Bir hikayeye başlamadan önce o hikayeye uygun bir giriş yapmak gerekirmiş. Bende öyle yapmaya çalışıyorum ama tek sorun hikayenin sonunu bilmiyorum. Bazıları ise daha hala muallakta. Bireysel hayat yolculuğu diyoruz ya hani sonu olmayan yolda ne aradığımızı bilmeden yürüyoruz yürüyoruz. Yolu yarıladığımızı hissetmeye başladığımız anda uyanmaya başlayıp aslında ne istediğimizi sorgulamaya başlıyoruz.
Bunca zaman ne istediğimi, gerçekte ne hissettiğimi bilmeden mi yaşadım? Bu kez sonsuz döngünün içinde kendimizi bulmaya çalışıyoruz. Evet aslında insan yüz yıllardır kendini arıyor. Aramayada devam edecek. Kelime oyunu değil bu, gerçek.
Yüzlerce kez benzer şeyleri dinlediniz okudunuz algilamaya çalıştınız, yaşadınız anlatmaya çalıştınız. Anlatmaya? Anlatmaya çalıştığım noktadayım, tam da bu yüzden yazıyorum bunları ama anlatamam.
Ruh frekansı' algı boyutu daha ne kadar yükselebilir hiç bilmiyorum..
Tam olarak aralıksız bir şekilde tarot bakmayı sürdüreli bir buçuk yıl oldu. Çıraklık dönemi gibi bir süreçi tamamladım galiba. Şu sıralar tam olarak bunu hissedip yaşıyorum çünkü. Çok insana faydalı olabildim mi? Şükür. Kendi sökügüme gelince işler tıkalı olunca... Eee buna da şükür. Bir buçuk yıl önceki bilgi düşüncemle şuan ki arasında dağ var mesela diye düşünsem yanii...
Önce sürekli araştırma yapan ben ortalama 6 ay sonra gibi bir süreçte imparatoriçe enerjisini öğrendim. Yanii sürekli olarak uyumlandığım yerlere çekilirken buldum kendimi. Hah şimdi oldu galiba dediğim yerde bakıyorum aslında hiç olmamış. Ulan bu ımparatoriçe daha ne olabilir diyorum bazen sıkılıyorum kabul ediyorum ama heh! " bunlar hep süreç" deniyor ya.
Bi ara oyun olduğuna inandım kötü güçler bizi ele geçirdi dalga geçiyorlar noktasına gelip tarot bakmayı bırakamaya bile karar verdim. Tak bir hafta içinde enerjiler ayrıldı dediler. En az benim kadar kendini kanıtlamış kişiler de şaşırdı. O enerjiler birleşti mi hala hayır. Derseniz birleşir mi ? bence yine hayır. Hatta bireysel olarak daha da güçlendirdi süreç bizi.Bunu da buraya yazıyorum şimdiden "bireysel olarak daha da güçlendi" şimdi bi kaç ay sonra biri çıkar vay efendim bilgi çalıyorsun der. HAYIR EFENDİM YAŞIYORUM!!
Tarota gelene kadar ne vadireler atlattı bu Tılsım Yılmaz yine de akıllanmadı. Anlattık o kadar bu blogda herşeyimizi .
Bireysel olarak daha da güçlendi derken anlatıcam... Tarot da bire bir uyumlandıgım meraklısı olan herkese de önerdiğim bi deste vardı ya, benimle bağını koparttı. Çıkarlık diyorum ben şuan buna, bittigi için yani. 2 aydır tarot isteyen kimseye açılım yapmamak için direniş halindeyim, istemiyorum evet bakmak ıstemiyorum.
Baya baya istemiyorum, yani bunu önce sordum kendime. Sen hayırdır? Kullanılmaktan yıpranan kenarları kopan destemin emektar görüntüsünü daha çok seviyor olmama rağmen yakma isteği oluştu. Neden saklayamıyorum? Bir dönemi kapatabilmek için. İkna oldum.
Açılımlarım derinleştiği için daha güçlü enerji de bana bire bir daha uyumlu deste seçmem gerekiyor. Keşke pat diye önüme düşse ama yok. Şimdiye kadar O kadar deste inceledim hiç birine o kadar ısınamadım. Şifa çalışmaları için karışık çok farklı destelerden yardım alıyoruz tabii ki ama bana eşlik edecek o deste? Yapabilsem oturup kendin yapmak istiyorum aslında...
Bu benim enerjisel boyutum. Bireysel adımımın en büyük parçası olabilir. Bu yazıyı kaleme aldığım andan itibaren daha öncesinde bir kez bile ücretli danışmanlık yapmadım. Çevremdeki insanlara yardımcı olmak boynumun borcu gibi davrandığımı düşününce üzerine borclandigim bile düşünülebilir. 10 gün üst üste, on günde bir başıma tüneyen insanları düşününce bu denli arsızlığa rağmen, birlikte bir yol almış olduğumuz için, yine de mutluyum.
Ancak kartlarımın bana veda edişi şey gibi. Yoruldun bi dur, insanları enerjinle besleyerek kendini yok ediyorsun. Enerjiler derinleştikçe herkese yetecek kadar enerjim olmadığını olmadığını fark ettim. Birileri kırılmasın mutlu olsun diye kimseyi enerjimle beslemek istemiyorum artık. Yapılan iyilik kalıcıdır, karşılık tabii ki beklemeyiz. Ancak bu yolda ki en büyük öğrenimim de şu. - Hergun uyanıp bir yola çıkın, o yoldan gelirken yanınızda türlü hediyeler getirin ve bunu sevdiğiniz bir kişiye verin ve bunu farklı insanlar için hergün tekrarlayın.. Kulağa korkunç geliyor değil mi? Karşılığı yok çünkü.
İlişkiler de en çok bu hatayı yapıyoruz işte. Günün sonunda o hediyeyi verdiğimiz kişi " bugün sen nasılsın" bile demiyorken.
Yani anlıyorum kii. KENDİM İYİ DEĞİLKEN BAŞKALARINI İYİ EDEMEM.
Bu çok yorucu...
Alma verme dengesi diyorlar yaa" Ücretli tarot bakanları anlayın" başkalarını sifalandırırken hastalanıyoruz." herkese saf gibi paralar ödeyin de demiyorum. Enerjisinin size uygun oldugunu hissettiğiniz kişiden danışmanlik alın"
Dini inancı yöntemi fark etmeksizin size yardımcı olan ("yardım istediğiniz!!!") Kkişileri hafife almayın.
" Hadi bi açı ver 5 dakika" diyenlere önerim sen açı ver bi 5 dakika.
****Imparatoriçelerin hayatlarında bir ilişki var mı süreçleri ne boyutta şuan bilmiyorum. Açılım yapan takip ettiğim bi kanal vardı ara ara uyumlandığım son zamanlarda hiç sarmayan. Yine de bakıcam tabii ki inkar yok.
Hayatım da kimse yok, öyle bir beklentim de yok. Mutluluk algım tamamen değişmiş bile olabilir. Hatta olaya artık kadın erkek olarak bile bakmak ıstemiyorum. Cinsiyet algısı kafamda o kadar silikleşti ki. Cinsiyet fark etmeksizin hayatıma giren insanları bir bütün olarak düşünüyorum. Karşı cinse elbette ki ilgim var ve hayatıma girecek " girebilmeyi hak edecek" eril enerji nasıl olmalı diye sorulsa.
Kısaca; bi erkek nasıl olmalı diye sorulduğunda fiziksel gücü bir yana, (bu benim sectigim bir özellik bence kesinlikle değil. :) fiziksel olarak vücudumuz neyse yine kendine uygun olan kişileri çektiğini düşünüyorum çünkü) içsel olarak degerlendirdigimde "benden çalmayan" eril gerçek bir erildir derim.
Maddi manevi benden götürmeyecek. Enerjimle beslenip beni basamak olarak kullanmayacak.
Bu bi ilişki olmuyordu zaten dimi?
Öyle ise?
Benim algımda olan kişinin otomatik olarak bana çekilip hiç bir proje strateji gerektirmeden hiç bir çaba sarf ettirmeden eşit şartlarda beni yaşaması gerekmiyor mu? Büyüleyici bir his. Adına ne koyarsanız koyun.
Bütüne bakınca Ilişkiler, aile , iş yada diğer faktörler hepsi kişisel süreçte araç. Bağımlılıkları uğruna kendini kişi ve maddeye bağlı gibi gösteren insanların tek sorunları aslında kendileri.
Birini terk ettiğimde yada terk edildiğimde tek bir gerçek vardır. Onunla yaşamak istemiyorum. Dış koşullar sadece bahanedir. Bu yüzden ben enerjilerimi sömüren mış gibi yapan, güçlü durmayı başaramadıgı için kendine acıyıp acındırarak ayakta durmaya çalışan insanları yakınım da dahi istemiyorum.Bu durumda ben aslında yanlız değilim. Doğru insanları etrafıma toplamaksa benim görevim değil.
Bi söz okumuştum isabetli geldi. 》Sen seni anlayana mucizesin ♡
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Vaktinizi ayırıp okuduğunuz için teşekkürler. Yorum bırakmayı unutmayın ... ^.^