Bir adam sevdim, yada sevmedim bilmiyorum. Diğerlerinden farklıydı yanii. En azından farklı bir şey yaşadığımı hissettirdi bana. Önceleri hep toz pembe hayaller kurdum. Bir prens şövalye bir anda gelir girer yaa hayatına çok aşık olduğunu filan sanırsın bütün hayatın değişeceğini düşürsün öyle bir bakış açısı belkide işte.
Doğru kişi, doğru kişi diyip durduğumuz yıllarca peşinden koşup kahrolduğumuz. Yada şansın yaver gitmişse tam on ikiden vurmuş hatun dediğimiz. Neyse öyle birsey değil bu işte. Yollara birlikte yürüyerek giderdik mesela. Hergün beni bir yerlere yemeye içmeye gezmelere götürmedi yanii. Öyle bir beklentim olduğundan değil, diğerlerinden farklı diyorum ya beni çok mutlu ettiğinden el üstünde tuttuğundan filan değil onu söylemeye çalışıyorum. Yemekleri mümkün olduğunca ben yapıyordum hatta kahvesini hazırlayıp lafta çok beğendiği kurabiyelerimle birlikte, yatağın kenarına bırakıyordum güzelce. Oda saçımı okşar sırtımı sıvazlardı arada. O arada da kitap okur, yarim saatlik dedikodu seansımızdan hemen sonra sık sık susmamı tembihler dururdu. Çok bilgili kültürlü Bi adam değil. Oda kendince çabalıyor işte. Öyle çabalıyor ki, karşında bildiklerimi bir bir unuttuğumu tekrar tekrar hatırlıyorum. İnanmıyor tabii unutmuş olma ihtimalime. Bi beni okuma anlama gereği duymuyor, cahil buluyor belkide. Olsun cahilim zaten de, durup çok iyi bildiğim şeyleri yeteneklerim çokluğundan bahsetmiyorum bende. Unutuyorum onu bile, bi bezmişligim var zaten. Barmaid olarak çalışıyorum birde tüm gün bagirsak sendromu rahatsızlığımla cebelleş oluyorum. Kim ne yapsın, oturuyorum aynı yerde. Müziğin sesini kısar mısın? Saçma müzikler dinlemiyorum, herkesin yazarken ilham aldığı kişiler vardır tabii.
Müzik dinlemiyoruz birlikte ama film izliyoruz. Eğlenceli değil mi, ne gerek var savaş marşlarina belgesellere. Zaten akşama kadar mal mal işlerle uğraşıyorum 40 derece sıcaklığın içinde.
Alkol almama izin vermiyor, içince çok değişiyormuşum. Haklı olabilir. Yine de hergün en az 5 bardak zıkkımlanıyorum. 8 filan içince anlayabiliyor bazen 2-3 birsey diyorum. Bak içemiyorsun sen hemen belli oluyor diye delleniyor. Eee haklı olabilir.
Yemeğimizi kendimiz yapıyoruz, birlikte içmiyoruz. Sanırım sinemaya bile gitmedik birlikte. Ama her sabah birlikte uyanıp aynı saatte mesai bitirip gelebildik odamıza.
Her gün birbirimize kahkahalarla anlatacak Bi konumuz oldu. Belki de tek eğlencemiz buydu. Ayrı departmanlarda çalışıyor olsak da aynı yerde olmamızın verdiği keyif buydu. Çünkü her anımızı dakikası dakikasına anlatmaya ikimizde bayılıyoruz. Boş bile olsa. Çok sıkıcı tipler sayılmayız aslında.
Bu süreçte elimi hiç bırakmadı mesela sıkı sıkıya tuttu, arada ben kıskançlık krizlerim yüzünden yokluğumla tehdit etsem de o sakinleşmemi beklemeyi tercih ederek sessiz kaldı. Belki bu yüzdende ona olan sevgime hiç inanmamış olabilir.
Bir insan bir insanı değiştirmez belki ama hayata baktığı yönü değiştirebilirmiş. Düşunceler mesela bulaşıcı olduğunu ben ilk kez onda keşfettim.
Mesela ben onu hiç görmedim, o geldi bana bak bana dedi sadece bana. Bakamam dedim, dili yılanı bile deliğinden çıkarabilecek kıvrak zekalı bu adama baktım. Bir süre baktığıma bende inanmadım. Hayallerimi beklentilerimi arzularımı karşılayamazdı. Umursamadım varlığını, gitsin diye düşündüğüm anlar da oldu, Sadece rahat rahat bir başıma uyuyabilmek için. Söylemişti de zaten hayallerini sana veremem diye. Ama demedi hiç ne gerek var böyle şeylere diye. Zaten kırılmış kırılacak olan. Yenisini inşa etmek için çırpınmaya ne gerek var. Bırak böylece kalayım yanında bak ne güzel mutluyuz, su yolunu bulurmus. Ben seni bırakmam sende vazgeçme benden ebik gübik hayaller için diyemedi yanii.
Sonra alıştım her salaklığına güldüm güldüm güldüm. Sinirlerim bozuk iki güzel ikna edici laf çıkmıyor ama ağzından. "Seni benim için yapmışlar" diyerek yüzümü gözümü mincıklaması dışında bir mutluluk arıyorum ben. Sevgilin çok güzel ne şanslısın kıymetini bil dediklerinde evet diyerek mutlu mutlu sırıtmasını hiç birseye değişemem belki ama başka şeyler işte. Sıradan herkesin yaptığı gibi olsun ilişkim istiyorum.
Bunları düşünürken suratım düştüğünde kapının önünde hergün durup " seni seviyorum birtanem, çikolatalı kurabiyem" diye seslerek geçtiğinde heee heee hı öyle bilirim diye umursamaz tavırla neden dönüp gittiğimi hiç bir gün anlamayı denememiş olabilir. Yada biliyordu, susuyordu.
Birgün parmağını kulağıma sokarak şaka yapmaya çalışınca çok sert bağırdım. Beraberinde sen yapamıyorsun ben yapayım akşam ayrılalım, eşyalarımı gelip alırım dediğinde içime bir acı oturdu kaldı ogün. Anladım aslında hiç bitmeyelim diye bir başıma çırpınıyor olduğumu. Ben onu sevmeyi çoktan seçmiştim de farkında değildim.
Kavgayı bıraktım. Neydi? Birseyin olacağı varsa tüm evren onu desteklerdi zaten. Bu aşk mı değil mi bilmem ama başka birsey gerçekten. Hayatımda ilk kez evimdeyim ben. Bu adamla huzurluyum. Mutluyum. Beni saraylarda yaşatamaz, sarayı olsa bile yok der. Hatta çocuk sorumluluktur diye katı düşüncesinden bana ne.. ben zaten geçmişimin bedelini çekiyorum. Dedim biz öyle böyle iyiz zaten.
İyi değil miyiz?
Derken Bi akşam sokak kenarına bırakılan evcil hayvan gibi terkedilmiş halde buldum kendimi.
Tek kelime? Vedaa? Sarılmak? Ağlamak? Neden? Zihnimde tüm bunlar. Bi suçum olsa kesin duydu aboo dicem. Yok vallahi gözüm başkasını da görmez olmuş. Onsuz uyuyamayan ben, işten bir saat önce gelip heyecanla "selaminnn aleykümmmm" diyerek sırıta sırıta odaya girip tepemde naptin aşkım yoruldun mu sennnnn, demesini bekliyorum.
"Yaa bizz zaten anlaşamıyoruz, hımm şey kafalarımız aynı değil.. zevklerimizz"
Sevgi olduktan sonra tüküreyim zevkine. Salak Bi herifi dövdü diye yazdırdılar buna zoraki istifayı. Toplandı gidiyor. Günlerdir yüreğim param parça nefes alamıyorum uyuyamıyorum yanımda değil diye. Böyle söyleyince de ağzım Bi bakarış açık kaldı.
Şimdi oradan çalıların arasından elinde kamerayla birisi çıkacak. Birinde güller Oziiiii. Ben şok üstüne şok. Yaaa salakkk. Bi dönüyorum Şaaaak tek taş mı o???? Taşı da küçükmüş ama olsun Aşkım fazla masrafa gerek yok zaten. Evimiz hazır Bi nikah yapar instagramda parmağınızı göstere göstere sırıtarak pozlanırız tamam. Ohooo biliyorduk! Ozii kaptı vallahi bizim frakensteini helal beee helal!
Hüznüm mutluluğa hiç dönüşmemiş ki bu hayatta. Niye saşırıyorsam hala. Ağzım açık kapatamıyorum.. Ortalık zifiri karanlık kimsenin geldiği gittiği yok.
Şaka mı? Dedim.Yok ciddiyim. Sesini yükseltme sakın olur mu dedi. Lan ne sesi, ben hiç birsey hissetmiyorum ki şuan. Yaşadığımdan bile emin değilim.
Gitti yanii öyle, ben orada. O gitti ama ben gitti bitti kafasında değilim. Odaya gittim, sildim heryerden engelledim. Nasıl kırgınım. Hayatımda ikinci kez aynı hissi yaşadım. Bir daha böylesine kırılmam sanırdım.
Sordum Bi tabii hemen gitmeden evvel, ben ne yaşadım diye. 7-8 ay bi göz odada biz birlikte yaşamadık sanki. Öyle Bi rahatlık bundaki.
Çıktım odaya nefesim durdu. Evet evet 3 kez nefesim kesildiğini biliyorum. Ağlayamıyorum da. 3 günden fazla sürdü bu ataklar. Bir hafta kimseyi yanıma koymadım. Hislerimi kaybettim. Bütün hücrelerim yok oldu sanki.Nefes alamıyorum, konuşamıyorum, duymuyorum ağlayacak oluyorum hikk diye bir ses yıkılıp kalıyorum. Sustum sonra, soranlara gitmedi burada iyi daha da iyi olacaz dedim hep.
Halbuki artık tek birsey istiyordum içimden, oda bundan böyle Bensiz nefes alamasın. 2 ay sonra yine konuştuk hiç birşey yok gibi vasıfsız ruhsuz hissiz. Tatsız şeylerin yaşanmışları konuşmaz zaten, bilmez gibi. Özür bile dilemez. Görmez duymaz, ne düşünüp hissettiğini hiç bilmem. Sonra yine gitti konuşmadan. Bu kez şey gibi "ya sıktır git başımdan" der gibi.
Kalbim değil ona, herşeye soğudu benim. Bu başka birsey dedim ya. Hep umutla iştahla bakardım. Değer bilmezlere kızar yoluma giderdim yine. Mutlu olacağım ben derdim. Şimdi karşı cinsimden birine sarılmak öpmek dokunma hayal bile değil benim için. Aşk istemiyorum, yıkıldım kırıldım ben vazgeçtim demiyorum.
Ben artık sevilmek dahi istemiyorum. Hayallerimde artık ben ve başarılarım var. Kitaplarım ve mesleki eğitimlerin hayali huzuruyla yaşıyorum.
Alkolüm yok ama biraz sigaraya başladım. Ayık olmak zorundaymış gibi hissediyorum herkese ve herşeye karşı.
Senin için biraz üzüldüm ama sonra yaşadıklarından çıkardığın dersleri hak ettiğini fark ettim. Kötü niyetle söylemiyorum ama insan her zaman kendini sevmekle başlamalı, eğitmeli ve zaman ayırmalı. Sen bencil olmayayım diye hiç “ben” diyememiş gibisin. Başkasını yaşamak artık çok anlamsız geliyor bana. Zaten kimsenin seni sevmesine de ihtiyacın yoktur. Bir kadın olarak karşılıksız bir sevgide yalnız bırakılmışsın çünkü insanlar böyle işte. Güzel bir şeyin olmasına hep engel koyarlar. Çok kötüyüz ya gerçekten. Sen kendine iyi bak.
YanıtlaSilBeni güldürdün ya 😃😃 Haklısın, teşekkür ederim. Yaşadıklarımızın hiç biri boşa değil. O an üzülsem de iyi ki diyebiliyorum sonra. Her insanın gelecek hayatla ilgili kararlar alırken, ileriye dönük verimli bir etkisi oluyor.
Sil