadan önce dudaklarınızı mutlaka Lipbalm yardımıyla nemlendirin. 

24.01.2016

Hamilelik süresince kullandığım ürünler ve saç boyamak'

 Saç Boyamak!

 Hamilelik süresince olabildiğince kimyasal ürün ve kokulardan uzak durmaya çalışanlardanım. Örneğin hamilelik süresince saç boyamayı kesinlikle desteklemeyenlerdenim. Normal şartlarda bile sağlıklı olmayan saç boyasının "ben boyuyorum bebeğime birşey olmadı" diyen bir kadın
Oysa ne çok korkardım,
 saçımı boyadıgım gün
 diplerin gelmesinden x))
zihniyetini anlamıyorum. Peki ya olsaydı? Elbette basit bir saç boyasına bu durumu bağlayanda olmazdı. Birincisi; kimyasal ve kokular insan vücuduna girdikten sonra kana karışıp idrarla atılan zararlı etkenler. Bu durumda karnınızda yeni gelişmekte olan bir canlının kan yoluyla bunu kapması muhtemel. Tabii öncelik kendinizseniz o riski göze almışsınız demektir. İkincisi; saç boyalarının elbetteki bebekler üzerinde kanıtlanmış bir etkisi yok. Çünkü hamileler üzerinde test yapılmıyor. Hayvanlar üzerinde yapılan testlerde ise yavrularda görme kaybı olduğu saptanmış! Organik boyalara gelince kuaför olarak her zaman söylüyorum organik diye birşey yok. Az amonyak var. Kaldı ki, şimdilerde kınalarda bile nerdeyse kimyasal var. Ve ben o an işim görülsün, insanların parasını alayım yeterki diyerek kimseyi bu konuda desteklemedim... Öncelikle buna bir açıklık getirdiğime göre her ay karamel rengine boyadığım saçlarımın şuan bir karış uzayan kısmının boya diye bagırdığını söylememe gerek yoktur herhalde :) sanırım bebegimi sütten kesene kadar da boyamicam. Çirkin gözükürse gözüksün bağlıyorum en sağlıklısıda bu.
  Ve saçları koyu oldugu halde açık tonları tercih eden anne adaylarına küçük bir kuaför tavsiyesi. Hamilelik planınız varsa saçlarınızı koyulaştırın. Böylelikle boyamam lazım ayy çok kötü duruyor diye kafanıza takmazsınız ... :))

Çatlaklar!

  Gelelim hamilelik kabusuna, tabii ki çatlaklar! Evet çatlaklar genetikmiş... Anneniz çatladıysa ne yaparsanız yapın sizde çatlayacaksınız, çatlamamışsa da yayın kendinizi oturun nasılsa çatlamayacaksınız. Peki ama nasıl? Garantisi var mı bu durumun? Ben yağlı cildime güvenerek çatlayabileceğime hiç ihtimal vermedim desem doğru söylemiş olurum. Annem vaktinde çok çok az çatlaklar oluştugunu söylemesine ragmen başlangıçta onu pek dikkate almadım. Ama çevremde yaptıgım küçük çaplı araştırmaya göre, yağ kullansada kullanmasada kilolu arkadaşlarım çatlamazken zayıflarda hasar mevcut :D işin ilginç tarafı ben bir telaşla eczaneye gidip Dermolife tatlı badem yağını alıp avuç avuç yağlamaya başladım. Ancak yedinci ayın sonlarında abimin karısı (yengem) dogmamış cocugu mıncıklamaya çalışırken yalnızca telefonun ışıgıyla görülebilen göbek altında minik yırtıklar fark etti. O an dünyam karardı desem yeridir! Yağlı cildim, yağ kullanıyorum ama son ayda sizinde benim gibi karnınız def gibi gerildi ve minik igne batmasına benzer belli belirsiz bir acı duyuyorsanız cildiniz kuruyor ve yırtılıyor demektir. Bunun kurtuluşu yok! Şuan badem yağı yerine saf sızma zeytin yağı kullanıyorum. Madem bademin etkisini görmedim, bir daha 30 ml şişeye 10 tl ödememe ne gerek var diyerek almadım. Zeytinin mucizeleri malum saymakla bitmez içeriginde antibiyotikte mevcutken en iyisi bu diye düşünüyorum. Ve tabii en önemlisi kaşımamak ve sıcak sudan uzak durmakmış. Göbegimin üzerine fıskiyeden akan suyun o bölgeyi yırttıgına bizzat şahit oldum benden söylemesi... 

 Yanık!

  Söylenenlere göre ten rengimin daha fazla açılıp gerek gözeneklerimin küçülmesiyle hamilelikte oluşan koyulukların çizgilerin vs. vs ... seylerin oluşmamasından ötürü ben şanslı gebe oluyormuşum. Ancak çok nadir rastlanan birşey var ki bunu ben ilk kez duydum. Hamilelik yanığı! Normal şartlarda zor bela terlememe rağmen, öyle çok terlemeye başladım ki boyun çene, ense, dirsek içi ve gögüs altlarında, "ki bana sorarsanız kapalı ve kıyafetlerin en çok temas ettigi bölgelerde" damarlı yanıklar oluştu. Ve bu yanıklar her gün yıkanmama rağmen rahatlayacagını düşündügüm yerde daha çok tahriş oldu. Bu durumda da çaresiz aklıma ilk gelen ürün Bepanthen oldu tabii. Doktoruma gösterdim "istersen cildiyeciye gir ama dediğin gibi o ürünü kullanmanda da bi sakınca yok" diyince hemen aldım. Düzenli olarak uygulamaya başladıktan sonra bu krem sürdügüm her bir bölgeyi dahada genişleterek yaydı. Üstelik kazayla yüzüme mi dokundum, oradada çıktı! Sonrasında ise ergenlik yıllarını neredeyse hiç sivilce çıkarmadan atlatmamı sağlayan Silverdin yara yanık kremini düşündüm. Üzerinde kırmızı şerit olan minik tüpte yağlı bir kremdi bu. Ancak geceleri temiz cildime uygulayıp sabah kalktıgım zaman daha canlı ve sivilce izlerinden eser olamayan bir ciltle uyanmamı sağlıyordu. ((Bununla daha nice sivilceli erkeklerin hayatını kurtarmışlığım da var hani :)) üstelik bu krem o yıllarda tesadüf eseri kesfettigim bir kremdi. "Bana göre sivilce sıkıldıktan sonra yara demek eee buda yara yanık kremi olduguna göre  ???" mantıgıyla hareket edip kurtulmustum. Bu sefer klasik olanından farklı olarak eczacı Silverdin Plus daha iyi oldugunu söyleyince denemek istedim. Yine duştan sonra temiz cilde uygulamaya başladım ve İki kullanımda gözle görülür sonuç almama rağmen, ilk dört kullanımda müthiş bir yanma hissettim. İyileşme tamamen gerçekleştikten sonra yanma olmadı. Ayrıca sürülen bölgede uyuşma yapıyor. Bu özelliği kisiye göre artı veya eksi tarafı olabilir ama bana göre tek eksi yönü cildimi bir tık koyulaştırması oldu. Yastık ve çamaşırlardada aynı şekilde bi kararma yapsada yıkanınca geçiyor. Gönül rahatlıgıyla acil durumlar icinde olsa bulundurun derim.

Yüz Bakımı!

 Yüz temizligi sonrası cildi nemlendirmek kesinlikle günlük rutin haline gelmeli. Ben önceden cildim yağlı diyerek temizleme jeli, veya köpügü sonrası cildimi nemlendirme geregi duymuyordum. Aslında bu durum cildi daha fazla yağlandıgı icin nemlendirmeye en çok ihtiyacı olan cilt tiplerinden biri olduğumu ögrenmem geç oldu. Tabii ögrenir ögrenmez hemen kendime uygun günlük krem arayışınada başladım. Tam olarak aradıgım kremi daha hala bulamasamda en son Neutrogena yağlı ciltler icin yüz nemlendirme kremine sans vermiştim. Önemli bir vaat yok, zaten  sıradan bir nemlendirici ancak kötüde degil. Nane ferahlıgını sevmeyenler uzak dursun çünkü ardında müthiş serinlik hissi bırakıyor. Ben yaz boyu bu hissi yaşamaktan hiç rahatsız degildim ancak havaların sogumasıyla elim bu ürüne artık hiç gitmez oldu.  Bu yüzden şu sıralar sadece yeşil yüz temizleme jeliyle yüzümü yıkadıktan sonra saf gül suyu ile silip çok hafif gül yagıyla nemlendiriyorum. Sonuç miss. 

Vücut Bakımı!
 
 Duşta duş jelini tamamen nemlendirme amaçlı kullananlardanım. Yani bana göre beyaz sabun ve kesesiz banyo temizligi olmaz. Madem temizlige önem veriyorum cildimide önemsemeliyim. Sabun cildi kuruttugundan ve ben vücut losyonu kullanmak için de fazlasıyla tembel oldugumdan dolayı cildi nemlendiren duş jellerini seviyorum. Bu nedenle çok ama çok fazla duş jelini hayatıma sokup nemlendirme sağlamadıklarını düşündüklerimi ise el sabunu olarak hayatımdan çıkarttım. Çünkü kokuları güzel olsada "ki bu kalıcı bir özellik degil" nem vermiyorsa tahammül edemiyorum. En son elimdeki stoklar zor bela bitince son zamanlarda herkesin delice merak sardığı Le Petit Marseillais duş jelini merakla aldım. Ancak bana göre bi Fa veya bi Palmolive den farkı olmadıgını görünce üzülmedim değil. Nemlendirmesi ve verdigi temizlik hissi ne cok iyi nede kötü. Ama sanırım bundan sonra yeni maceralar aramicam. Nivea duş jellerinin üzerine daha iyisi yok gibi... 
 Neutrogena ürünlerini aman aman olarak çok seven var mı? Ben genel olarak maleseff sevemiyorum. Heleki peeling ve yüz temizleme ürünleri hepten yetersiz. Ne kadar uygularsanız uygulayın yeterli sonuç alamadıgımı görebiliyorum. Ancak tavsiyem hangi marka olursa olsun gerek komple vücut olarak, özellikle de yüz ve boyun bölgesine duşta yumuşamış cilde mutlaka peeling yapın. Farkı daha iyi göreceksiniz.... 

Kurtarıcı Ürünler!

   Bunlarda baş ucu kurtarıcılarım... Gece yatmadan önce elleri nemlendirmede oldukca başarılı ve harika kokan bir el kremi, madam coco dan. Nemlendirmede başarılı nane ferahlıgı veren, dudak dolgunlaştırma özelligiyle eczanelerde de bulabileceginiz pot o'miracle lip balm. Günlük her an yanınızda olabilecek renkli Baby lipsler... Son olarak mide bulantısını bastırmak için naneli sakızları sagınızdan solunuzdan hiç eksik etmeyin. :)))

23.01.2016

Tam kıskanacam bi gülme geliyor ki, tövvbestaafurullahhh..


 Tam kıskanacak gibi oluyorum sonra bi gülme geliyor ki sormayın gitsin. 😁 Neye kime inanacagımı şaşırdım ya anlatıyorum ne varsa. Söylüyorum şaka gibi geliyor bazılarına, bazen de sıradan bir aldatma vakası gibi. Gerçekte normal bi adamla evli olmadıgımı biliyordum, bile bile lades derken bir gün olsun prenseslik tahtına oturabilecegimi hiç düşünmedim. Bu yüzden yalnızca külkedisi oldum ve hep birşeylerin mucadelesini vermekten keyifli lay lay lom giden toz pembe bir ilişki yaşayamadım. Çirkin şansı olmasa gerek, yıllarca çalıştım istemeyerek sevmerek, yani sırf eşim bayan kuaförü diye manikürcü oldum mesela. Zorda olsa hep birlikte çalıştık, birbirimizi bu yüzden özleyecek vaktimiz bile olmadı. Biraz ayrımı dursak dedikse de başaramadık. Çünkü şimdilerde daha çok hayret ettiğim müthiş bir kıskançlık vardı bu adamda... Düşünüyorumda gerçekten seven miydi kıskanan, yoksa kıskançlık herkese özgü sıradan bir kavrammıydı. Çalıştıgımız dükkanın önüne dahi adım atmayacaksın diye başlayan dayakların yıllar sonra unutulup, "nereye gidiyorsun sen? sen dur ben giderim markete!" dedirten bir kıskançlık boyutu yanlızca hastalıkmıydı bilemiyorum... Okuduk birlikte aynı sırada, evli olarak. Belkide en heyecanlı tarafı buydu. Burası okul o yüzükler cıkacak diyen ögretmenler bile bir süre sonra alıştı bu duruma. Ve biz ayrı sıralarda dahi oturmaya bir gün olsun razı gelmezken, hiç baş başa kalamadık da. Yapılacak islerimiz hedeflerimiz coktu. Benim kabul etmek zorunda kaldığım hedefler. Onun hedefleri! Bu yüzünden bir gün olsun hadi gidelim buralardan diyemedik. İstesekte başaramadık. Yorulduk, kazandık, kazandıgımız miktarın hayrını dahi göremedik. Nedendir bilmiyorum ama ben hep bu aşkın cefasını cekerken o sonunda sefasını başkalarıyla sürmeye kalktı. Hemde en gülünç haliyle, bu yüzden ciddi anlamda acıncak durumda. Ve ben onu bu haliyle kıskanamıyorum bile!  Şimdi kızsam ne fayda... Kendi düşen ağlamaz derler ama görüyorum ki, kendi düşen kendi kendine ağlıyor bu hayatta. 
..........................
  Ah şu yorumlarınızda olmasa.... hepsini toplasam en çok eğlendiğim post bu olurdu x))

19.01.2016

Güncel yalnızlık - son ay


Doguma sayılı günler kaldı bu yüzden hep söyledigim gibi vakit yaklaştıkca insanı bir tedirginlik merak heyecan ve bundan sonra neler olacak korkusu sarıyor. Tabii diger yandan da biliyorum ki, her zaman oldugu gibi yine herşey olacagına varacak... Korkacak birşey yok! Tılsım kendimi böyle avutsamda ruhen ve bedenen yoruldugumu hissedebiliyorum. Etlerim sanki yer yer çürümüş gibi acıyor. Yinede şikayetlenmeye korktugum tatlı bir acı. Oturmakta, oturduktan sonra komik  bir şekilde kalkmakta dahi zorlandıgım mutluluk veren sıkıntılar. Bir çok kadının söyledigi gibi benimde en büyük sorunum çoraplarım oldu mesela. Ama ne zaman giyinmek icin debelensem kendimi hayatımı sorgularken bulup sonunda küfrediyorum. Kaderime degil, zor günümde yanımda olmayı başaramayan o adama! Elbette bunuda başarabilirim diyerek derin bi nefes alıp kalkıyorum yerden ve acıyarak kızıyorum kendime, hayati bi durum olsa yine ilk koşan sen, bi ilgilenen sen olacaksın o şerefsizle diye. Barışıp barışmadıgımıza dair instagramdan mesajlar alıyorum. Hala merak ederek halimi hatırımı sormayı unutmayanlara çok tesekkür ederim ki, gerçekten görüldügü gibi barışmak kelimesi  dahi yaşadıklarımın yanında çok hafif kalıyor. Çünkü ortada barışmak icin affedilip hoş görülebilecek hiç bir neden yok. Ayrıldık ama boşanmadık, neyi bekliyor ne istiyor bilmiyorum. Görüşmüyoruz hatta öyle çok görüşmüyoruz ki, çocugumuzu dahi bir kez olsun sormadı bana. Hatta onun cephesinden hiç bir kimse meraktanda  olsa, yalandan bile olsa lütfedip gelmiş değil! Evet, bir oy bir oydur diyerek istemediğim halde zorla kapıma gelip dayanan kadın! bunu torunum torunum diyerek tekrar denemeyi akıl edemedi. Tabii evlandını düsünmeyenden.... Neyse üzülmüyorum çünkü eşim dışında kimsenin hakkında hiç bir zaman yanılmadım! Biliyordum, kim ne konuda düşündü ki de şimdi kalkıp da... diyerek yanılmadıgıma seviniyorum.
 
Hazırlıklarımız tamam
Blogumda paylaşmak istediğim postlar taslak olarak birikti kaldı. Gereken özeni gösterememek beni asıl üzen konu olsada bu durumun suçunu biraz bilgisarıma atıcam. Çünkü en son fazlasıyla kazıklanarak attırdığım format kopya çıktı. Haliyle yeni format gerekirken birde üzerine babamın degiştirdigi internet çıktı ki. Hiçç çekmiyor! İnstagram dahi güncel paylaşımda bulunamazken bununda en büyük suçunu telefonuma atıcam komik ama kamerasını çizmişim. Evet başardım :))) bulanık bir görüntü. Ön kameramızda eh iste derken herseyden sogudum. Yaptırmak mı? Kime? Hayır o kadar yola tüm bunlar için katlanamam. Üstelik bu son ayda uyku düzenim beni gündüz tam gün uyumaya zorlarken geceleri tavanda dönüp duran renkli ışıkları izliyorum. Bilmiyorum simdiden böyleyse geceleri hiç uyumayacak mı bu çocuk? Akşam saat 4'de kahvaltı edip, 8 gibide midemin katlandıgı kadarda yemek yemeye çalışıyorum. İlk aylar birşeyler yedikten sonra sıcaklardan kaynaklandıgını sandığım bulantılarım ne yazıkki tekrar başladı. Yinede Çok şükür, ben daha fazla zorlanmadan tüm hazırlıklarımız tamam. Bir tek şey hariç tabii... Beşik. Aslında nasıl bir beşik alacağıma bebegi ögrendiğim an karar vermiştim baby tech anne yanı bebek beşiği diye. Ailemin ısrarlarına rağmen dogduktan sonra alırız yeri belli o kolay zaten diyerek aldırmadım. Gercekte beşige ihtiyaç oldugunu sanmıyorum çünkü onunla uyumak istiyorum. Sanki göz hizamdan çıkınca tedirgin olup rahat edemeyecekmisim gibi. Gün içinde bebekleri sallamak icin mini yataklar var ya koyarım onu sıcak bir yere yanına kıvrılır yatarım. Zaten bunca şeyden sonra Dua Çağrı dedesinin ellerinden öper! Babam her gördügüne almak için yapışırken ben ona bile içten içe üzüldüm durdum. Neden bazı babalar bu kadar iyiken bazıları kötü...

minions paradise oyun

  Bir dönem castle villa oynamaya sarmıştım epeyce ilerledikten sonra bu işin sonu olmadıgını anlayıp bıraktım. Oyun oynamayı sevmedigim halde düzenini kendimizin kurabildigi oyunlara da hep bir ilgim var. Uzun zaman önce vaktimi fazlasıyla çaldıkları için tövbeli de olsam abimin getirdiği eşek ölüsü gibi ağır ve büyük i-pad görünce sazan gibi atladım. Önce evirip çevirip baktım, sonra bi işe yaramayacagını anlayıp oyunlara daldım. Sonrası ise malum... Minyon cenneti. Daha önce oynadıklarıma kıyasla bu oldukca basit. Görevler pek zorlayıcı değil, bence bu yüzden de eğlenceli. Sizi saatlerce hadi şu bölümüde geçeyim diyerek alıkoymayacak oyun ararsanız bi bakın derim.

17.01.2016

Ahh nede güzel söylemiş Sezen Aksu!



Ben senin hayatindan gittim oğlum!

Hadi yerime koy birini koyabilirsen.
Ben senin hayatindan gittim oğlum,
Hadi dur o sari odalarda durabilirsen...

Ben sen sen diye bittim oğlum,
Hadi bakalim unut unutabilirsen...
Ben seni yudum yudum ictim oğlum
Hadi ol eskisi gibi olabilirsen.


Ahh nede güzel söylemiş Sezen Aksu! Yılların eskitemediği bir şarkı ancak yıllar sonra hayatımıza girerek ağzımıza dolanıp kalabiliyorsa bu iş olmuş demektir. Yeterince büyümüşüz de...

20.12.2015

Japon Rock müzik liste(m)

Miyavi - Jibun Kakumei
Miyavi -  Dear My Friend
Miyavi - Gariben Rock
Miyavi - Pop is Dead
Miyavi - Rumor
Miyavi - Senor Senora Senorita
--------------------------------------------
GazettE - Filth in the beauty
Gazette - Katherine in the Trunk
GazettE - Black span call gang
The GazettE - Hyena
The Gazette - Miseinen
The Gazette - No.666
The GazettE - Regret
The GazettE - Reila
The Gazette - Taion
The Gazette - Zetsu

--------------------------------------------
Alice Nine - Akatsuki
Alice Nine - Corona
Alice Nine - NUMBER SIX.
Alice nine - Shunkashuutou
Alice Nine-Yami ni chiru sakura
--------------------------------------------
Ancafe - Candy holic
Ancafe - 3p
Ancafe - Escapismsh
AnCafe - Ese Uranai
AnCafe - Merry Making
AnCafe - Mousou aikouka
AnCafe - Odoru Meruhen Tokei
AnCafe - Pairing
Ancafe - Rinne no Tsumi
AnCafe - Smile Ichiban Ii Onna
AnCafe - Super Rabbit
AnCafe - Wagamama Koushinkyouku
Ancafe - Maple gunman
--------------------------------------------
LM.C - LIAR LIAR
LM.C - BOYS&GIRLS
LM.C - OH MY JULIET.
LM.C - Rock the LM.C
LM.C- Little Fat Man boy
--------------------------------------------
Dir en Grey - Jealous
Dir en Grey - Myaku
Dir en grey - The Final
Dir en Grey - Yokan
Dir en Grey- Garden

--------------------------------------------
D'espairs Ray - Trickster
D'espairs Ray - Gothic
D'espairs Ray - Grudge
D'espairs Ray - Valentine
--------------------------------------------

Mana Sama - Beast Of Blood

--------------------------------------------


Malice Mizer-Bel Air
Malice Mizer - Au Revoir
--------------------------------------------
Olivia Lufkin  - Dress Me Up 
Olivia Lufkin - A Little Pain
Olivia Lufkin - Fake Flowers
Olivia Lufkin - Space Halo

--------------------------------------------
Anna Tsuchiya - Kuroi Namida
Anna Tsuchiya - Taste My Skin



 Ve SuG - Love Scream Party bir zamanlar deliler gibi dinlemiş olsamda, Suğ, Serial Number dinlemeye değer bulmadıklarım arasında. Benim japon rock eski müzik listem bu kadar. Sizin dinledikleriniz neler?

16.12.2015

Bu Son Olsun, Ama Olsun

Boynuna Sarılıp Hüngür Hüngür Ağlamak İstiyorum.
Yazıklar Olsun Bana ki,
Kokunu Dahi Özlemişim!
Ya Sen, Aynı Olabilir mi?...

15.11.2015

Kilosal Problem (Ergenlik Yılları)




 Bazı belirli günlerde yapılması gereken aşı ve kontroller varmış. Yani hamile olduğunuz öğrenilir öğrenilmez sağlık ocağı tarafından yapılan bi takım isler. Gerektiği gibi gidip tarihleri almış olmamıza rağmen  bendeki aşırı sinir stres derken pek oralı olmadım. Sonunda arayıp gelmem gerektiğini söylediklerinde kendime gelerek tamam demiştim. O arada söyledikleri tarihe daha üç gün varken haftalar önce geldiği halde o gün fark ettiğim bir mesaj beni tam o tarihte  lise yıllarımdaki en yakın arkadaşıma da götürmeyi başardı.

 Hani okulun bir numaralı gözde  kızı olur ya, güzelliğiyle ön plandadır ve neredeyse tüm erkeklerin  gözü onun üstündedir. İlla gider bi şanslarını denerler benimle arkadaş olur mu diye.Bu yüzden de diğer kızlar tarafından pek sevilmezler ve o hiç kimseyle ilgilenmediği halde diğerleri sırf hava olsun diye dümdüz gelip geçtiğini düşünerek dedikodusunu yapar ya. haaa! tamda o kız işte benim tek dostumdu. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmese de sonraları baya bi papaz olmuştuk. Başta dostluğumuz çok güzel başladı ve güzelde gidiyordu yani. Hatta okulu bırakacağımı söylediğim gün maviş maviş bakıp ardından hüngür hüngür ağlamıştı da, ondan kopmam kolay olmayacağı için yıl sonuna ertelemeyi tercih etmiştim.. Yeni senede olmasam da dostluğumuz bir süre hiç sorunsuz devam etti. Yıllar sonra kuaförde kesin olarak çalışmaya karar verdiğim dönem o bi spor salonunda tekvando dersleri veriyordu. Kalan vakitte de ne zaman görüşsek aslında sürekli kavga ediyorduk. İkimizinde sevgilisi olmadığından mıdır nedir, ellerimizde birer yiyecek içecekle kenara sinmiş bi vaziyette gelip geçene bakarken bile sürekli bir didişme hali! Farkında olmasak da baya karı koca gibi olmuşuz biz ya! Ne zaman biriyle görüşmeye kalksak hayır onunla çıkamazsın asla diye abartılı tepkiler içerisindeyiz. Ben sabırlıyım aslında da onun ağza alınmayacak sözleri bana telaffuz etmesinden sonra bu ilişkiyi sonsuza denk bitirmeye karar vermiştim. Olmadı tabii! En ufak şeyde yinede ağlaya zırlaya boynuma sarılan Mavi'den tabii ki kopamadım. Kopardılar! Bu kez benim gerçekten ciddi bir ilişkim olunca namusuma leke sürdürmüşüm gibi önce Mavi'den bi ton fırça yedim sonra müstakbel kocam tarafından görüşmemize yasak konuldu.

  Ara ara küçük kaçamaklarımız oldu tabii de, ben Mavi'nin geçen yıl evlendiği güne kadar belkide onu hiç anlayamamıştım. Ünlü bi boksörle evlendi ve bana kıyasla çok çok güzel bir şekilde harika bir gelin olarak evlendi. Ve ben sadece  mutluluğunu İnternetden görebildim. Gidecekti uzak bir şehirde yanındaki adamla yaşayacaktı ve belki ben onu bir daha hiç göremeyecektim. Kardeşim olmadığı halde kız kardeşimi kaybetmiş gibi hissetmiştim o an. Garip bir duyguydu... Üzerinden bir buçuk sene sonra yazmış, "aylardır buradayım, yeni doğum yaptım gel" diye. Oha teyze bilem olmuşum haberim yok! Hemen telefon görüşmesi yaptık derken hoop durumu anneme anlattım. Nasıl gideceğim diye kara kara düşünürken, annem salak kızına o tarihte sağlıık ocağına gitmesi gerektiğini ve Mavi'nin annesinin evinin de orada olduğunu bir güzel hatırlattı. Ay ben son aylarda harbi mallaşmışım ya!!

  Saglık ocagından Allahım obez olmuşum diye suratı asık bir vaziyette çıkıp soluğu direk Mavi'nin yanında alınca beni teselli etmekte ona kaldı tabii. "Kızımm ben bile 70 kilo olmuşum, ne diyosunnn" Hee benden uzun 48 kilo da ağır siklet Mavi 70 kilo olsa kaç yazar. Hatun zaten doğum yapalı tam 15 gün olmuş etine dolgun zayıflıkta taş hatun gibi karşımda dururken nasıl teselli olabilirim ki! Yalnız doğum sırasında cart cart yırtıldı karnım diye göbeğini açıp göstererek benim çatlaklar konusundaki bütün pozitif düşüncelerimi sildi attı. Büyük ihtimal doğum sırasında can havliyle yağ getirin diye avaz avaz bağıracağım. Aslında kiloma, güzelliğime gösterişe filan hiçte düşkün değilim de, yinede olmasın yaaa diye dertleniyorum. Doktorlardan çevredeki herkese kadar genetik bu yağ kullansan ne kullanmasan ne, cildini sıkılaştırır hem bebeğin alanını daraltma diyen diyene. Haliyle bende biraz yağlı cilt olmama güvenip hiç bir işlemde bulunmadım. Sadece kaşıma, kaşıma Tılsım, sakın tırnağını geçirme diye tembihleyip duruyorum kendime.

  Sorunun asıl büyüğü kilo meselesi olunca o hassas hain kantara çıkıp 75 kiloyu görünce şoka girmekten öte üzerimdeki ağırlıkları hesaplayıp kendi kendimi teselli etmeye koyuldum. Ayakkabının tabanı çok kalın kesin ondan! derken hemşireden o 24 yıllık hayatımın ortalama 10 yılını sorgulatan  soru geldi. Hamile kalmadan önce kaç kiloydun ki? Koca bir ergenlik film şeridi gibi bir anda gözlerimin önünden geçti... Bu soruya cevap veremiyorum çünkü ben tartılmayı yıllar yıllar önce bırakmıştım....

 
Ergenliğe henüz lise yıllarında yeni yeni girmiş minyon mini mini bir genç kız olarak vücut hatlarımın değişmesiyle kendimi kilo aldığım için kalçalarımın gögüslerimin çıktığını zannederek bunalıma sokmuştum. Bikiniyle güneşin bağırına oturmuş halde çekilmiş kara kuru hallerime bakıp bakıp hüzünlenirken "normali bu yavrum, erkekler böyle sever gör bak şimdi peşinde koşanları" diye aile dostlarımız beni ikna etmeye çalışırdı. Pek ikna olmasam da alıştım tabii de. O yıllarda yine bi yaz tatilinde Hollanda'dan gelen aile dostlarımızla uzun bi tatilden sonra soluğu tekrar Antalya'da almak üzere döndüğümüzde benden 8 yaş büyük kızlarına buradan talip çıkmıştı. Bir ay içinde, görür görmez yıldırım aşkı yani. Anında gelip istediler, oldu bu iş derken. Aman efendim gençler yalnız kalmasın ayağına bunlar nereye Tılsım oraya. İki aşık bi yamak olarak 1 ay boyunca tin tin gezdik durduk. İki dakika fırsattan istifade el ele tutuşmak için atmadıkları takla da kalmadı. "Tılsım çips ye, ye canım can boğazdan gelir." "Abi bugün bu kaçıncı paket ama" "doğru diyon açıkmışındır sen şimdi hadi bi pizza yiyek, ordan da sinemaya!" Hobaaa, yanındaki hatun utangaçlığından akşama kadar aç perişan, lokma bir şey yemiyor ama benim elim bir saniye boş değil! Sonunda koyverdim kendimi zaten bende aşığım, perişanım aylarvolmuş aşkımı görmeyeli. Çocuk diye kaagle de alan yok. Bütün hıncımı bilinçsizce yemek içmekten çıkardım. Sonunda yaz boyu hiç durmadan aldığım yeni kıyafetlerden bir kaçını denerken odamdan bir patlama sesi yankılandı. Çok şey yemiş gibi dişlerini hergün fırçalayan hatun noluyooo diyerek odaya daldığında ben koca göbeğim yüzünden sıkıştığım tişörtün içinde can çekişiyordum. Olmuyooo! olmuyo! " Ney olmuyo!?" Hiç biri bana olmuyoooo! Nasıl ya hepsini yeni aldık, o kadar olmuşmusun sen, yok artık? Sonunda hayatımda bir ilke daha imza atarak tarzıma aykırı olarak çaresiz elbise giymek zorunda kalmıştım. Baya baya hatunun elbiselerinden birini giyerek tekrar yola çıktık. Çıkmadan önce tartıya çıktığımda tartı ağlıyordu. Sen 50 kusur kilodan 60 kusurlere nasıl çıkarsın Tılsım?! Neyse ki gittiler de bende bir anda alınan kilonun yine bir anda verilebildiğini ögrenmiş oldum. 1 ayda normal halime dönerek okul hayatıma başladım.

 Sonraları yıllarca bu korkuyla tartılardan inmedim. Allah kahretsin Tılsım, 53'mü olmuşsun? 48 iyi ama biz 45 yapalım şu işi. Yemeden içmeden nasıl alıyorsam o kiloları, ergenlikten sonra hep etine dolgun olarak devam ettirdim hayatımı. Bir dönem de bilinçsiz bir şekilde yemek yememe hastalığına yakalanmış olsam da... İnternette site işleriyle uğraştıgım ilk dönemler yeşil çay dışında hiç bir gıdaya karşı hayranlığım yoktu. Pc başında kendimi bile unutunca günde 6 bardak çayla kısa sürede bir deri bi kemik kalmam kaçınılmazdı zaten. Ama hiç fark etmedim! Beni uzun zamandır göremeyen arkadaşlarım öldüğümü düşünerek geldiklerinde hortladığımı görüp kaçmışlardı. Abartmıyorum! ne isyanlar ne laflar. Erkekli kızlı, ıyy kemiklerini saydım yeminle Tılsım! cidden kaşık kadar kalan yüzüm bütün sempatisini yitirmiş, birbirine değen kemiklerimin verdigi o acıyı yeni yeni fark etmiştim. Pc başında oturmaktan haftalardır çıkartmayı unuttuğum eşortmanlarımın bile sadece lastiklerinin bozulduğunu düşünüyordum. Ailem fark etmedi mi bu durumu? Evet ama büyüklerin konuştukları bi kulaktan girer öbür kulaktan çıkar. Eğilince bile ağızdan boşalan sulara bi çare, beyaz leblebi sayesinde mideyi toparlamıştım. Sonrasında sosyalleşeyim derken çalışmaya hayatına atılınca, yorgun argın gelip yemekten sonra uyuyup kalmaktan 3 ay içinde obezite madalyasına hak kazandım. Tabii "buneee ya,, bunee yaaa, " diyerek kendi kendime sessiz sedasız istifamı vererek platese başladım. Evin içinde, Koşş Tılsım! Zıpla Tılsım! düşünme yemek yok! yok yemek! elma var! Allah kahretsin onuda yiyince daha bi fazla acıkıyorum! En sevdiğin pantolonun kapri olmuş Tılsım! tebrik ederim Tılsım! Tılsım iyi misin? Tılsım zafiyet geçirmiş, üzerine hastalıkta eklenince ölüyorum zannederek kelime-i şahadeet getirmiş bbil! Vallaha durum böyle. Hem tövbe ettim hem yemin. Zorlamanın anlamı yok. Hormonel sorunlarım varmış zaten ne yaparsam yapim sık sık alıp vereceğim! Ne yiyorum ki zaten, hepten açmışım... olduğu gibi yaşamayı öğrenicem dedim. Örendim... Ama 17 yaşımdan beri hiiiiç tartılmadım. Sırf kendimi bunalıma sokmayayım diye.! Dışarıdan kilolu diyen olmasada rakamlar benim gözümü korkutmaya yyetiyor maleseff...

   Şimdi bebiş bu açılışı yaptı, doğuma kadar 80 olma garantim var.Elbette ki diyet yapmayacağım çünkü ben zaten diyet beslenen bi varlığım ki, tek kusurum sanırım simide olan aşkım. Bunuda buraya yazıyorum ki doğumdan sonra hedef 55 olsun. Gönül 45 isterdi ama şansımı zorlamak ikinci plan olabilir. Bol haraketle görecez bakalım neler olacak! Bekliyorum, bebişim ve 2016 bana şans getirecek mi?....

9.11.2015

Bitenler (saç ürünleri)


 Saçları epeyce uzun ve ombreli birisinden bahsedecek olursak, tüm bayanların aklına direkt olarak böyle bir saça bakım yapmanın ne kadar zor olduğunu hatırlatacaktır. Hatta kuaförseniz hiç ugraşma direk kes o saçı bile diyebilirsiniz. Problemli saçlara elbetteki kökten onarıcı bir çözüm bulamayız ancak o süreyi uzatmak bizim elimizde.     Bu BED HEAD yani TİGİ kozmetiğe ait şişesiyle oldukca kullanışlı şık ve espirili bir durulanmayan saç kremi. Aslında ben durulanmayan saç kremlerinden gerçekten hoşlanmıyorum. Ama bu marka beni her şekilde kandırmayı başardığı için sahip olmadan duramazdım. Sanırım yinede  kullanıp kullanabileceğim en mükemmel durulanmayan saç kremlerinden. İster saç şekillendirici,isterseniz duştan sonra tarama amaçlı, güneş korucu olarak ve saçtaki elektriklenmeler için kullanılabiliyor. Düşünün ki benim belime gelen saçlarıma bile tek pompa yetiyor. Ancak dikkat nemli saça kullanımda geçerli ve miktarını siz nasıl ayarlarsanız bu üründe kendini öyle hazırlıyor. Yani bolca sürerseniz kafanıza koca bir kutu wax boca etmiş gibi olabilirsiniz. Diğer ürünlerini de gönül rahatlığıyla deneyebilirsiniz...





 Gelelim şampuan ve saç kremi yetiştiremedigim şu meşhur sinir bozucu saçlarıma. Ombre var tamam ama nihayetinde uçlarında. ve bu uç kısımların kurumaması için neler çekiyorum neler... Gliss 'in çok yıpranmış ve kuru saçlar için olan bu şampuanını alarak aslında çok doğru bir karara vardığımı düşünmüştüm ancak, dipleri bu kadar yağlandırmayı başaran bir ürün daha görmedim!  Elbette bi System Professionalperformansı beklemiyordum ama yıka çık ve anında yağlı hiç yıkamış hissi veren saçlara sahip olacaksınız. Tabii gerçekten kuru saçlara sahipseniz, gerçekten saçlarınız kökten uca oryal bulanmışsa, veya röfleli bi hatunsanız hiç durmayın deneyin derim. Ben bu ürünü sadece uçlarına sürüp bekleterek ve makyaj fırçalarımı temizleyerek tüketmeyi başardım. Cidden böyle fırça temizleyen üstüne üstelik mis gibi kokutup yumuşatan bir ürün daha bulamayabilirsiniz :D Yanındaki kırmızı şişedeki saç kremi aynı seriye ait değil bu yüzden bi nebzede olsa daha hafif yapıda ve kesinlikle başarılı. Saç kremi kullanmayı kesinlikle alışkanlık haline getirmelisiniz. Fön suyunu andıran ürün ise saçlarınızı duştayken taramayı sevmiyorsanız nemliyken sıkarak tarama işlemini gerçekleştirebilirsiniz. Kuru halde saçlarınızı kesinlikle taramayın, mutlaka bir yardımcı edinin. 


  Buda sırf ben siyah ve fuşya bağımlısıyım diye Kuaf markası bunu bana özel üretmiş. Tabiiki dalga geçiyorum! ama Tiği gibi her yerde bulabileceğiniz bir ürün değil maalesef.  Özellikle kuaför ve kuaför kozmetiği satan yerlerden temin edebilirsiniz. Eğer gerçekten kokusuyla yapısıyla ve performansı ile iyi bir saç maskesi arayışındaysanız. Fiyatı konusunda da özellikle belirtmek istiyorum, sizi dolandırmaya çalışan kişilerden kaçın. çünkü pahalı olmadığı kadar gerçekten ucuz bi ürün. Siz düşünün...  



 Harem's markası yine aynı şekilde kuaförlerde pazarlanıp satışa sunulan bir marka. yanılmıyorsam son yıllarda eczanelerde bu ürünü bünyesine aldığı söyleniyor. Aynı ürünün küçük boyuda mevcut ve gerçekten doğal olmasada doğal adı altında Argan yağı olarak saçınızda kullanabileceğiniz gerçekten başarılı ürünlerden bir tanesi. yine buna da dikkat edin, her şeye her yerinize sürün bunu iyi gelir diyerek bi ton paraya pazarlamaya çalışanlar olabilir. 

 Son olarak L'oreal ve Pantene Arğan yağlarından bahsedeceğim. Bu iki ürünü de yaz boyunca kaç şişe tükettim hiç bilmiyorum. Buna rağmen her nedense instagram üzerinden bile olsa hiç öneride bulunma zahmetine girmemişim. Haliyle bitirdiklerim çoktan çöpü boyladığı içi  tabii ki resimleyemedim. İkisini birbiriyle kıyaslayacağım çünkü gerçekten performans açısından birbirine çok çok yakın ürün bunlar. L'oreal ne kadar çok met edilse de bence Pantene  daha başarılı. Pantene daha akışkan, Loreal daha koyu. Bu yüzden Pantene daha çabuk emilerek saça işliyor. L'oreal ise kuruyana kadar yapışkan ve daha sonrasında saçları da birbirine yapışık hale getirebiliyor. Ancak ben ikisini de devamlı olarak karıştırıp kullandım. Yaz başı Pantene bi indirimde onlarca alabilme fırsatına sahip olduğum için bir çok tanıdığıma da hediye ettim. Sonuçtan herkes ama herkes memnun. Bu yüzden hem fiyat hemde performans açısından kesinlikle Pantene.

3.11.2015

No Name Makyaj paleti


  No Name makyaj paletinin ne olduğunu eminim bir çoğunuz biliyordur. Baya markasız içi leş gibi olan ürünler bunlar. Bu bendeki ise aslında baya dandik bi markaya ait bir palet ama bana göre bu yüzden isimsiz sayılır. Çünkü içersin de paraben, alüminyum, alkol ne arasanız var.  Kozmetiklerde tüm bu sağlıksız maddelere ne ihtiyaç var? Onlar olmadan olmuyor mu? peki ya olanlar nasıl olduruyor hala anlamış değilim??? Ve yıllar önce 35 TL verdiğim bu ürünü cesaret edipte bir gün olsun kullanabilmiş de değilim. Ama şu swatchların güzelliğini göstermeden  de geçmek istemedim. Müthişler ve anladığım kadarıyla en kaliteli markaların bile çoğu bunun kadar pigment vermiyor. Üstelik bu bazsız direk bi uygulama. Asıl soruna gelince bazılarının ön yargılarınızı kırmak için söylüyorum. Aynı bunun gibi yurt dışından alınan, üstelik kelepir olduğu halde bize gelene kadar fiyatları müthiş bir şekilde artan onlarca palet var. Ve çoğumuz tabii ki sırf Avrupa'dan aldık diye Türk mallarına karşı gösterdiğimiz ön yargıyı bunlara gösteremiyoruz. İçerik gerçekten önemli. Güzelleşmek uğruna doğal güzelliğimizden de olmayalım.


Bebegimle ben ilk 6 ay

 Çok şükür ittire kaktıra bi şekilde bebegimle 6 ayımızı doldurduk. Geriye kaldı 3 ve sanırım göz açıp kapayıncaya kadar geçecek... Aslında bu postu ultrason fotoğrafıyla yapmayı çok istiyordum. Bunun için epeyce de uğraştım ama yok. Aksilik işte ilk kez doktora gidip bebeğin varlığını öğrenmem dışında elime hiç görüntü geçmedi. Tek kare, onda da serçe yavrusu gibi görünüyor zaten. Sonrasında çok kez doktor değiştirdim ama en son gittiğim doktor sanırım görüntü almayı bilmiyor diye şüphelerim var şuan. İkisinde de sağ olsun, nasıl çıkartabilirim diye denemedi bile. Hatta zahmet edipte ekranı bana doğru çevirerek çocuğu dahi göstermedi! En son annem zor bela bakıcam diyerek araya atladı da banada o anlattı nasıl göründüğünü. Haliyle yeniden yeni doktor arayışı da başladı...

  Malum ilk aylar epey stresli geçti, düşük riski başladı. Sürekli yatmak ve bir takım ilaçlar kullanmaya başladım ama çok şükür çar çabuk da atlattım. Hep bir şey olmayacağnı ve herşeyin eskisinden daha iyi ve kusursuz olacağını aşıladım durdum kendime. Yaşadıklarımı internette paylaşmamın da büyük faydası oldu çünkü burda benimle konuşanlar beni anlayabilecek insanlar. Yani çevremdeki bir takım insanlar gibi dinliyor şeklinde gözüküp saçma sapan akıl vermeye çalışanlar hiç değil. Balkonda görmekle bile "aaa iyileştin mi ya, gelsene az isim varda bi yardım etsen? Çok sürmez yormam seni zaten" diyebilen bir insana gelde deli olma. Yahu karşısındaki eski Tılsım sanki... Geçecek bi rahatsızlık mı lan bu? Gebeyim ben gebe!!! Ruhen ve bedenen çökmüş durumdayım, üstelik yalnızım. Terketildik biz malum, onun stresi de var haliyle. İnsan hazmedemiyor bir şekilde! Kime diyorum ki ben, el elin eşegini türkü söyleyerek arıyor iste. Neyse, bu yeni bi hayat meselesi citten ciddi bir konuymuş. Bebek yani sonuçta boru değil bu. Sıfır tertemiz bir hayat geliyor. Bende bu durumda kim dost kim düşman bir bir elemeye başladım kafamda. Kime nasıl davranmam gerektiginin dersini alıyorum bebegim sayesinde... Nede güzel.


  Bazende kendimle yüzleşiyorum sanki, iyi bi anne olamayacak mıyım? Olamacağım galiba? Allahım ne zormuş, isterken iyide iş ciddiye binince yolundan dönmeye çalışan tipler gibi oldum. Düşünüyorum yani, kaldırabilir miyim. Sonuçta bu benim ve bana anne diyecek ne hissedicem mesela... Hiç alışamayacakmışım gibi... Şaka gibi Allah affetsin. Ben yıllar sonra Allah tarafından anneliğe layık görüldüysem elimden geleni ardıma koymamalıyım... Ama gelecek kaygıları işte, Önceligim hep o olmalı... Yeniden aşık filan olmamalıyım, asla! Çok yalnız kalıcam...

  Ama mutluyum, yeni bi insan yeni bir karakter keşfediyorum ve her hareketini anlamaya çalışarak gülüyorum... Anlıyorum da bence, düşüncelerimde yanılmıyorum. Benim bebegim çok hareketli, dışarıdan gelen kalabalığa ve etkilere karşı anında tepkili. Dokunulduğunda bile hemen pıt pıt. En son ultrason cihazını doktor bastırdıkça tekme ve yumruk sallıyordu. bu yüzden kavgacı bu çocuk diyerek komikmiş gibi hep gülüyoruz. Yemek konusunda da çok hassasız. Çok kez et kokusuna karşı verdiği tepkiyle bana mutluluk hissi yaşattı... Bu çok tuhaf çünkü belli ki annesi gibi vejetaryen olmayacak. Duyun bunu Veganlar! Et ve et ürünleri yemek gerçekten doğamızda var ama lütfen vahşileşmeden! Emredildiği ve gösterildiği gibi, gerektikçe, gerektiği kadar! Ben yemek yemeyi sevmiyorum. Maalesef ıvır zıvırcıyım. Eti tercih etmeme sebeplerimse çok fazla, hemde çok küçük yaştan beri bu durum böyle olduğundan baya löp bi eti değil tatmak henüz dokunmuşluğum bile yok. Ama eminim ki ete düşkün olan babasından hiç bir farkı olmayacak... :(



  •   Bazı geceler kalp atışlarımın sesine uyanmak bir yana tok olduğum halde anlamsız bi hisle de uyanabiliyorum. Başta ne olduğunu anlamasam da sonraları keşfettim ki ne yaparsam yapayım bir şeyler yemeden sinirli hal ve ağlama nöbetlerim geçmeyecek!. Gerçekten açlık hissi bile yokken, olur olmaza mide bulantısı duyan ben, şayet gecenin bi yarısı uyandıysam eğer tek formülüm  karnımı bir güzel doyurduktan sonra uyumaktır. Eyvahlar olsun! Birde bebek annenin duygularına göre hareket eder derler ama bence bağımsız duyguları da var... Gerçekten herkesin hamilelik süreci farklı oluyormuş... Daha önce hiç yaşamadığım değişik haller içindeyim... Dilerim her şey gönlünüzce olur.


28.10.2015

Kremfar yapımı!

  

 Krem farlar parmakla hemen sürülebilir yapısı, gerek kalıcılıklarıyla pratiklik açısından çok sevdigim ürünlerden. Ben bu islemi yaparken en basittinden kendime en çok yakıştırdıgım tonları tercih etmeye çalıştım.. Bunun icinde bir çok rengi karıştırdıgımı söyleyebilirim. Tabii bu islemin bir diger amacı pigmenttasyonu düşük olan farları kuvvetlendirmek ama siz bunu pigment farlarınıza da yaparsanız büyük bir aşk yaşayacağınız kesin :) Gelelim nasıl yapıldıgına...

 Küçük cam kaseye koydugunuz toz farınıza bir miktar göz bazı ekleyerek çay kaşıgı sapı yardımıyla iyice yedirin (ben bazılarını daha bi kuvvetlendirmek icin yüz bazı ve kapatıcı da ekledim) göz bazını yedirdikten sonra içine sizi rahatsız etmeyecek orta kıvamdaki vücut losyonunu azar azar takviye ederek karıştırın. Losyonu bir anda dökmeyin cunku kıvamı önemli! Köpük kıvamında oldugu anda islem tamamdır. Cıvık oldugunu düşürseniz biraz daha far ekleyebilirsiniz. Yada rengine göre, pudra bronzer allık vs ile desteklemeniz de mümkün. Tamamen size kalmış. Son olarak cok cabuk kurumaması için hava almayan minik kapları tercih etmelisiniz. Kurudugu taktirde ise tekrar aynı losyon krem yardımıyla ezip yumuşatın.