İnstagramda @makyaj_carki yani Serap'ın önerisiyle birsabah alışverişe giderken evden çıkmadan önce kendime bu suyu hazırladım. Döndüğümde ise ilk iş olarak makyajımı tabiki bununla temizledim. Tek bir disk pamukla bile yüzümü temizlemeyi gectim, çıkmayan jel eyelinerımı bile silebildim. Sonuç beklediğimden daha iyi yani. Üstelik yapmamız gereken işlem çok basit!!! Herhangi bir nedenden dolayı kullanmadığımız yüz kereminden bir tatlı kaşığı kadarını kapa ekleyip losyon kıvamına gelinceye kadar gül suyu ekleyerek karıştırıyoruz. Sonrasında doğal maden suyu ekleyerek süt kıvamına getirip istediğimiz bir kapaklı kaba aktarıp makyajımızı gönül rahatlığıyla temizliyoruz. Ben bitmek üzere olan Nivea yüz kremimin tüpünü keserek içinde kalanları kullandım bunun için, bana sorarsanız verdiği etki kullandığınız kremle alakalı olacaktır. ve bacaklar için kullanılabilir hızla emilen harika bi losyon olduğunu da düşünüyorum...
23.02.2017
YÜZ KREMİNDEN MAKYAJ TEMİZLEME SÜTÜ YAPIMI
BONİBON KUTUSUNDAN MİNİ FIRÇALIK
Sizde özellikle paletlerden çıkan ufak ama kullanışlı fırçaları, çantanızda (makyajçantanızda) bulundurmayı seviyor ancak kargaşadan bulamıyor veya uçlarının zarar gördüğünü hatta kalan boyaların olur olmaz her yere bulaştığını görüyorsanız, size minik basit bir fikrim var. Ortalama en az 4 fırça alıyor! Bonibon kutularından bahsediyorum süslemek sizin zevkinize kalmış. Söylemesi benden, yapması sizden...
insta Çağrı -4
küçük bir çılgınlık yapalım dedik, çokta güzel oldu :D
20 aralık 2016
Bu nasıl bir hırs merak acaba,😒 elimde playstations gorunce kiyameti koparttı ver onları diye,
alamasın diye merdivene bıraktım bacagımın arasından gecip ulaştı 😄😄😅🙈
16 ocak 2017
benim kız zaten japan baby oldugundan :)
28 ocak 2017
Ne zamandır yürüyüş yapamıyorduk, tutmayın bizi 🙋
13 subat 2017
Bir hafta oldu hala keyfi yok, 😒 öksürse aglıyor, hapşursa ağlıyor,sirf burnu akiyor diye durup durup aglama krizlerine giriyor. Teyzesi niloya ciciler almış, belki kendine gelir dedim, yıkayıp giydirdim yine de yok. Yatir beni diye zirlamalar, kaldir geri kahrolmalar. Ufff bas agrisindan geberiyorum 😒
11 şubat 2017
yarın doğum günün var diyince attığı bakış :D
15 şubat 2017
16.02.2017
Hiç sesi çıkmayınca yorganın altından bi gözleyim dedim kızımı, pek bi düşünceli gibi gördüm, dakikalarca hisli hisli bakındı etrafına 😅 ceketi giydirilmiş aşı günü oldugundan habersiz gezmeye gidilecek diye bekliyor garibim 😂😂😅😄 #Günaydın #💕 #maşallah #ilkkez #sakin #görüyorum 🙈 bu arada hava güneşli😍 burası #Antalya
17 şubat 2017
Matador
Erkek gibi kızın var diyorlar, anası bazı erkeklerden daha bi Delikanlı oldugu için dogrudur 💪
Dün aksam düşmesiyle alnı delindi, kanı görünce ölüyorum sandım,😥 ilk büyük kazamız. Rabbim beterinden korusun 🙇
Biraz korktu çünkü o balon uçuyordu...
Çağrı'ya artik güvenmiyorum, arkamı döndügüm anda ya koltuk yada sandalye tepelerinde. Merdivenlere çıkıp kayarak inmesi de cabası, 😒 kaç kişinin bebegi bu kadar yaramaz acaba🙈😁
Löp Ayak ^ 13Aylık 21numara
Çağrı'ya yeni oyun arkadaşı gelmiş 😍💕
Kürklümadonna
Gece yatagından sinsice kalkıp kaçan Çöri'yi suç üstü yaptım 😁 yaramazlık düşünmekten uyku tutmuyor çocugumu 😄
Uyumak istemeyen bebek duruşu.
16.02.2017
İlk yaş
1 yas kutlaması için ne işe yaradıgını bilmedigim süslemelerle donatılmış masa arkasında dikilmiş halde kucaktaki bebişin saskın bakışları altında kameraya mutluluk pozları verecektik ama taze bitti. :) Onun yerine size direkt olarak saatlerdir resim çektirmemek için her türlü yaramazlıgı yapmış dogum günü bebesini takdim edeyim.
Geçen sene biz bugün hüzünlü bir sevinçle hastahane odasındaydık. Bugunse hiç geçmeyecek sandıgım sıkıntıların dinginligiyle...
Zaman yine göstermiş sihrini ve çok şükür ki hiç büyümeyecek sandıgım melegimi koca kız yapmış.
Umuyorum 25 yıl sonra bugün suan ki yasıma geldigi günleri de görebilirim... Herseye ragmen mutluyuz, çünkü o benim kabul olmuş Dua'mm..
Geçen sene biz bugün hüzünlü bir sevinçle hastahane odasındaydık. Bugunse hiç geçmeyecek sandıgım sıkıntıların dinginligiyle...
Zaman yine göstermiş sihrini ve çok şükür ki hiç büyümeyecek sandıgım melegimi koca kız yapmış.
Umuyorum 25 yıl sonra bugün suan ki yasıma geldigi günleri de görebilirim... Herseye ragmen mutluyuz, çünkü o benim kabul olmuş Dua'mm..
Not: Çağrı tatlı sevmez bi acılı adana yaptıralım dedim ama pasta diye tutturdular. :D
9.02.2017
Stop Ever cool baby - ateş düşürücü bant
Kuru öksürük,burun akıntısı, 38 dereceyi geçen ates, eklem ve kas agrıları yüzünden 3 gündür ugrasıyoruz. Yani Çağrı gibi bende aynı hastalıgı cekiyorum. Buna rağmen sırf Çağrı baskasında durmak istemeyip agladigi icin kucagımda sallayarak ayakta atlatmaya çalışıyorum hastalıgı. En cok dedesine nazı geçse de varlıgımı sürekli yanında hissetmek istiyor.. bebeklerde büyüklerde oldugu gibi ilaç kullanmak dogru degil, o nedenle acile gittik her zamanki gibi surup birde fitil verdiler. İnternette ki arastırmalarıma göre de ates dusurucu bantlardan ne ilginctir ki daha bir cok doktor habersiz miş... Neyseki bunları daha Çağrı dogmadan babam almıştı. Varlıgını unutmuştum, ilaçların bile cok fazla indiremedigi ateşi en iyi bu kesti. Sekiz saate kadar yapışık kalabiliyor. En ufak rahatsızlıkta rahatlıkla kullanabilirsiniz 👍
28.01.2017
Takip ettiğim Youtube kanalları
Doğallığı ve Samimiyetiyle:
BilgenTolis
SergülKato
Eğlenceli tarzlarıyla:
DenizinPaylaştıkları
Kitap kurtlarına ve Harry Potter Manyaklarına:
Nilüfer Baş
En güzel Aile:
GurbetçiAile
Minimalizim !
MelisaGelis
En yenilerden:
Mellysuh
Beauty in Melody
DuyguBaşİnal
D.İ.Y
Duygu'nun DIY Günlüğü
Bir Minik Dev
Eğlence:
YapYap
OhaDiyorum
27.01.2017
Yeni anne olacaklar için Islak mendil seçimi
Yeni anne adaylarının en çok merak edip araştırdığı konu muhtemelen ıslak mendil ve bezler. Biraz bebek bezlerine de değinecek olsam da, bu yazımda ıslak mendil seçimine değinmek istedim. İçerik bakımından en iyisi bile bebeğimizin taze cildi için zararlı olsa da, en önemli ihtiyaçlardan biri yine de mendiller. Önceliğimiz "su ve pamuk". Buna rağmen her ihtimale karşılık güvenilir bir ıslak mendil bulundurmalıyız. Bu yüzden markaların kendi arasında yarışırcasına değişime uğrattıkları, aslında sadece bizim kafamızı karıştırdıkları envaiçeşit mendillere. Ben doğumdan itibaren kullandığım markaları (molfix, huggies, prima, uni, chicco, sleppy, komili, bebedor, canbebe ) sırasıyla aktarmaya çalışacağım.
Bu arada ' (görseller için şimdiden kusuruma bakmayın, böyle bir post yazacağımdan emin olmadığım için ürün fotoğraflarını çekmemiştim. O nedenle Googledan yararlandım, ancak ileri ki dönemlerde resimleri kendim çekerek güncellemeye devam edeceğim.
Bu arada ' (görseller için şimdiden kusuruma bakmayın, böyle bir post yazacağımdan emin olmadığım için ürün fotoğraflarını çekmemiştim. O nedenle Googledan yararlandım, ancak ileri ki dönemlerde resimleri kendim çekerek güncellemeye devam edeceğim.
Molfix Sensitive Yeni doğan ıslak havlu: Hamileliğim süresince herkes gibi bebeğim için en iyisini bende araştırdım hatta konu komşuya sordum. Uygun fiyatlı ama cok kaliteli yada en bahalısı bu ama hiç şüphen olmasın git onlardan al gibi bir sürü yorumlar dinledim bir çok farklı marka üzerinde. Ancak her nedense bez konusuna değinince en iyisinin Hugges ve Molfix olduğunu düşünüyordum. isimlerin cazibesi sanırım. Her neyse ilk olarak bebek alışverişi için gittiğim markette göbek bağı oyuntulu bez aldım. yanında da mendili vardı, daha ne olsun du :) haliyle o paket hastahane çantamın içinde yerini alınca açılışı bu mendille yapmış olduk. Her iki paket içersin de kaç adet vardı bilmiyorum ama ıslak mendili bitirmemiz üçüncü günü bulmadı. Bebek bezinin içerisinden yamuk mu çıktı ters mi çıktı bantlarımı çıktı ne kadar defo ararsanız vardı. Bezlerden ne kadar nefret ettiysem bu mendili bi o kadar sevdim. Saf su pamuk ikilisi gibi verdiği his kokusunun varla yok arasında olması kusursuzdu. Tekli satışını bulamadım, bezlerden memnun kalmadığım için tek pakette kaldım.
Huggies natural ıslak havlu: Bana göre bezler içinden en iyi marka Huggies demiştim ya, reyonda bu mendilleri üçlü paket halinde görünce attım sepete. Fakat içimdeki ses geride kalan 3 paketi daha almamı söyledi. Ney yani ilk kez kullanacağım bi ürünü stok mu yapacağım, kapa çeneni lanet olası! Tabii ki almadım. Molfix biter bitmez hemen bunu açtım. O nasıl bir yumuşaklık! o nasıl bir koku! O nasıl bir doku! yağlı kremli gibi kesinlikle ıslaklık hissi bile vermiyor. içeriğinde papatya yağı vardı sanırım, üzerindeki resmin anlamı buysa. 'Al bu paketi komple vucuduna orana burana yağla. Ama kullanmaya kıyamazsın da arkadaş. Büyük bir zevkle neşeyle yedim yuttum 3 paketi, kendime de kullandım yani... ameliyat olmuşum yerimden kalmam zulüm, benimde hakkım. bitince son paketin poşetini verdim anneme dedim bundan alın ne kadar varsa zula yapalım. Bitmiş yok! ara tara hiç bir yerde de bulamadım. Ogün haliyle annem Huggies'in başka mendilleriyle geldi onları kullandım. EEE bu kadar övdüm ama fiyatı biraz tuzlu, görürseniz hele ki indirimde hiç affetmeyin!
Huggies baby wipes ıslak havlu: Yazımı okumaya devam ediyorsanız anlamışsınızdır annemin hangi mendilleri aldığını. Molfix bebek beziyle beraber Huggies bebek bezini de almıştım. cicili bicili winnie de pooh lu. Kaç paket bitirdim bilmiyorum uzun süre severek kullanmıştım. Sonra Huggies cinsiyetli bezleri olan Mickey Mouse ve Minnie karakterli olan bezlerin kız için olanını hiç düşünmeden stok yaptım. Çağrı her büyüğünü yaptığında kafasına kadar batınca lanet edip zoraki bitirmiştim o paketleri. Sonra da huggies bebek bezi dosyasını kapattım. Ama mendilleri gerçekten güzel. Her denk geldiğinde alıyorum almaya da devam edeceğim. Size küçük bir sır, tek bir mendille yüz makyajınızı tamamen silmeniz mümkün. Yani ben makyaj temizleme mendili
olarak da kullanıyorum. Bazıları içerisinden mendili alırken koptuğunu yazmışlar, evet doğru. Çünkü saf pamuktan üretilmiş kalın seyrek bir dokusu var. Çimdikler gibi tutarak çektiğinizde her pamuk gibi elinizde kalıyor. Çok hafif ıslaklık hissi verse de, en iyi ıslak mendiller arasında bence buda var. Ve sanırım cinsiyetli bebek bezleri gibi kız ve erkek için ayrı ayrı üretilmiş. Paketin üzerindeki bebeklere de bakarsanız. Sadece resim değil kokuları da ona göre gibi.
olarak da kullanıyorum. Bazıları içerisinden mendili alırken koptuğunu yazmışlar, evet doğru. Çünkü saf pamuktan üretilmiş kalın seyrek bir dokusu var. Çimdikler gibi tutarak çektiğinizde her pamuk gibi elinizde kalıyor. Çok hafif ıslaklık hissi verse de, en iyi ıslak mendiller arasında bence buda var. Ve sanırım cinsiyetli bebek bezleri gibi kız ve erkek için ayrı ayrı üretilmiş. Paketin üzerindeki bebeklere de bakarsanız. Sadece resim değil kokuları da ona göre gibi.
Bebedor ıslak havlu: Ben düşünmedim canım arkadaşım düşünmüş bebedor marka göğüs pedi almış. Buda yanında hediye olarak verilmiş. Zaten en çok yaygın markalar dururken kimseninde aklına gidip bebek ürünleri satan bir mağazan bebe markası mendil almak kimsenin aklına gelmez sanıyorum. uygun fiyatlı oldukları için bir şey demeyeceğim ama genel olarak göğüs pedi ve pompasından memnun kalsam da hiç bir ürününü sevdiğimi söyleyemem. Buda onlardan biri işte sokaktan herhangi bir yerden aldığımız cep mendilleri gibi. Haksızlık etmeyeyim kokusu daha iyi olsa da yıkayarak zorla bitirdiklerim arasında. İlk dönemler genelde bütün mendilleri kızıma kullanırken yıkayıp kullanıyordum ama sevmediğim bir ürün olduğunda hala yıkayıp bitirmeyi tercih ediyorum. Ziyan etmiyoruz =)
Chicco ıslak mendil: şimdiye kadar kullandığım ıslak mendiller arasında Huggies Natural en yakın Chicco ıslak mendili vardı. Bunu da özellikle para verip almadım, çanta içersin de geldi. iyi ki de geldi. Yeni ürünler denemeyi çok seviyorum. Birde zaten Chicco 'nun kendi kokusuna bayılıyorum. Çağrı'yı neyle yıkarsam yıkayım bu kokuyu almadım mı temizlik hissine kapılmıyorum. Bu yüzden yazın Çağrı'nın elini yüzünü terini vs. silerek bitirdim. Yağlı kremsi yumuşak bir dokusu var ve ıslaklık hissi kesinlikle yok. Bence yaysınlar bunu her yere, Herkes bebişlerine bundan alıp kullansın. Maalesef her yerde bulunmuyor işte.
Can Bebe ıslak mendil: Bunu da para verip almadım zaten Canbebe 'nin bebek bezleri hakkında da hiç olumlu yorum okumadım. Teyzem çantasından çıkartıp verdi, denemiş olayım diyerekten sevindim. Yaa arkadaş araba da mı bekletiniz bunu, güneşe mi maruz kaldı ne oldu anladım. Yıkayarak bitirdim. Sıradan dümdüz bi mendildi, elini sil sil at türünden. Bebişlere kıyıpta sürmeyin bunları orasına burasına, çaresiz işi gibi. Paraben yok, alkol yok bilmem ne dediklerine artık bakmıyorum bile.
Uni wipes ıslak mendil: Çağrı oldu 6 aylık, o zamana kadar yoluna hep Huggiesle devam eden ben konu komşudan özendim bir kaç paket Uni aldım. Sanırım fiyatı yapısı dokusu ve kokusuyla en çok tercih edilen bebekler için üretilmiş ıslak mendiller arasında bu var. Kime sorsam Uni diyor. Haklılar da uygun fiyatlılar arasında en ama en iyi bu var. Uygun uygun diyorum, bedava gibi ama normal işte. indirimde 1 tl olduğunu bile duydum. Denk gelse alırdım tabii ki! Mendile çok para veremem nasıl olsa su gibi gidiyor diyorsanız hiç düşünmeden bunu alın. Eften püften markaları hiç denemeyin bile. Sizin yolunuz Uni: başlangıçta sıcak suyla yıkayarak kullanabilirsiniz.
Yeni paketlemesi |
Komili ıslak mendil: üzerinde bebek resmi ibaresi bulunsa da bunun bebekler için uygun olduğunu düşünmüyorum. Baya parfümlü sıradan bir ıslak mendil. Piknikte aile boyu çok güzel gider mesela. Sanırım babam daha önce aldığım molfix yeşil paketli ıslak mendili zannederek aldı. yıkayarak bitirdim.
Molfix ıslak havlu: Bunu da yine Çağrı ilk doğduğu zamanlarda üçlü paket halinde sırf güvenilir görünüyor diye deneme amaçlı aldım. Yapısı görüntüsü tamamen Uni ıslak mendilleriyle aynı ama onun kadar iyi değil. o daha kremsi bu daha ıslak. kokusu ise bir çeşit erkek tıraş losyonu, baya buram buram erkek bebek kolanyası kokuyordu. Hoşuma gitmedi değil sehpayı masayı bir güzel sildim bununla, sonra bana baya baya Çağrı'nın babasının kokusunu hatırlatınca almadım bir daha :) Zaten dikkat ediyorum erkek bebişi olanlar pek seviyor bunu.
Uni baby Natural ıslak havlu: Şunu anladım üzerinde natural natürel yani doğal yazıyorsa o mendilden korkmayın. Bunun iki farklı çeşidi daha varmış arkasında göserdiğine göre içeriği de gayet temiz. Fakat fiyatı da ona göre biraz tuzlu. Bu pakete üçlü olarak 19 tl gibi bir sey ödedik. yani bu fiyata benim devamlı alabileceğim bir ürün değil aslında ama gerçekten iyise elini yüzünü silmekte, yemek yedikten sonra ve soğuklarda her gün yıkanamadığı için tüm vücudunda kullanmak istedim. Verdiğim parayı hak etti mi emin değilim çünkü ilk kez karşılaştığım bir özelliği var, ıslak değil kuruda değil. Köpük köpük! çekiyorsunuz mendil baya sünerek geliyor elinize ve köpürüyor. Kokusu güzel rahatsızlık vermeyecek
kadar hafif. Çağrı sevdi çünkü yumuşacık. Sanırım tamda istediğim amaca ulaştı. Bütçeniz müsaitse alt değiştirmede de kullanabilirsiniz. Temizlemesi gerçekten başarılı. Ağzının kenarında kurumuş yumurtayı bile hiç zorlanmadan tahriş etmeden alıyor.
kadar hafif. Çağrı sevdi çünkü yumuşacık. Sanırım tamda istediğim amaca ulaştı. Bütçeniz müsaitse alt değiştirmede de kullanabilirsiniz. Temizlemesi gerçekten başarılı. Ağzının kenarında kurumuş yumurtayı bile hiç zorlanmadan tahriş etmeden alıyor.
Prima ıslak mendil: Bu mendilleri de bezler gibi kolide aldım. Küçük bir kolide 9 paket var. İki farklı paket deseni olduğu için buda mı kız erkek olarak ayrılıyor desem de değil. hepsinin kokusu aynı, pudralı kremli gibi hafif pürüzsüz bir dokusu var. Yumuşacık ve bebiş gibi kokuyor, ıslaklık hissi vermiyor. Paketin tamamını boşaltırsanız zaten su içinde olmadığını göreceksiniz. Fiyatı da baya gayet uygun gibi geldi, kolisine 30 tl gibi bir miktar ödedik. Sıralamaya koyacak olursam, şuan fiyat ve performans açısından en iyi ıslak mendil bu.
Jonhsons Baby hassas ıslak havlu : yine deneme amaçlı aldığım ilk anda sıradan bi ıslak mendile benzetsem de dokusu kaygan yüzeyi sayesinde cildi yormadan temizlik sağlıyor. rahatsız etmese de çok hoş bir kokusu yok. ilk başta şampuanlarının kokusuna benzetselermiş iyi olurmuş diye düşünsem de çabuk alıştığım için böylede sevdim. Daha iyilerini de aldığım için yeniden alacağımı pek sanmıyorum :)
Vernel ıslak mendil: vernel ıslak mendil mi yapmış demeyin, deniz bende bilmiyorum yumuşatıcının yanında verilen bi ürün oldu. Ne gerek vardı bilmiyorum. Öyle mükemmel vernel kokusu beklemeyin. Sıradan bir ıslak mendil. bebekler içinde kullanılabilir olduğu belirtilmiş ancak göze temas edilmemesi gerektiği yönünde de bir uyarı var. Yani bebekler için hiç uyumlu değil. harbiden ne gerek varmış :) Kapağındaki kilit özelliğine bayıldım ama bu sayede bebeğiniz ele geçirince açıp rahat rahat boşaltamaz içini. Keşke bütün mendiller bu şekilde üretilse. Bu yüzden ne zamandır bi ıslak mendil kutusu arıyorum hala bulamadım..
Minies ıslak mendil, sadece miğroslarda bulabileceğiniz yani migros bebek bezine ait medil. Üçlü olarak tek pakette 8 tl gibi bir fiyatı var. İçeisinde 72 yaprak bulunmakta. Islaklığı ve peteksi dokusuyla ben Uni ıslak medillerine benzettim. Ancak kkokusu daha yoğun ve çiçeksi. Yeni doğanlar için uygun değil. Yinede İdare eder..
Son olarak Carrefour, Bim ve A101 ıslak mendillerini de denedim. Hiç biri bebekler için uygun değil ancak içlerinden seçmek zorunda kalsam Bim'inki en güzeli.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
önerileriniz ve görüşlerinizi bildirmeyi unutmayın.
Daha önceki yazım;
26.01.2017
Bebek odası yapımı
Merhaba burada bi yazımda ve instagram sayfamda Çağrı'nın odasını üst kattan alt kata taşımak istediğimden bahsetmiştim. Bu kadar çabuk halledebilir miydim bilmiyordum ama içim nedense rahattı. Tam tarihi belli olmasa da fikir sahibi olarak önce yapılabileceklerin planını çıkarttım. Altta büyük bir oda var ve hiç aklımda yokken. "Çünkü; burası kullanmadığımız kilitli bir odaydı ve önceden dekore edilmiş olduğu halde eşyaların uyumu, şekli odanın bir köşesinde çıkıntı olması filan (resimde siz o bölümü göremiyorsunuz) estetik açıdan hiç sevmemeye başlamıştım. Ve bu odayı boşattırıp sağlam bir dekor fikri oluşturup sıfırdan alçı dekor ışıklandırma vs. yaptırana kadar kilit altında tutmaya karar verdim. Ta ki bu odayı kullanmaya karar verene kadar'. Yan balkondan tutunda merdivenin oradan alt kata inip oradan bi odayı kızıma yaptırma düşüncelerine kadar gittim :D Son anda mal mısın dedim kendi kendime, oraya dünya masraf edip hiç oturmayacağımız bir salon yapacağımıza, az bir harcamayla niye değişim yapmayalım. Bu fikri bizimkilere sundum ve bir hafta sonra hemen işe koyulduk. Alçıban duvarı çekmek 1 günümüzü toplamda odayı oluşturmak benim boyasıyla birlikte 3 günümü aldı. Resimde gördüğünüz öncesiyle ve sonra 4 kare. ilk olarak Montessori yatak için marangozla anlaştım. Sonrasında sanayiye giderek gerekli malzemeleri topladık. Tabii bu aşamada Abim ve iki arkadaşı bir pazar gününü ayırarak alçıpan duvarı yaptı. Odayı bölmemizdeki amaca gelince, hem alanı daraltmak hemde sıcak soğuk ilişkisini kesmek. Başarılı olduk mu? evet. Çünkü bu adanın diğer tarafında elde ettiğimiz odaya yakın büyüklükte balkon var. Daha önce kapattırarak kullanmayı bu nedenle düşündüm. Ancak çokça cam ve dış cephe de yalıtım olmadığından yazın sıcağı çektiği gibi kışında aynı derece soğuk olacaktı. Elde ettiğim alan şuan tam evin ortasında kaldığından şuan kış ayında tam istediğim ısıda. Ayırdığımız bölümü ileriki zamanlarda balkonla birleştirip yeni bir projeyle hayata geçireceğim. Şuan orası kilit altında :) Eeee her şey sırayla. Evin neredeyse tamamını biz kendimiz yaptığımızı söyleyebilirim bu arada. Her halükarda elimiz deydi epey bir emek var yani.
Son olarak odanın genel görünümü böyle. Tabii bitmiş değil, asıl oda Çağrı büyüdükçe şekillenip hayat bulacak.
Polar Ceketten bebek tulumu
Küçük bir kendin yap projeleriyle merhaba. Son zamanlarda kızımın üzerindeki marka polar tulumları görünce şaşırarak"aa bu markanın tulumu da mı varmış" diyenlere sırrımı açıklıyorum. Çok havalı değiller ama malum kış aylarında minicik tulumlara bir adam boyunda para ödemektense böyle bir yöntem buldum. Ayrıca hiç kullanmadığımız bu ceketleri değerlendirmiş olmak keyif verdi. Sizde büyük beden polar ceket, sabahlık, bornoz gibi kenarda sadece duran aklınıza gelebilecek her şeyi çocuğunuza daha önce aldığınız tulumlardan birini kalıp olarak kullanabilirsiz. işlem oldukça basit üzerine güzelce yerleştirip kenarından dikiş payı bırakarak kesmek. Ardından kapalı olan fermuar yerini (fermuarın atmaması için) dikiyoruz. Sonrasında ise iç kısmını çevirerek kenarlarından dükiş makinası yardımıyla veya elinizde dikin. Ben elimde ince yorgan ipiyle diktim.
24.01.2017
Anılarım Bomboş Yayın- 5
***
İlk defa beni tanımadı. Bir insan
ancak bu kadar benzeyebilir! Hişt dur orada bakalım! Ne yapıyorsun böyle?
Kavgacı nerede? Diye sordum.
“Bir durum varda ortalığı kolaçan ediyorum. Kavgacı yokta…”
“Onu anladık tipinden gayet net anlaşılıyor zaten. Kavgacı’yı sordum
sana.”
“Eczaneye gözünü sardırmaya gitti.”
“Anlamadım?”
“Aman yaaa. Sabah kalktığımızda gözü şişmiş etrafı yaraydı. Hastaneye
gittik boya mı ne sıçramış. Şimdi de eczaneye gitti işte.”
“Heee… Sende onu tek gözle motorun üstünde gitmesine izin verdin. Nasıl
arkadaşsınız lan siz? Kafayı mı yemiş bu çocuk? Zaten trafik canavarı şimdi
duble olmuştur!” diye ben bi anda konuşunca “Sananeee!” diye ikaz eder gibi
konuştuktan sonra kafasını sağ sola anlayalım dercesine salladı. Bana ne tabii canım da… Siz birlikte mi
yatıyorsunuz?
Tam aptala bağlamaya başladım sanırım. Tamam, itiraf edeyim merakımdan
değil. Nedenini tam olarak bende anlamıyorum. Neden merak edeyim elin kalas
herifini? Sonuçta ben bu adama gıcık oluyorum. Fakat gözümde kapıda ne zaman
gelir acaba diye merakla bekliyorum. Yani gözüne ne olmuş onu merak ediyorum.
Dimi Tılsım?! Üzüldüm de tabii. Aman bana ne ya geçen haftaki zengin
kalkışından sonra gözüme gözükmesin bir daha o! Kendine mi yalan söylüyorsun
artık Tılsım? Ya Rabbim bana nasıl bir iç dünya verdin ki de o bile hesap
soruyor!
Kavgacı tek gözü bantlı korsan görünümüyle ağır adımlarla sınıfa girince
kendimle hesaplaşmam yarım kaldı. Sınıfta olan topu, topu on kişilik
topluluğun, nasılsın? Nasıl oldu? Geçmiş olsun sözlerine aldırış etmeden yine
Kavgacı’ya selam dahi vermedim. Erkek milleti de zaten rahatsızlanmaya görsün.
Anında ruhsal çöküntü yaşıyorlar. Bana göre Kavgacı’nın bile psikolojisi bu
yönde olduğu her halinden belli olsa da… Kavgacı bu güçlü ya hemen, yok bir şey
arkadaşlar abartmayın havalarında. O halde niye gelir gelmez sıraya uzanarak
yatıyorsun ki? Bir el uzatanı olsa, çorbasını battaniyesini ister yanında da su
lastiği olsun derdi bu. Tipinden belli, azman gibi mübarek!
Anılarım Bomboş- yayın 4
Eee fırsattan istifade, böyle adam birde sevilir ki şimdi. Keseceğim
diyip durduğu saçlarını henüz kestirmemişken, yavaş yavaş okşayarak başladım
işe. Alnı, kulakları, burnu, gözü yüzü derken öpücük kondurup, dokunarak
sevdim. Terlemeye başlayınca uyanmasın diye terini bile kuruttum. Kolay, kolay
terlemeyen biri olarak altında bende terlemeye başlasam da hiç kıpırdamadım.
Bir erkek en masum haliyle sevdiği kadının kollarında uyurken nasıl
böyle aşk kokar? İlk defa onunla orada keşfettim ben aşk denen duygunun bir
kokusu olduğunu. Kişiye özel sevdikçe yoğunlaşan, insanın göğüs kafesini yarıp
sevgiliyi içine alarak orada saklama arzusu uyandıran bir his. Şuan resmen onu
bedenimde saklamak istiyorum. Kimseler görmesin hep benim, benimle olsun yeter
ki dercesine! Onu soludukça ruhumun, bi o kadar güçlendiğini hissediyordum.
Onu severken bir süre sonra bende uyuyup kalmışım. Saatler sonra Kavgacı’nın
sıçrayarak uyanmasıyla, onun gözlerini sonuna kadar açmış şaşkınlıkla yüzüme
baktığını gördüm. Ne olduğunu kafasında toparlamaya çalışan uyku sersemi
sevgilime tek kelime etmeden gülümsedim. Uzun süre bana baktıktan sonra etrafı
inceledi. Ardından saate bakıp üstünü çıkarttı ve döndü öbür odalardan birine girmesiyle çıkması bir oldu. Sonrasında bulunduğum
odanın kapısından bakıp olduğu yerden hole yarı çıplak şekilde uzandı. Pişt,
pişt diye seslendi. Ne oluyor be? Adamın kafa kaydı, adımı da unuttu. İnşallah
beni sevdiğini de unutmamıştır. Yoksa gitti gül gibi çocuk diye
düşünürken, piş pişt gelsene yanıma. Ne bakıyorsun oradan? Yerim seni diyince.
Oh iyi unutmamış demek ki kafa hala yerinde diye sevinip gülümseyerek yanına gidip
dikildim. Elimden tutup kucağına doğru çekti. Bütün gün dışarıda yattığımızı
hatırlayarak, yerler pis midir demeden, yanına yattım. Suratıma uzun, uzun baktı yanağımı okşadı sonra beni gülme
tuttu.
Biz niye burada yatıyoruz?
Suratını büzüp bilmiyorum diyince ikimizde
kahkahalarla güldük. Sonrasında gözlerini belertip dudaklarına ne oldu diye
sordu.
“Sen kendine bak önce seksi şempanze” diye dalga geçtim.
Mutluyduk, manasızca gülmeye devam ettik.
23.01.2017
Sürprizleri Sevmiyorum
Sıkılmanın
gerçek anlamı büyümek olmalı çünkü sıkılmak büyümenin temelinde var. İnsan yaşı
ilerledikçe işler o kadar zorlaşıyor ki, bununla birlikte beklentiler de
artıyor. Böylece mutlu olamadığımız için sanki daha fazla sıkılıyoruz. En
azından ben, hiç bilmem küçükken sıkıldığımı. Mutlaka kendimi mutlu edebilecek
bir şeyler bulurdum, şimdi ise ne yaparsam yapayım yaranamıyorum kendime. Hani
biraz olgunlaşsam belki diyorum o zaman kabullenmeyi bile öğrenirim herhalde.
Ben ne
istiyorum Allah bana ne veriyor. Pat diye arayıp “evlenelim” dese ölür mü
sanki! Sular mı kesilir? Hayat mı durur? Ne olur biri bana söylesin. Hep baştan
savma, nasılsın ne yaptın tarzında mesajlar. Hani kafaya da koydum bir kere,
erkek istedikten sonra yapmayacağı şey yoktur diye. Yaşımıza da artık az
sayılmaz, ne istiyorsa yapsın demekten başka seçenek bulamıyordum kendimde.
Bir an askere
çağırdılar diye sevindim, unuttum ya okuduğunu ne askerliği. Adam baya, baya
askere gidemiyor işte. Ay ne güzel asker yolu beklerim dönünce de evleniriz!
Sonra bebişlerimiz olur diyordum ama nerde… Bu şekilde sanki dört beş yıl daha
beklerim gibime geliyor. Aklım fikrim evlenmekte gibi konuşuyorum ama yok öyle
değil, yılların acısı var üstümde. Bok var gibi, uzaktan uzağa sevmek insanın
canını yakıyor gerçektende. Onunsa böyle düşünüp düşünmediğini bir türlü
kestiremiyorum. Ya düşünmüyorsa keserim kendimi artık! Ya da kesmem annem kızar
sonra, ilaçla temizce hallederim.
İnsanın
sevdiğinin uzakta olduğunu bilmesi daha fazla özletiyor sanki buralardayken hiç
görmesem de özlediğimi fazla hissetmiyordum gibi. Bilinçaltı herhalde, uzakta
olduğunu bilmek bizi belki de alt üst eden. Öyle de olsa aynı havayı soluduğunu
bilmek bile güç veriyor bazen.
Ay sıkıldım
bunaldım. Kendimle baş başa kaldım. Yalnızım dostlarım yalnızım yalnız
diyebilecek bir dostum bile olmadığına göre gece vakti gözlerden ırak plajda
serilip serpilmeye kararımı verdim. Anında valizime gerekli gereksiz şeyleri
tıkıp, düştüm ihtiyar kızların yanına. O vakitte plaja bir başıma gidecek
değildim ya, yerler adamı belli mi olur.
Aslında
onları yemeleri lazım ama nasıl oluyor da hala bekarlar anlayamıyorum.
Yaşlarını söylemedikleri sürece benden daha genç diri ve şıklar. Birde giydiler
mi bikinilerini, seriliyorlar deniz kenarına. Bacılarım benim be! Bir sülalede
böyle gen fırtınası esemez. Terbiyesizler bütün özünü suyunu gelen nesillerine
havale etmeyi başarmış. Hele ki yeğenleri, duble ballı kaymaklı ekmek kadayıfı
gibi. Kıskanmamak elde değil ama tövbe seviyorum o kızı. Her gelişinde kafa
kafaya verip bazı erkeklere telefonda sözle taciz etmeye varana kadar,
yapıyoruz her türlü piçliği. İki aslan anlaşamaz derler ama bizde böyle eğlence
hat safhada!
Yalnız onun
yanındayken benim tek sorunum, kendimi deneme boy ürün gibi hissediyorum. Rafta o öylece dururken, millet her an beni
deneyip onu alacak gibi korkuyorum. Haliyle zoruma gidiyor tabii, bizim kaymak
hatun benden küçük olduğu halde, incecik fizik, göğüsler fora olunca bildiğin
Beyonce’nin çamaşır suyunda bekletilmiş hali. Bunca seksapelliği bir anda
yakından görmeyi bünyem kaldırmıyor. Daha kız kardeşini saymıyorum bile! O
zaten kendini ablasına kopyalamaya adamış, minik veliaht. Allah bunların
anatomisine çifte güzellik eklerken beni niye bırakmış diye düşünüp
hüzünlenmiyor da değilim. Neyse ki bunların geliş gidişleri sınırlı sayıda
olduğundan, anaçlarla idare ediyorum.
Çantamı anasına emanet ettim, sap gibi bir başıma girdim denize. Avaralıktan yapacak bir şeyde
olmayınca sıkıldım, dubalara kadar yüzüp düşünmeye başladım yine.
Yarım saat sonra. Tin, tin sudan çıkmış it gibi ilerledim baktım kimse yok, denizden
tarafa tekrar döndüm. “hee geldin mi” diye
söylendi. Ben geldim
de çantam gelmemiş gibi oldugundan, sordum.
Ben deniz
fantezisi kurmaya çalışırken, buda burada sıkıntıdan denize girebilme fantezisi kuruyormuş. Madem giremiyorum ayaklarımı sokayım bari diyerek usul usul yaklaşmış
kıyıya. Tabii olan benim çantaya oldu!
Bütün dünyam başıma yıkıldı sen misin tüm mal varlığını bir çantaya
sığdırmaya çalışan. İçinde ne var ne yok gözümün önünden geçince hangi birine
üzüleceğimi de şaşırdım, telefonda karar kıldım.
Daha siftah
bile yapmadığım convers içindeydi. Bok mu varda denize taşıyorsun? Tüm bunlar bana mubah. Hem de doğum günümde! Bana layık görülen
doğum günü buydu işte. Zaten bi o var kutlayabileceğim, onu da ben dahil kimse
hatırlamıyor. Bu vesileyle de hatırlamış oldum günü. Eeee birde utanmadan cıkıp kasıla kasıla 7 uğurlu
sayım demiyormuyum! Lan 7’nin ne hayrını görmüşümde! 27- 07 doğumlu biri olarak her yıl bu tarihte
çilem başlıyor sanki, diye diye gidene kadar dövündüm durdum artık.
Bir yandan da hemen aramaya başladık, derken abimin beni almak için geldiğini fark ettim.
Gülerek yaklaştı “demin bi kız gördüm çantası aynı seninkine benziyordu. Sen
sanıp arkasından gittim valla son anda fark etmesem baya ileri gidecekmişim”
dedi. Ne! Nerde? Ne tarafa gitti? O benim çantam, hadi gidelim belki buluruz
diyerek heyecan yapınca. Gamsız öküz, “bana ne bu saatte gelmeseydin, giden
gitmiş birde arkasına mı düşeceğim” dedi. Adam tabii, o kadar zengin ki bana
bile kızsa telefonunu kafama atıp atıp kırıyor, haliyle kolay degil benim için kosturmak.
Valla anne
kusura bakma beni leylekler getirmiş olabilir ama bunu kesinlikle ayılar
getirmiş başka açıklaması olamaz!
Hiçbir
müdahalede bulunmadan öyle mal gibi çıktık geldik eve, her şey bir anda üst
üste gelince başladım artık sinirden ağlamaya. Olmuşla ölmüşe çare bulunmazmış
ama o kadar alışmışım ki telefona sonraki günler bile unutup nereye koydum diye
her yerde aradım durdum. Sabah gözümü açar açmaz elimle yastığın altını
yokluyorum, bulamayınca da yatağın altına eğilip bakıyorum.
Telefonu
aramakla geçen üç beş günün ardından yeni cep telefonuma kavuşarak, rahat bi
uyku uyudum. Yine rüya yine ben, o anda sabahın ilk ışıklarında gözümü açmış
oldum. Ah birde bunlar olmasa, baykuş misali yaşayacağım ama gerçi o aralar o
kadar çok rüya görüyorum ki, yaşamımın yarısını bilmediğim diyarlarda dolanarak
tamamlıyorum. Uyku sersemiyle “geldin değil mi?” diye mesaj bırakmışım. Oda, “nasıl
bildin ya?” şeklinde cevap atmış. Orda kendime geldim işte, her haltı çocuğa
bilip bilmeden konuş sen! Rüyamda otobüsten indiğini gördüm diye saçmalanır mı?
Öylesine söylemiştim diyerek uyumaya devam ettim artık.
Yaşamım boyunca hayatıma en çok burnunun
sokanlardan biride rüyalarım olsa gerek. Bazı şeyleri önceden yaşar gibi olmak
bütün yaşam enerjimi alıp götürüyor elimden. Hadi görmezlikten geleyim diyorum,
bu sefer de inanmak istemediğim rüyayı sorgulamaya başlıyorum. İlla doğru mu,
değil mi diye sorgulamaktan anı yaşayamıyorum. Geçmişte gördüğüm rüya denen
hayal sahneleri aslında pek emin olamasam da sonradan gerçek olanlar oldu bir
şekilde.
Tam
evlenecekken Atom ortalardan kayboluyor. Arıyorum buluyorum ama o hala beni
arıyor. Ne kadar karşındayım buradayım
desem de görmüyor beni. Bu sefer ben kendimi kaybediyorum, aramaya başlıyorum.
Sonra her şey toz bulutu, kısacası ikimizde kayboluyoruz ve yanımda başka bir
adamla gözümü açıyorum. Bu da kim lan! Ben böyle birini tanımıyorum derken yüzüne
bakmaya çalışıyorum seçemiyorum ama fizik desen yerinde boylu boslu yapılı
elinde de gelin çiçeği var. Kimsin demeye kalmadan, onunla evlenmiş oluyorum. O
sırada Atom ve ben göz geliyoruz “bana bunu da mı yapacaktın?” demesiyle
uyanıyorum. Rüya olduğu için, defalarca şükrettiğim böyle kabuslar işte. Rüya
sonuçta fazla takılmamak gerek, zaten saçma diyerek kendimi yatıştırıp,
unutmaya çalışıyorum tabii gene görüyorum.
Uffff kabuslar gerçek olmasın...
Gittim... Bittim...
Kitap okumak faydalı tabii de bence ne okuduğun daha önemli. Önceden her bulduğumu okur
maksat merakım dinsin derdim. Anlayıp anlamadığıma gelince de orası şüpheli
işte. İnadım inat, sıkılırsam uyuyarak ta olsa o kitabı bitiririm. Soran
olursa, bitti mi? Bitti. O kadar! Sonrasında aklım başıma geldi. Yıllarca
kendime pay çıkartabileceğim yazarların kitaplarını okumayıp, hayal ürünü tuhaf
yaratıkların çoklu ilişkilerin yaşadığı gençlik adı altında çakma aşk
kitaplarını okuduğum için bu yaşıma kadar çok şey kaybetmişim diyorum.
Çekirdek’in isyanına müdahale olarak iş çıkışında, büfeye uygun fiyata
güzel korku kitapları geldiğini bildiğimden birkaç tane edinebilmek için her
gün gittiğim yolun ters istikametine doğru yürüdüm. Kapalı çarşının içine girer
girmez motor üstüne oturmuş birbirleriyle şakalaşan Atom’un çocukluğumuzdan
beri samimi olduğu iki arkadaşını fark ettim. Onlarda beni görünce Tılsım, diye
seslendiler. Bunları gördüm ya tamam. Dünyayı unutabilirim! İyi olacak hastanın
ayağına doktor kendi gelirmiş mantığına sevinmekten, doktorun ayağına zorla
gitmis olabilecegim aklımın ucundan bile geçmedi. Atomla balayına çıksam bu kadar
sevinmem. Ağzım kulaklarımda durdum karşılarında. Eskişehir de hala ne bok
yiyor? desem diyemiyorum. Pat diye de sorulmaz ki simdi. Hem hiç mi
gurur yok bende? En iyisi rahat olmak laf döner dolaşır nasılsa oraya gelir diyerekten durup bekledim.
Nasılsın faslını geçtikten hemen sonra
okula gittiğimi söyledim. Bu haber Atom’u bulur du elbet. Yalnız ne okulu olduğunu
söylemiyorum çünkü hala bana bile çekici gelmiyor. Adamlar üniversiteyi bitirdi
artık zevk için dershanelerde şurada burada takılıyorlar. Yok, efendim neymiş
puan yükselteceklermiş de... ben hala ıkınıp sıkınıyorum. Bulsam kendim gibi birini
aslında belki de hayatımı yaşarım. Olur ya herkes dengine demişler. Ama yok
bendeki kapasite belli, illa Atom! Diye düşünürken, içlerinde şimdiye kadar en
samimi olduğum pat diye konuştu yüzüme gözüme. Hatta bildiğin tükürdü! Benden
önce onların söyleyecekleri varmış demek.
“Atom nişanlanıyor!”
“Geçenlerde telefonla konuştukta, çok mutluyum aradığım aşkı buldum
evleneceğim dedi yani… Atomu hiç bu kadar ciddi görmemiştim. Sevindim onun
adına valla. Sonunda Atomu çekecek bir kız çıktı. (bana mı laf soktu bu?) Öyle
her şeye tavır alıp trip yapmıyormuş. (fena girdi bu laf ya) Sevdiği için her şeye
katlanabilecek bir kız demek ki.” “Anladım
dolaylı yoldan unut onu diyorsun?” dedim.
“Evet, yani Atomun mutluluğunu istersin herhalde. Haftaya burada olacak”
dedi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)