Merhaba, biraz sohbet edelim istedim. Farkındaysanız bir süredir buradayım. Şimdilik İki ay kadar :) yeni gelenler için ben Figen Yılmaz. Tarih 22 Ocak 2019. Şuan gecenin ikisi. Sıkıldım uyku tutmadı. niye yazmıyorum ki dedim.
Hayatımın gercekten en sıkıcı kış dönemindeyim. Kasım sonu gibi neredeyse 8 aydır çalıştığım otelden ayrıldım. Öyle pat diye ben gidiyorum dedim gittim. Yeni hayat planları, soğukların bana verdiği psikolojik etki. Annemin ameliyat süreci. Çağrı'nın bensizlikten sıkılması. Beleğin inanılmaz soğuk olması. Ve daha fazlası. Çıktım geldim evime. Nasıl pişmanım ama ne değişecekse. Mecbur kaldım bir yerde... Çalışma aşkıyla resmen yanıp tutuşuyorum. Özlüyorum epey bi. Neysee ki zaman çabuk geçiyor bir yerde. Her yer çicek açtığında bize de güneş doğarsa tekrar çıkıp gideceğim. İşime, büyük ihtimalle yeni bir otelde Şefimle ve bir çok iş arkadaşımla birlikte. Ekip olarak, olana kadar şimdilik hayal.
Dahası inanmayacaksınız belki ama hala mahkemem bitmedi. Bu duruma çok sinirlenip zırıl zırıl ağladığım anlar oluyor. Soy adımı istiyorum ama ne zormuş. Cidden bosanmak evlilikten çok zormuş. Evlenmek için gercekten acele etmeyin. Nasihat degil, çok samimiyim bu konuda. Ben inandım tamam, yaptım kesinlikle net bir hata. Yok pahasına kimseye inanıp bağlanmayın. Bırakın karşınızdaki her kimse sizin için çabalasın. Ölçüp biçin, her anı herseyi dolu dolu yaşayın. Söz, nişan her neyse hepsi yerinde gerçekten güzel. Doyana kadar birlikte geçirin her günü her anı. Sonrasında zaten hiç durmayın. En azından bir gün o evlilik biterse geriye bakıp ah etmezsiniz. Kaybettikleriniz yüzünden yıllarca mahkemeden gelecek haberleri beklemek yerine herkes hakkıyla yoluna gider.
Çok fazla dolmuşluğum var elbet. Ama insanlar değirsir ya. Bende değiştim, her anlamda çok büyük ölçüde. Kızıyorum bazen kendimde. Ciddi ciddi sallamıyorum bazen kimseyi. Olduğum gibi içimden geldiğince cekinmeden zırvalamadan dosdoğru pat diye yaşıyorum. Hayır diyebilmeyi, düşüncelerimi yazmak dışında dile getirebilmeyi de öğrendim. O an ağlamam gerekiyorsa da ağlıyorum. Herkes görsün evet ağlıyorum, çünkü kızgınım. Yada duygusallım! Nasılsın dediklerinde kötüysem kötüyüm. İşime sahip çıkmayı, sorumluluklarımın arkasında durmayı, bana uymayana dur demeyi. Hayat tüm kötü süprizlere rağmen çok kolaymış. Ben sadece yaşamayı bilememişim.
Birine bağlı kalarak yaşamayı hiç hata olarak görmemistim. Hala görmüyorum. Evlilik uyum gerektirir derdim hep mesela. Ama uyum onun adı. Başkasının kolunu kanadını kırmak değil. Kendi çıkarlarınız düşünceleriniz mutluluğunuz için başkasını istemediği bir seye zorlamak becillik, hiç özgürce bir hareket değil. Güvensizlik, canice. Kızıyorum bazen nasıl izin verdim bu kadar mutsuzluğa. Yıllarca çalışmayı bile sevmiyorum zannederken, resmen meslek değiştirdim. Sürekli araştırıp planlar yapıyorum.
Yiyemediğim şeyleri yiyebilecekmiş gibi hazırlayıp, iki didikleyip bırakmayı seviyorum. Ziyan olmuş filan umrumda değil ben yiyincede çöpe gidiyor zaten. |
Hasta olmadığım halde sürekli hastalıklı gezmekten, stresle yaşamaya alışıp normal birşeymiş gibi kendimi sevmemekten bile memnundum. Şimdi sevmeyi, sevdiğim gibi olabilmeyi. Bunu yaparkende hiç zorlanmayacağımı ögrendim. Modumu düşüren ne varsa beni yormaya başladığını gördüğüm anda oradan uzaklaşıyorum.
Sizlerde deneyin korkmayın. Kalıplardan kurtulun.
Sizi mutlu eden şeylerin peşinden koşun ama gercekçi şeylerin. Manevi huzur satın alınmaz.
Bana da yazın, bir süre daha burada olurum. Marttan sonra belki. Eskisi gibi hikayelerim yok, üzgünüm ama varsa eski yazılarımdan istek belki yapabilirim. Bol bol link bırakın geleyim. Blog kardeşliğimiz hep daim olsun.. Hayırlı geceler ..
ailem |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Vaktinizi ayırıp okuduğunuz için teşekkürler. Yorum bırakmayı unutmayın ... ^.^