12.02.2021

Değişemem

Üzüldün mü ,yine sebepsiz

Git, belki de en çok o sevmiştir seni..

Benim gibi dik başlı değildir,

İtahat etmek istiyordur belki...

Bu hayatın acemisi olmadığım için özür dileyemem senden 

Sen yoktun, değiştiremem ..

Git, belki en çok o layıktır sana.

Git, benim gibi huysuz değildir belki.

Temizdir her sayfası, kim bilir..

Git, sana benzediğim için özür dinleyemem.

Sen yoktun, bu kaderi değiştiremem .

Kalsan da değişmez git!

Bu hayatın acemisi değilim ki ben,

Belki, yine beklerim

Yine severim seni nedensiz...

Yine de pes etmem ben sevilirim.

Kayboluruz zamanla.


Tılsım...

Algısal Sistem Nasıl İşler

Belli bir algı gücüne ulaşmak ve kimliğimizin oluşması için bazı gerçekliğimizin açığa çıkması gerekir. Beceremiyor ve sürekli aynı şeyleri tekrarlıyorsak sistem devreye girer ve  elimize tam 50 kilo acı ile 1 gram mutluluk verir. Ardından yaşam döngüsü devreye girer ve bunları  güzelce yedirerek karıştırmamızı ister. Ortaya çıkan hüznü bir kenara ayırmak maksadıyla  yastığımızın altına güzelce  koyarız. Geceleri uyumamak için ihtiyacımız olan tek şey . Zorunlu mu değil ama siz yapmazsanız sistem 50 değil tam 100 kilo acıyı pat diye önünüze atacak.

  Bundan sonrasında düşünecek bol bol vaktiniz olacak. İyi bir hafızaya sahip değilseniz not tutmanızı öneririm. Daktilo kağıt kalem yerine kendinize bir blog sayfası da oluştursanız olur. Zamanın önemi yok, her geçen gün bir diğerinin devamı olacak nasılsa.

  Sonra yazıyoruz aylarca yıllarca. Bizi hiç terk etmeyeceğini anlayınca yanında ne iyi gider diye tartışıyoruz aramızda.

  Günün sonunda laf olsun diye de dün bugünden farksızmış gibi geçmişi özleme taklidi yapıp, finalde güçlü bir duruş sergileyerek gidiyoruz.

Yaş mı? Onun bir önemi yok.

11.02.2021

Tatlı Şarap

Canımı yakıyor kıymet bilmeyişlerin,

Ay gibi bir büyüyüp bir küçülüyorsun gözümde.

Tatlı bir meyve şarabı tadında hissettirdiklerin.

Sevsem mi sevmesem mi bilemedim...

Gel dersen dayanamam yine gelirim ama  kalamam. Seni vicdanınla bırakır dönerim.

***

-Çok üzgünüm, benim hatam.

 Sen o kapıdan çıkmadan elimi tutabilseydim, sen o adama gitmeyecektin. 

..

Pişmanım....

Anla.

***

Yapmalıydın! 

Böldün beni.

Kalbim güvenini kaybetti.

Korkarım bir daha dönmeyecek geri.....



Tılsım...

Aptal Çocuk

Sevdiğini biliyorum ...

Masayı toplarken beni izlediğini görebiliyorum, 

Kahve yaparken görmezden gelmelerini de

Uzaktan yakınsın sen bana..

Gözlerin benleyken gülüyorsun hep başkalarına,

Belki de hiç büyümek istemiyorsun..

Merak ediyorum,

Daha ne kadar az biraz viskiyle sarhoş olmaya devam edeceksin.?

Bekliyorum.

Arkam dönük izliyorum, gülüyorum sessizce... O sırada kalbimi fark etme diye yönümü değiştiriyorum yine

Alışılmışın dışında olsa gerek,

Hiç cesarettin yok fırsat yaratmaya...

Bekliyorsun rüzgar esse tenimi sana getirse....

Niye?

Mazi tanır mı yürek, korkaklığın olmasa?

Gülüşün tütüyor bak elini tuttuğumda.

Ertesi gün yine soluyor dudakların.

Ahh aptal çocuk!

Bu kadarı çok fazla,...

Bu kadarı, çok saçma.

Bırak kendini aldatmayı.

Tüm bunlar bize fazla....


Tılsım...

Beni Yoruyorsun

 Lanet olası, baştan beri seninle tek sorunum aynı olmak. 

Yoksa hiç bir özelliğin yok.

Kurtulamıyorum bu histen

Sana ait mişim gibi, tek sorun sen mişsin gibi

Hep seninle olmak istesem bile sonu olmayan bi ilişkide kaybolmak istemiyorum.

Bu yüzden uzak duruyorum

***eril

Sana sahip olmak istiyorum ama nasıl sahiplenilir bilmiyorum .

Seni çok kıskanıyorum, kıskanıyorum .

Kopamıyorum .

Delirmiş gibi,  aklım karışık ....

Bu çok karışık, ne yaparım bilmiyorum ?

***dişil 

 Bırak beni gitmek istiyorum, güçlü olmaya ihtiyacım var.

Beni sevdiğini söyleyemiyorsun bile.

Bunu neden yapamıyoruz ?

Biz yokuz ...

**eril

Gözlerinin içine bakabiliyorum ...

Sadece gözlerinin içinde...

Buluyorum kendimi.

Sen çok güzelsin.

***dişil 

Seni hep başkalarıyla görüyorum, beni deli ediyorsun. 

Güçlü olmak zorundayım....

Mutlu olmaya ihtiyacım var.

Kendimle çatışma halindeyim, benimle oynuyorsun...

Gittin sanıyorum ama hep oradasın.

Beni yoruyorsun...

Var mısın yok musun bilmiyorum.

İnanmıyorum, galiba sen sadece kötü bi oyunsun.

İnciniyorum...

Beni sen incitiyorsun.

Bunu bana yapma....


Tılsım...

___________

Tarottan ilham alarak yazdığım, imparator ve imparatoriçe açılımından sözler. 

İlk kez şarkı sözü tadında yazmak istedim. Daha önce bu blogda paylaştığım şiir motivasyon yazıları sözler hepsi bana ait ama bu bi ilk benim için.



10.02.2021

Manifesto



  Hayatta her zaman dinlemenin önemini öğrettiler. Yaşadıklarım ise bana izlemenin önemini gösterdi. Çünkü ağızdan çıkan her söz doğru değildi. Kulak yanılabilirdi ama göz gördüğü herşeyi tecrübe etti. 



Tılsım ...

9.02.2021

Bu sessizlik çok fazla..

 Hüzünlerimizi geçtik, devamı gelmeyen mutluluklarımızıda unutmak zorunda kalıyoruz artık. Herşey bir şekilde yarım kalıyor ve en acısı biz bunada alışıyoruz....


Uyanış

Birinin sizi sevmiyor oluşu dış koşullara bağlı değildir. Şartlar ne olursa olsun sevmek yada sevmemek sadece seçenektir. Zaman mekan değişmeksizin seven hep sevecek, sevmeyen hiç bir gün sevmeyecek. Yeni hayatlara şans ver, ver ki kendi yolunu bulabil...

6.02.2021

Neredesin?


Bir gece şeker kokusu,
Öbür gün fıstık ezmesi,
Bir sayfanın fotoğrafında.
Gözüme ilişen eski bir kitap kapağındaki isim mesela.
Böyle mi hatırlatıp duracaksın kendini,
Seni her unuttuğumu sandığım anlarda ...


Tılsım...

Yansıma

Temiz bir sayfamız yok ki bizim durup üzerine bir şeyler karalasak. Bedenler aynı hayatlar farklı. Hiç birlikte olamamak belki de tek ortak kaderimiz.

🖤🤍

4.02.2021

Ah Yine' Merkür Retrosu!


 Çekilin kenara yer açın büyük felaket merkür geriliyor. Hayır nedir yanii. Merkür retrosu diye diye kafamızı ütüleyip duruyorlar. İnanmayin böyle şeylere dicem ama korkuyorum zaten ekranı kırık telefonumun.  Yanlış anlaşılmalar bi hayli artıyormuş bu dönemde. Kara kara düşünmekten anamız ağlayan bizler daha ne kadar neyi yanlış algılıyor olabiliriz.  Git geller yaşamaya devam ederken kafamızın daha da karıştığı, zihnimizdeki dalgalanmaların suyu bulanıklaştırması gibi durup durup az önce neyi düşündüğümüzü unutarak, şuan ki durumumuza bakıp derinlerden çıkamayan bizler.

Şu sorunun cevabını aydınlatalım?¿

 Hayatım ben odadan ne alacaktım?

 Demin aklımda birşey vardı, heeeh ne diyordum en son diye kala kalacağımız bir süreçten bahsetmek mümkün olabilir. 

Ah ben bugün on yıllık mevzuya kahrettim durdum. Üzülmek için geç olmamış mı diyenler olacaktır. Ne bilim üzülesim geldi işte,  üzülecek daha güncel birşeyim yokmuş gibi sanki.

 Daha demin 2017 den beri mesela, her yıl ki totemlerimde mutlu yuva aşık olacağım adam filan filan dileyip durmuşum. Halaaaa daha, olmamış mesela! Tam üzülmeye karar vermişken şükrettim kaldım. 

Düşün düşün buldum tüm cevapları.¿ Buda merkürün oyunu bence. Sen git yalancı uyuz ciğeri beş para etmez adama gönül ver. 
Gene bi böyle merkür retrosu günüydü hatta barda hatunlara servis yapıyorum. 
Tılsım dedim napıyorsun?
 Napıyorsun? 
Engelle. 
Engelle gitsin. Değmiyor işte. 1 senelik ciddi ciddi olan, yarıciddiyeti tartışılır iilişkime bastım engeli. Düpe düz aşık olduğum adama bay bay dedim. Mal mıyım? Geç kaldığım için epeyce bi malım.
1 senedir yalanın dibine dibine vurdu. Öyle böyle mutluyuz  birlikte diye ses etmiyorum ama baya baya yiyor bu beni. Bu kararı vereli de bugüne bugün tam bir sene olmuş.İyi ki diyorum, iyiki.

Merkür retrosu böyle birşey işte. 
Adamın aklını alır diyorlar ama vallahi benimki yerine geliyor gibi.
Birde şunu tesbit ettim kendimce de denedim, vuhuu uçuruyor. Zihinler bir bir bulanık tabii, çok çabuk sarhoş olunuyor. Vallahiii! Az önce servis yaptığım hatunlar demistim ya, birisi ayağa kalktığı gibi masayı devirdi. 
Sonrasın da tam bir hafta kapıya pencereye merdivene masaya camlara giren girene. Döne döne misafir topladık yerlerden. Merkür yüzünden.
Şakacı gezegen.
Hatunlar kahvaltıda başladı içmeye kocalar yerden kazıdı ben utandim. Çaktırma...
Konu dağıldı sanki biraz ama? Heh ne diyordum...
..........
Unuttum du bi kontrol edip geliyorum'
Retro mu yok ya korkulacak bir şey değil. Biri gelir biri gider. Hayat hep böyledir.  Ama sen gelmeyene hiç gitme. Johnnie Walker"
Bak gene yanlış anlaşıldım.


18 Yaşında Müzik Listesi

18 yaşındaki Tılsım'ın müzik listesini buldum bugün. Hala keyif aldığımı görünce hiçte yanlış seçimler yapmamış olduğum için mutluyum.

7 rakamının uğuruna inandığım için çok şeyde olduğu gibi müzik listemi Top 7 olarak ayarlamışım. O zamanlar büyük bir Tokio Hotel ve Marilyn Manson hayranı olduğum halde  onları bu listede görememek beni epeyce bi şaşırttı. 🧐

3.02.2021

Denge


 Duyguların peşinden gitmeyi bırak. Beklemeyi bırak, geçmişi terk et devam et. Sadece elindekilere odaklan ve mevcut durumun tadını çıkart. Mevcudiyetin her neyse göreceksin, herşey kırılacak sonunda tüm o fırsatlar sana kendisi gelmeye başlayacak.



31.01.2021

Tarot imparatoriçe enerjisi

   Bir hikayeye başlamadan önce o hikayeye uygun bir giriş yapmak gerekirmiş. Bende öyle yapmaya çalışıyorum ama tek sorun hikayenin sonunu bilmiyorum. Bazıları ise daha hala muallakta. Bireysel hayat yolculuğu diyoruz ya hani sonu olmayan yolda ne aradığımızı bilmeden yürüyoruz yürüyoruz. Yolu yarıladığımızı hissetmeye başladığımız anda uyanmaya başlayıp aslında ne istediğimizi sorgulamaya başlıyoruz. 

 Bunca zaman ne istediğimi, gerçekte ne hissettiğimi bilmeden mi yaşadım? Bu kez sonsuz döngünün içinde kendimizi bulmaya çalışıyoruz. Evet aslında insan yüz yıllardır kendini arıyor. Aramayada devam edecek. Kelime oyunu değil bu, gerçek.

  Yüzlerce kez benzer şeyleri dinlediniz okudunuz algilamaya çalıştınız,  yaşadınız anlatmaya çalıştınız. Anlatmaya?  Anlatmaya çalıştığım noktadayım, tam da bu yüzden yazıyorum bunları ama anlatamam. 

 Ruh frekansı' algı boyutu daha ne kadar yükselebilir hiç bilmiyorum..

   Tam olarak aralıksız bir şekilde tarot bakmayı sürdüreli bir buçuk yıl oldu. Çıraklık dönemi  gibi bir süreçi tamamladım galiba. Şu sıralar tam  olarak bunu hissedip yaşıyorum çünkü. Çok insana faydalı olabildim mi? Şükür. Kendi sökügüme gelince işler tıkalı olunca...  Eee buna da şükür. Bir buçuk yıl önceki bilgi düşüncemle şuan ki arasında dağ var mesela diye düşünsem yanii...

   Önce sürekli araştırma yapan ben ortalama 6 ay sonra gibi bir süreçte  imparatoriçe enerjisini öğrendim. Yanii sürekli olarak uyumlandığım yerlere çekilirken buldum kendimi. Hah şimdi oldu galiba dediğim yerde bakıyorum aslında hiç olmamış. Ulan bu ımparatoriçe daha ne olabilir diyorum bazen sıkılıyorum kabul ediyorum ama heh! " bunlar hep süreç" deniyor ya. 

  Bi ara oyun olduğuna inandım kötü güçler bizi ele geçirdi dalga geçiyorlar noktasına gelip tarot bakmayı bırakamaya bile karar verdim. Tak bir hafta içinde enerjiler ayrıldı dediler. En az benim kadar kendini kanıtlamış kişiler de şaşırdı. O enerjiler birleşti mi hala hayır. Derseniz birleşir mi ? bence yine hayır. Hatta bireysel olarak daha da güçlendirdi süreç bizi.

 Bunu da buraya yazıyorum şimdiden "bireysel olarak daha da güçlendi" şimdi bi kaç ay sonra biri çıkar vay efendim bilgi çalıyorsun der. HAYIR EFENDİM YAŞIYORUM!! 

Tarota gelene kadar ne vadireler atlattı bu Tılsım Yılmaz yine de akıllanmadı. Anlattık o kadar bu blogda herşeyimizi .

 Bireysel olarak daha da güçlendi derken anlatıcam... Tarot da bire bir uyumlandıgım meraklısı olan herkese de önerdiğim bi deste vardı ya, benimle bağını koparttı. Çıkarlık diyorum ben şuan buna, bittigi için yani. 2 aydır tarot isteyen kimseye açılım yapmamak için direniş halindeyim, istemiyorum evet bakmak ıstemiyorum.

    Baya baya istemiyorum, yani bunu önce sordum kendime. Sen hayırdır? Kullanılmaktan yıpranan kenarları kopan destemin emektar görüntüsünü  daha çok seviyor olmama rağmen yakma isteği oluştu. Neden saklayamıyorum? Bir dönemi kapatabilmek için. İkna oldum.

  Açılımlarım derinleştiği için daha güçlü enerji de bana bire bir daha uyumlu deste seçmem gerekiyor. Keşke pat diye önüme düşse ama yok. Şimdiye kadar O kadar deste inceledim hiç birine o kadar ısınamadım. Şifa çalışmaları için karışık çok farklı destelerden yardım alıyoruz tabii ki ama bana eşlik edecek o deste? Yapabilsem oturup kendin yapmak istiyorum aslında...   

  Bu benim enerjisel boyutum. Bireysel adımımın en büyük parçası olabilir. Bu yazıyı kaleme aldığım andan itibaren daha öncesinde bir kez bile ücretli danışmanlık yapmadım. Çevremdeki insanlara yardımcı olmak boynumun borcu gibi davrandığımı düşününce üzerine borclandigim bile düşünülebilir. 10 gün üst üste, on günde bir başıma tüneyen insanları düşününce bu denli arsızlığa rağmen, birlikte bir yol almış olduğumuz için, yine de mutluyum. 

   Ancak kartlarımın bana veda edişi şey gibi. Yoruldun bi dur, insanları enerjinle besleyerek kendini yok ediyorsun. Enerjiler derinleştikçe herkese yetecek kadar enerjim olmadığını  olmadığını fark ettim. Birileri kırılmasın mutlu olsun diye kimseyi enerjimle beslemek istemiyorum artık. Yapılan iyilik kalıcıdır, karşılık tabii ki beklemeyiz. Ancak bu yolda ki en büyük öğrenimim de şu.  - Hergun uyanıp bir yola çıkın, o yoldan gelirken yanınızda türlü hediyeler getirin ve bunu sevdiğiniz bir kişiye verin ve bunu farklı insanlar için hergün tekrarlayın.. Kulağa korkunç geliyor değil mi? Karşılığı yok çünkü.

 İlişkiler de en çok bu hatayı yapıyoruz işte. Günün sonunda o hediyeyi verdiğimiz kişi " bugün sen nasılsın" bile demiyorken.

 Yani anlıyorum kii. KENDİM İYİ DEĞİLKEN BAŞKALARINI İYİ EDEMEM. 

Bu çok yorucu...

Alma verme dengesi diyorlar yaa" Ücretli tarot bakanları anlayın" başkalarını sifalandırırken hastalanıyoruz." herkese saf gibi paralar ödeyin de demiyorum. Enerjisinin size uygun oldugunu hissettiğiniz kişiden danışmanlik alın" 

 Dini inancı yöntemi fark etmeksizin size yardımcı olan ("yardım istediğiniz!!!") Kkişileri hafife almayın. 

" Hadi bi açı ver 5 dakika" diyenlere önerim sen açı ver bi 5 dakika. 

  ****Imparatoriçelerin hayatlarında bir ilişki var mı süreçleri ne boyutta şuan bilmiyorum. Açılım yapan takip ettiğim bi kanal vardı ara ara uyumlandığım son zamanlarda hiç sarmayan. Yine de bakıcam tabii ki inkar yok. 

 Hayatım da kimse yok, öyle bir beklentim de yok. Mutluluk algım tamamen değişmiş bile olabilir. Hatta olaya artık kadın erkek olarak bile bakmak ıstemiyorum. Cinsiyet algısı kafamda o kadar silikleşti ki. Cinsiyet  fark etmeksizin hayatıma giren insanları bir bütün olarak düşünüyorum. Karşı cinse elbette ki ilgim var ve hayatıma girecek " girebilmeyi hak edecek" eril enerji nasıl olmalı diye sorulsa. 

   Kısaca; bi erkek nasıl olmalı  diye sorulduğunda fiziksel gücü bir yana, (bu benim sectigim bir özellik bence kesinlikle değil. :)  fiziksel olarak vücudumuz neyse yine kendine uygun olan kişileri çektiğini düşünüyorum çünkü) içsel olarak degerlendirdigimde "benden çalmayan" eril gerçek bir erildir derim.

  Maddi manevi benden götürmeyecek. Enerjimle beslenip beni basamak olarak kullanmayacak. 

Bu bi ilişki olmuyordu zaten dimi?

 Öyle ise? 

Benim algımda olan kişinin otomatik olarak bana çekilip hiç bir proje strateji gerektirmeden hiç bir çaba sarf ettirmeden eşit şartlarda beni yaşaması gerekmiyor mu? Büyüleyici bir his. Adına ne koyarsanız koyun. 

 Bütüne bakınca Ilişkiler, aile , iş yada diğer faktörler hepsi kişisel süreçte araç. Bağımlılıkları uğruna kendini kişi ve maddeye bağlı gibi gösteren insanların tek sorunları aslında kendileri.

  Birini terk ettiğimde yada terk edildiğimde tek bir gerçek vardır. Onunla yaşamak istemiyorum. Dış koşullar sadece bahanedir. Bu yüzden  ben enerjilerimi sömüren mış gibi yapan, güçlü durmayı başaramadıgı için kendine acıyıp acındırarak ayakta durmaya çalışan insanları yakınım da dahi istemiyorum. 

Bu durumda ben aslında yanlız değilim. Doğru insanları etrafıma toplamaksa benim görevim değil. 

Bi söz okumuştum isabetli geldi. 》Sen seni anlayana mucizesin ♡

2.01.2021

2020 Nasıl Bitti? İnanamadık bittiğine

  2020 yılında ben ne planladım ne oldu? Koskoca bir yıl nasıl geçti hemen anlatacağım. Tamam sakinim. Tüm dünyayı ilgilendiren pandemi sürecini hala hiç virüs almadan geçirebilenler kendilerini şanslı sayabilir sonuçta. 

 Itiraf etmeliyim ki, ilk başta bu hastalık Türkiye'ye hiç uğramayacak sandım. Sonra herşey normal seyrinde gidiyor zannederken uçuşların durması yurt dışında giriş çıkış yasaklarının geldiği duyurulması 3 gün içersin de koskoca otelin apar topar kapatılmasıyla neye uğraştığınızı şaşırdık. Kolay değil dış mekanları açalı  daha bir hafta bile olmamışken, tüm barları bir anda kaldırıp bütün bardakları paketledikten sonra bir daha hiç dönmeyecekmişcesine depolara istiflemiş olduk.

 Birde bir aylığına gidiyorsunuz denince kıyafetlerimizi bile almadan çıktık. Neyse ki 1 ay sadece. Kabus gibi gelen bir ay oldu 5 buçuk ay. 😒 bardakları paketlememizden anlamalıydık. Ne diye tüm çamaşırlarını orada bırakırsın ki? 3 kat kıyafetle ev hapsi yaşadım resmen. Döndükten  sonra görüntü gitti bende tabii. ipini koparmış köpekler gibi ...  Ra ra rarara raaaaa. Lojmanda partileşme! Vuhuuu!

-Hişt sessizlik, lojmanda kızlı erkekli oturmak yasak!

-Hımmm. Bide covit vardı dimi. Ayrı ayrı oturun bakimm. Bi ara en sevdiğim şarapla show yapıyordum. Gelsin rakılar gitsin biralar. Paso İçtik yaniii. Bunu niye yapıyorum bazen hiç bilmiyorum.


İçtimmmm
Gece Gündüz 

Soluğu dövmecilerde aldım sonra.
Buda bi delilik halii yanii

FUNDA.
FUNDA.

Çalışdım da tabiii.

Daha fazlaaaaaaaa..
  dövmec..

Çalışır 🙄


Neee????¿


Bir süre hızımızı alamadım hatta. Tam 3 ayın sonunda, Olsun ben artık modumu bozamam evde devam ederim yanii, kendi kendime eğlenirim nolcak ki dedim. 


Bir hafta bile eğlenmeyi başaramadım. 
Veee Süpriz alkolü ikinci kez bırakmış oldum.
 Aslında o beni bırakıyor her defasında ya neysee.


Funda.😒

Funda💓

Sonra işte şey oldu. 2021🔮


Yatıyoruz napalımm.¿
madamefrankenstein 
İNSTAGRAM hesabım ekleyin.
Buda eğlenceli (saçma) bir post olsun istedim. Diliyorum bu yıl yattıklarımızın acısını çıkartabiliriz.
 Zira ben parasız kalmaya zaten tahammül edemiyorum. Ekonomik özgürlük mutluluğun anahtarı gibi. 
Kim ne derse desin bağımsız özgür kadınlar candır. Öpüyorum!


10.12.2020

45 Gün

 

Tam 45 gün.

Her gün seni düşünmek..

Tebessüm ederken dudağının aldığı şekli.

Öpüşünü,

Saçının şekli 

Sessiz bakışlarını,

Hatırladım her bir detayı.

Sonra, kızdım kendime.

O seni yanındayken bile aslında hiç düşünmedi ki diye...

Yine ne güzel yanıldım.

İyi ki yanıldım...

Bir daha böyle güzel kimse yanıltamaz  beni.

*******

Teşekkür ederim tatlım, o senin harikalığın.


Tılsım...

18.11.2020

Koşulsuz Sevgi mi?

💫  Birisiyle dilediğince gülüp eğlenebilmek, her hangi bir durumda ilk aklına gelen, bazen ağlayıp zırlayıp, bazende çok sıkıldım diyerek saatlerce geyik yapabilmek için o insanın hem cinsiniz yada sevgiliniz olması gerekmiyor. Bunu biliyordum ama o kadar da koşulsuz sevecek bir insanın ancak evlilik birliği içersin de olabileceğini sandım yıllarca... Oysa insanlara nasıl yaklaşıyorsanız zamanla çoğunlukta size öyle yaklaşmaya başlıyor. Temponuza ayak uyduramayanlar yarı yolda bırakıp giderken uyum sağlayanlar koşulsuz sevmeye devam ediyor. 

  Kendinizin bile en tahammül edemediğiniz halinize onlar "başlıyoruz yine" diye gülerek karşılıyor. Temelli değil belki ama o anlık bütün dertlerinizi unutturuyor. Kapı açılıyor, bayanlar tuvaletinin önünde bekleyen canınız içeride kimsenin olmağını görünce başlıyor sizinle dans etmeye...

İyi ki diyebildiğim biri. İyi kii.

^^^^^^^^^

Geleneksel yapıdan uzakta sevgilisi olamayanların konforu.



25.10.2020

Musmutlu olalım!!

Vedalar ne çok... 

Sevdiğimiz şeylerden vazgeçmek zorunda kalmak dünyanın en saçma ilkesi. Savaşmak yerine kaçmak. 

Birincisi  

uğruna savaşıp kazanamamak ... 

ikincisi 

savaşmaya değer görecek kadar sevememek.

 Ne çelişki. Büyük şanssızlık. O değeri bulamak. Kahramanın sonu, uykusuzluğu, huzursuzluğu... Neşeyle başlayan cümleler kurulamayacak gibi bıkkınlık. Yazma hevesim kaçtı bak yine, boş koy bee.

Buz tutmuş gibi yüreğim. O an canım ne isterse...Istemsizce... fırtınalar 


Tılsım...

2.09.2020

Şapkadan tavşan çıkmasını bekliyorum

   Aynı  hatayı onlarca kez yapmam ama aynı hata beni onlarca kez buluyor. Buna ne demeli şapkadan tavsan çıkmasını bekliyorsam demek ki.  Senaryo hiç değişmiyor, ve benzer  senaryonun farklı  sonuçlanacağını sanmak, işte tam burada başlıyor benim ahmaklıģım. Hikayeyi daha önce okunudunuz, bense  defalarca yaşadım. Daha ne  kadar incinecegim bilmiyorum. Yürüsem  mi ? Yürümesem mi?
  Kızım, şortumun ipini çekip durma, tamam geliyorum.  Ben aç değilim, hiç aç olmamalıyım hatta. Midemin sevmediği şeylerle doymaktan nefret ediyorum. Bu kez beyaz şarap içelim yanında da çekirdek kırarız.  Farklılık  iyidir güzel olur dediler. Bakalım bakalım ....


İnsan ruhunun ağladığını hisseder mi? Ağlıyormuş meğer...

30.07.2020

Bunu Ben Bilemem



Bir yerde okumuştum, insan onlarca değil saatlerce tek bir fotoğrafına baktığın birine aşık olurmuş...
Ve bazen sadece o duyguyu severmiş.





29.07.2020

Katina destesi falı hakkında merak edilenler ve bilinmeyenler

 
 Bu başlığı açmayı kendime resmen borç bildim. Daha önce tarot kartlarım adı altında başlık açmıştım. Her bir deste için ilerleyen zamanlarda detaylı yazılar hazırlar mıyım bilmiyorum ama bu deste için gerekli gördüm.
  Sürekli kullandığımız onlarca kartlardan farklı olarak, kendine ait bir özel enerjisi olduğu fikrini bu kartlara sahip olabilmiş neredeyse herkes  bilincine taşımış.
  Ben kendi adıma klasik bir tarot okucusu olarak kartlarımın benim düşünce kalıplarımla yaydığım enerjiyle orantılı olarak motivasyonumu yükselterek bilgelik kazandırdığını her zaman kalbimin sesini dinleyip inanca ve duaya sığınarak olumsuz olan herşeyin ne derecede hayrıma işlediğini açıkça bildiren. Bazen inanıp görmek istemedigim durumlarda ısrarla gözüme sokan, dengeli olmam gerektiği bilincine sahip olmak konusunda ısrarla ışık tutan (madde dünyasında ruhsal boyutta bizi uyaran bir gizeme sahipler) üstelik inanç kalıplarımız neyse o çizgiyi aşmadan yapan. Gercekten yaydığımız inanç enerjisine göre uyumlanan kartlar olduğunu biliyoruz.
 
 Şimdi tam tersini baz aldığımda şunu fark ediyorum. "Allahım hayırlısı neyse öyle olsun sen daha iyi bilirsin diyerek, ben falan konuda yanlış mı düşünüyorum acaba diye sormak yerine, ısrarla istediğim bir konuda direnç gösterip hırs yapsam bir süre sonra eminim ki o doğrultu da enerjileri de çekmeye başlarım.

Yani biz neysek tarot kartlarımızda o.

 Öncelikle tarotu bilmeyenler için bunu bir açıklıga kavuşturmak istedim. Dediğim gibi kartlar sadece maddesel bi kalıp, hissederiz anlam veremeyiz bazen bazı durumlarda kartlar  bizi onaylar. Bilinç altımızda kendimize bile itiraf edemediklerimizi gösterir bazen. Israrla sevmiyorum deriz mesela direnç gösterir mantık süreriz. Kartlar korkuları gösterir ve derki seviyorsun kaçma gibi.

Şimdi;

  Buna neden özellikle değindiğime gelince. Katina  hakkında gunlerdir olabildiğince bilgi toplamaya çalıştım. Geçmişte yazılmış bi forum sayfasında mesela yüzlerce yorum okudum, yeni deneyenler öğrenme bilincini açığa çıkaranlar. Tarotla kiyaslayıp Katina 'nın bütün gizemi ortaya dökmesinin karşısında tarotu hiçe sayanlar.

  Bir defa olaya sadece gelecek kehanetinde bulunarak Fal gözüyle bakanlar önce bir kenara çekilsin. Tarotu yukarıda açıkladım. Fal olarak baz aldığımızda evet Katina tartışılmaz güçte.
Resmen ince bir çizgide, öyle iyi ayar tutturulmuş ki.
  Düşünsenize ne denli bir icat geçmişten günümüze gelip parmaklarımızın arasında durup bize kaderi okuyabilir? Bunu hiç düşündünüz mü. Üstelik bunu dalga geçercesine yapacak. Insan ruhunu esir alabilecek her hangi bir ruh obje vs. Insana iradesi dışında davranmayi sağlayacak yapılan bir takım yasaklanmış işler. Katinanin büyülü olduğunu anlamak her insanda farklı farklı şekillerde  bilince çıktığını yüzlerce yorum arasında gördüm.

 Her insan direnç inanç kalıpları neyse ona göre şekil alıyor.

 Ben bu kartlara sahip olmayı diğer destelerden bi tık farkla eskiye olan merakım yüzünden daha çok ilgi duydum. Nokta atışı açımlar bir yana merak ettiren ilgi uyandıran bir yönü kesinlikle var.
Beklentim kesinlikle çok seveceğim bir deste olacakken, ilk yaşadığım hissiyat ürperti soğukluk ve mide bulantısı. Hiç bir destenin alır almaz böyle bir his verdiğini hatırlamıyorum.

  İkinci aşamada kartları tek tek incelemek vardır onları tanırsın. 2 adet mag  dedikleri büyücü kartları 4 tanede ruh kartı var. Bunlar dışında kadın erkek karakterlerin her birinin kişisel kimliğini  hissedebiliyorsunuz. ( destenin arkasındaki siyahlı kadının kendinden emin kurnaz tehditkar bakışları gibi)
Asıl konu Ýing ve yang dengesi gibi iyi ve kötü olarak tanımlanmış kadınların  (benim hissiyatim) iyi olan bomboş yani hiç birşey hissettirmezken onun aksine kötüyü temsil eden kartdan boğucu yoğun bir ağır enerji hissediyorsunuz. Benim ilk düşüncem desteden bu kartı çıkarmak olmuştu.

   Ruhlara gelince iki ruh kartından enerji hissedebilmeme rağmen diğer ikisi yine boş gibi. "Selena ve Arimandan bahsediyorum"

 Normalde hiç bir deste için ilk elinize aldıgınızda bu kartta birşey var gibi demezsiniz. Özellikle altını çiziyorum, normalde her kartın anlamını bilmek onlarla bağ kurmak yıllarınızı bile alabilir. Bunuda çoğu kez resimleri bilinç altınıza işleyerek yapmış olursunuz.

 " Kafama takılan bir diğer soru, araştırmalardan da gördüğüm yıllarca ısrarla kullanan, hatta bundan başka deste sevmeyip sadakatle bağlı olan kötü birşey yok bazıları kuruntu yapıyor gibi görüşler beyan eden bunun tartışmasına giren belli bir kesim de var. " tartışılamaz bence.  Çünkü bu kişiler ama bilerek ama bilmeyerek kartlara uyum sağlamış kişiler. 

Yıllarca bakanlar hakkında ise şahsi fikrim bence herşeyi zaten biliyorlar. Tercih meselesi. Çünkü temelde yapılış amacı neyse o amaçla varlığını sürdürmeye çalışan bizlere kadar ulaşmış bir Maji türü olduğu inkar edilemez.

   Kitap kartların piyasaya sürülmesi ve olduğu gibi bir şekilde toplatılması bile bence bu sayede sadece gerekli kişilere ulaşması amaçlanmış gibi. Yani tesadüf olamaz. Bunu yapanda yaptiranda biliyordu. "Katina' nın notunda emanetini Mara'ya ulaştırması ve " ustaca yay bunu" cümlesini de iceren notunu bırakması bile tesadüf olmasa gerek.
 Yapılması gerekenleri eminim ki kartların kehanetleri arasında zaten mevcuttu.

 O sizi çekiyor alıyorsunuz güçsüz olan gidiyor. Dokunamıyor bile bu kağıtlara. Güçlüler ise seçim yapmak zorunda kalıyor. Ya hep ya hiç gibi bir durumla burun buruna geliyorsunuz. Ve sanki dünyayı elinizde tutuyormuscasına da sizi güçlü hissettiyor. 
     Derinlerde o duyguyu da yaşıyorsunuz  yani. Sonrasında benim hissettiğim kafamı karıştırmaya çalışıyor oluşu ve kurnazlıkla ya hayır diyecek yada evetle sonunu bilemeyecegin bir yolculuğa çıkacaksın. Hayır dediginiz de ise zaten size asla fayda sağlamayacak birseyden bir an önce kurtulma hissi. Yıllarca rafta bekletenler bence hala uyanamamış olabilirler  veya bir diğer sahibine ulaşmayı bekliyor. Ne kadar paronayak bir durum değil mi. Korku filmi gibi.
 Bi forum sayfasında yıllar önce birinin tesbitini okumuştum baştan sona onaylıyorum.

2008 yılında yazılmış bi forumdan alıntı
 forumun linkini yorumlar kısmına bırakıcam 

   Hakkında çok şey konusulmuyor da aslında. Derinlere inince gerekte yok zaten. Bazı inanç kalıplarına çokta aykırı bi durum değil. Tercihler işte. Ancak benim düşüncem kimsenin başkasının hür iradesiyle kukla gibi oynamak kimsenin hakkı değil.

   Benim zorumla benimle olan insanla mutlu olamam mesela. sırf çıkarları için yanımda kalmayı seçen insanları hayatımdan uzaklaştırdığım gibi onları da istemem. Ruhumu özgür hissetirmeyecek hiç bir araç amaç olamaz.
  Herkesin öz sevgiye, iç huzura ulaşması dileği ile. Kendini bilmeyen insan sonunu öğrense ne fark eder. Son zaten belli değil mi.

Sonunda yaktım.
   Tam bu işlemi yapana kadar kendi içimde yaşadığım mücadeleyi tarif edemem. İçimden bir ses iyi olmadıklarını bile bile bir an önce bundan kurtulmazsam bir gün şuursuzca kullanıyor olacağımı söylerken diğer taraftan bir ses birsey olmaz dursun bi kenarda diye baskı yapıyor.. Açıkçası on gündür evin içinde köşe kapmaca oynuyorum. Zihnim bulanık durduğu yerde bile enerjimi emiyor sanki. Alt tarafı 3 açılım yaptım, diğer destelerimle dahi aram açılmış hissi.
   ( Enerjisi ağır ondan diyecekler var biliyorum. Normal tarotta nazar gibi bi durum olduğunda da enerjiler ağırlaşıyor ne demek olduğunu iyi biliyorum)
    Kendi deste mi bile ilk kez bu süreçte göresim gelmediğini fark ettim. Üzerinde negatif bi güç olduğuna emin olmasam  sevecek gibiyim. Ah iyi olsaydın iyi diyorum. O kadar takildim ki bu duruma desteye bile sordum iyi misin kötü mü diye. ATTART VAAL ve BOŞLUK cıktı. Artık ne anlarsanız.

*Bu arada boşluk kartındaki gerçekten boşluğun içersin de haps olmuş gibi duran kılsız tüysüz bir adam sülietini hiç fark ettiniz mi?


-Son zamanlarda internet üzerinden ikinci el deste satışının arttığını gördüm. Bu destenin sıfırı bile riskliyken  insanların "sırf pahalı" diye baş edemediği desteyi yakmak yerine! satarak elden çıkarmak istedigi ! Desteyi ALMAYIN!. ikinci el desteler daha ağır olur. -Hangi deste olursa olsun ikinci el tercih etmeyin...!!Herkesin yapabileceği bir iş değil bu. ! Özellikle söz konusu Katına destesiyse*