24.06.2020

Ay bir türlü göremiyorum.... Yeni Hayat

  Ay bir türlü göremiyorum yemin ederim 7 kocalı hürmüz gibi olacam diye korkuyorum. Ilk aşkım, evlendiğim adam, son aşkım derken en son murvetligim kaderim diyerek sonuncuyu  hayırlısıyla  taçlandıracağım. Aralarda saf dışı kalan takım oyuncularını saymak istemiyorum. Sayamıyorum zaten, neyse olur öyle şeyler diye kendi hal cazımı avutarak, bir türlü mürvetimi göremedim diye kahroluyorum.

 

 Yok bak şimdi evlilik mevzu bahis değil. Hemen altını çizeyim. Yanii söyle karşımda  maddi manevi her şekilde arkamda olup beni güçlü hissetirecek. İşte bu benim hatunum diyecek. Yürekle ama millete hava olsun diye değil. Böyle güzel sevecek acabaları korkuları olmadan. Dim dik adam diyorum işte.

 

   Birini görünce kaşı gözü oynamayacak. Karşısında imparatoriçe var yanii. Sen kimsin! imparator olacaksın tabii ki yanımda .

 

  Simikli prenslere kaldık hep tabii. Arada kendini şövalye gibi göstermeye çalışsalarda yemiyor artık. Atını alan ya geliyor ya kaçıyor. Erkek dediğin.... neyse hala inancımı korumaya çalışıyorum. Dünya nüfusu sonuçta her an bir atraksiyon olabilir.
  Birde bugüne bugün yıllar yıllar sonra aşktan gözleri kör olabilmiş insanım ben.

   Hiç aşık olamam sanırken! Of süper ya. Adam bildiğin, hüsoyla bir olmuş yazı tura atıyor karşımda yüzüne bile bakmıyorum.

 

   Bi bira için yazı tura nedir ya. Girdim araya kahraman gibi ben şarap içeceğim dedim. Daldım markete cıktım elimde bir şişe şarapla. Çicekligin kenarına oturdum hala yüzüne bakmadıgım bu Prens Çars var ya, ona uzattım bir bardak birde bizim Hüsoya. Alısmış elinde tepsi shot viski içmeye, bunu nasıl iciyorsunuz diyerek iy miy etti bıraktı bardağı elinden. Onuda Çars içti. Işte o ana kadar tık yok  bende buna karşı. İkinci bardagı doldurup tam tepeme dikecekken yeşil yumuk yumuk gözlere kitlendi yüreğim. Bu kız nereye bakıyor böyle diye sıçrayınca ayağa agzımdaki bütün sarabı boca ettim güleceğim diye. Kaçtı kurtuldu tabii ama gecenin sonunda bitirdigim iki şişe sarabı üzerine kusmamdan kurtulamadı. Öylede pisligim ama olsun böyle başladı benim aşk hikayem.

  Ne deniyordu buldumcukmu oldum. Buldum oldum. Ikimizde kırmızılara boyanmışken, o pisliğe rağmen kucagında bebekler gibi taşıdı. Sonra hep taşıdı yanii, minikligime cılızlıgıma laf vurup birde kilo aldırdı. Aşk degilde ne bu? Ne koysak bunun adına acaba. İlk aşk kavramını unuttum sayesinde. Hep icimde kalan bir cocukluğum vardı ya uçup gitti sanki.

  Birde söyle, huyumuz suyumuz aynı. İyi huylarımız yok ama kötü huylarımız zaten özenle kırpılarak kopyalanmış gibi. Haliyle hadi boşver gel biz senle ayrılalım bak sen kötü ben kötü sonumuz belli değil ayrılalım desekte en fazla 3 gün sürdü. Onada 10 gündür nerdesin ben aramasam hiç aradığın yok benii hanımefendi diye sitemler. Canım daha önceki gün geldim hani ayrılalım dedin ya.

-Öyle mi ben mi dedim. Dedim evet  ama sen gel be. Ne zaman geliyorsun.??
Sensiz de olmuyor. Ya ne dicem gelirken yumurtalı patatesli bol acılı ketcap mayonezli ekmek getirsene. Tam olsun ama full olsun. Yanına bira açarız. " gurbannn olurum ben sanaaaa, yavrummmm benimm. alööö sesim geliyor mu"
 -Tamam lan tamam
-Hayır desene! Allah Allah. Yapmicam lan piç desene.

- Bunun niye yapıyordum hiç bilmiyorum. Ama neyi severse ne yaparsa yapsın seviyorum. Kimi seviyorsa da seviyorum. Söyle anlatayım.
  Bomonti kardeşi nasıl seviyorum var ya nasıl. Gözümün nuru balım canım. Aşkla seviyorum resmen hiç bir kızı layık göremiyorum ona, kavga ediyorum. Olmaz o kız çek elini diye.

 

  Müco  gardasi iş yerinde birbirine sarıp duruyorlar tuhaf bi dostlukları var ama gözümden kazayla yaş düşşe hemen milleti ayağa kaldırıyor. Öyle centilmen, hassas biri.
 Seviyoruz kızım seni!
  Öyle seviyorlar ki bazen ulan hangisi benim sevgilimdi şaşırıyorum. Benimkine kızınca hepsi arkamda ama onunda hep arkasındalar, haliyle durumlar piçlesiyor yanii. Her türlü tartışma tartışma olmaktan çıkabiliyor. Hatta öyle anlarda oluyor ki, bira şişeleri yerlerde patlıyor ama konu neydi bilmiyoruz.

  Bi gün kız arkadaşımla sahildeyim yanımıza iki erkek arkadaşı cıktı geldi. Benimkiyle telefonda tartışmaya başladım buda lafta bana inat başka bi kızla gidiyor. Tabii geceye kadar olaylar bu tanımadıgım iki çocugun gazlamalarıyla büyüdü gitti.    En son buldum benimkini yanında cidden baska bi kız. Yok artık! haberleri gelmisti ama basayım gözümle göreyim dedim. O anki çoskuyla da Allah yarattı demeden dövüp hastahanelik ettim o anda kızı.

 

  Bunlar tabii hastanede uğraşırken iki cocuk ve kız arkadaşım napacağımı görmek için arabayla beni takip etmişler. Olaylar büyüyünce,  alıp kaçırdılar beni olay yerinden. Bomonti o sırada beni arıyor. Çocuklarsa beni koruyor bunlara karşı. Başladılar Bomonticime küfretmeye,  bu kez de çocuklara daldım.  Napalım acayip bi sevgi var aramızda. (Aşk Aşk) Sonra benimkiyle de ayrıldım tabii. Altta kalır mıyım hiç.!? Bir hafta boyunca istemiyorum seni diye çemkire çemkire dolaştım. En son benim için kız mı dövdün sen diyerek burnumu ısırıyordu.

   Dahası bi gurub arkadaş da bunların memleketinde Bu konular onlara kadar uzanıyor. Hepsini seviyorum hepsini. Hepsi de beniii. "Şu gavatin bu kadar suyuna gitme bak pişman olursun."
 "- Seviyorum bunu beee kıyamıyorum bizimki hıyar zaten belli de. Tılsım karşılaştığımız hiç bir kız gibi değil."
  Mevzular böyle işliyor.
  Hatta en son bunu anasının yanına yolcu ettik 4 saat aralıksız salya sümük ağladım.
-Ulan piiç bir ay sonra gelme sen bu kızın yanına ben yapacağımı biliyorum.
-Lan niye gelmesin Müco gelecek.
    Bir ay boyunca her gün yatarken kalkarken sıçarken içerken gezerken akraba ziyaretinde onda bunda şunda her yerde aralıksız video çekti yolladı. "Aşkım kurban olgummm. Ağlama söz gelicem her şey daha güzel olacak. Ehliyetimi kaptırdım ya alıp gelicem araba kapıda onla gelicem. Seni Tarsusa getirecem. Nereye istersen oraya gidicez. Hooo alooo lannn piiiç. Duydun mu! Söz lan kadınım benim. "
Ehliyet kursuna yazıldı sonra bir daha sesi çıkmadı.
   Ne kullanıyor lan bu!

   Yıl başı günü otele gittim kapıda hosteslik dediler ulan ben barcıyım kış günü mini elbiseyle kapı önünde oldu ateşim 40 ölüyorum sandım. Biraz kendime gelince Bomonti Müco kuçak açtı tabii. Oturduk konuşuyoruz.
-Almış Furki ehliyeti.
-Heee evet
-Gelmez dedim kızım (Müco)
-Niye ki
-Rahatı iyi zengin babasının lafindan çıkmıyor niye gelsin ki. (Bomonti)
-Ben varım
-Eee bencil (Müco)
En son Müco Bomontiye oğlum bunu giderken bana emanet etti diyordu.
-Emanet dediğin ya silahtır ya bıçak bunun neresi silah neresi bıçak napıcaz lan biz bunu, derken kahkalar atıyorduk.

 

  Harbi sahip çıktılar bırakmıyorlar hala cok şükür. Hatta yeni sevgilimi de onlar seçecekmiş. Bizi istemezse o işi unut olur mu Tılsım. Furki zaten....
-Şimdi sen ciddi ciddi istemiyon bu adamı dimi. Burnu sürtsün diye yapıyorsan boşuna arada bırakma bizi. (Müco)
-istemiyorum!
-Sana bi Gordon sözüm vardı. (Bomonti)
-Bana Gordon ısmarlamayın demistim.! Gordon şuur bulanıklığı yapıyor sevmiyorum. Saat kaç. Ara ara şunu ara cabuk ağzına edecem onun.!!

 

    Hatırlamıyorum aslında ama tek bildiğim Bomonti'nin halıya bi sıçmamışım şükür ki diye bi ona seviniyorum. O halı ertesi gün çöpe gitti yinede ama olsun. Bi ara gözümü açtığımda Müco ıslak mendille belime kadar uzanan saçlarımı tek tek siliyordu.
 -Ah Tılsım dedik sana kızım güvenme o kadar diye. Adam normal değil içiyor, iciyor biliyorsun. Kafa gidiyor bunun.
 -Siiii....

 

   Neyse buraya kadar  herşey gene olağan çünkü ilk ciddi ayrılığımız ve aramıza mesafeler girdi ... ve tabii bilmediğim yüzlerce soru işareti de dahil.

  Ertesi sabah yüksek dozda alkolün verdiği huzurla makyaj yapmayı bile unutarak işe gittim. Küfretmişsin diyenlere ohhh iyi yapmışım diye mutlu mesut dolanıyorum. Benimkini de her yerden engelledim. Harbi den bitti mi? Bittiyse bitti napim diyorum. Emin olamasam da durum bu. Ama tam 21 gün sonra aradı hiç birşey yok gibi. Sonra sevgililer günün de derken. Mart başı otel temelli çalışmam için çağırdı. Tekrar koştum gittim. Furki de telefonda dert yanıyor, beni çağırmıyorlar diye.
-Lan nasıl cağırmazlar hakkın zaten.
-Bilmiyorum....
Vaktinde otelde bi halt mı yedi benden gizliyor anlamadım. Müco'ya soruyorum oda yok diyor. Gözlerini kaçırıyor birde.
    -Yaa seninki gelmek istemiyor aslında ona sor. Ben söyleyemem.
   -Lan adam evleniyor mu noluyor bi yumurtlayın. Yok!
    -O anlatsın.
Aradım sakin kafayla sen kendin istememişsin dedim. O ara bastırıyor çık gel yanıma diye. En son tamam gelicem dedim. Vallahi gidiyordum. Gözümü kararttim artık. Yokluğunda çok ağladım çünkü. 

 

             Sıkıştırınca en sonunda. Ya benim babam kanser filan onun yanında kalmalıyım dedi. Ben şok tabii. Anlatıyor anlamıyorum da gelicem tamam diyorum. Telefonu kapattık başladım hüngür hüngür yine ağlamaya.

 

   Biz nasıl evlenicez diye ağlıyorum, çok mutlu olacaktık yapılacak işler planlar hayaller . Dalga geçiyorum!
  O an içim yanıyor lan bu adam neyi severse sevsin sevdim ben. O yanmasın üzülmesin derdindeyim ya umrumda degil gerisi. Belli zaten araya epey bi hasret girdi. Aradım Müco'yu öğrendim dedim. Anam sen ağlıyor musun dedi ve hoop yanımda.

 

  Bomonti de yanında sallana sallana hevessiz bi şekilde çıktı geldi. Kaldığım yer cidden uzakta, o kadar yolu gelmisler ya bi kötü oldum.
Üzgünüz ne oluyor ne bitiyor bilmiyoruz.
 Bomonti kardeşi sustu sustu en son söyle bi laf etti.
ULAN BU ADAM HASTAYSA BENIM NIYE HABERIM YOK. İLK BENIM BILMEM GEREKMIYOR MU. BEN BILE OTELDEN ÖĞRENDİM. NEYMIS GIZLI KALMALIYMIS. KUSURA BAKMAYIN DA VAR BI OYUN BUNDA. CIKAR ELBET KOKUSU.
-Neymiş doktorun adı? Sana neler anlattı?
-Adil bilmem kim. Mide kanseriymiş. Oturduk kafa kafaya verip, bahsettigi hastanedeki bütün birimlere baktık. Böyle bir doktor yok!
-Adil mi?
-Laaa dizideki senaryoyu almış ya lan bu.
-Hadi gözümüz aydın Mustafa'nın sağlık durumu gayet yerinde.

 

Müco ve ben ikinci şoku da yaşadık. Yemin verdim böyle bi konuda yalan söylediyse asla hayatımda Furki diye biri olmayacak.
-Her zaman yanındayız Tılsım. Biz seni sevdik hepte sevicez yeterki sen bizden gitme.

 

    Bomonti o kadar emin konuşuyordu ki haklıydı da.        Trafik kazası şakasını hatırla. Kim bilir ne kullandı o gün diye düşündürmedi mi bizi.

 

   Dahası... Dahası ney düşünmekten kafayı yiyemem.!

 

Seviyor muyum. Çoook. Fakat sevmenin bi noktadan sonra önemsiz olduğunu yine en iyi ben bilirim.

 

   Aradım Dua et yalan söylemiyorsun bu kez. Artık görüşmeyelim diye verdim veristirdim. Belki doğru diye seviyemi de koruyorum tabii.
  Böyle bi durumda insan daha çok sevdiğinin yanında olacakken benim o gün son görüşmem oldu.

 

 Aylar sonra gerçekten bittiğine emin olmuşken.  Kalbimin derinliklerinde yatan o acabalar soru işaretleri bir anda sayfalar olup önüme yayıldı. Tek tek okudum. Meğer boynuzlanmaya doyamayan yeşil gözlü yarim. Eski nişanlısının yanındaymış. Ne umduysa umduğunu bulamayıp geçmişte bulduklarından da beterini bulmuş olacak ki Tılsımına yandı. Yandı mı bilemem yine de. Sesini duysam kokusunu ararım, bi koklasam yeminimi bozarım diye o telefonları hiç açmadım. Kanser olan eski yavuklusunun babasıymış. Sana ne be adam!. Beni yok yere ağlattı ya o zalimlik bana yetti...

   Halbuki hiç bir sorun yoktu. Biz böyle sevdik. Küfürlü sözlerle ağır şakalarla hiç kızmadan cebelleş olduk.  Ben hayatımda kimseyle bu kadar mutlu olduğumu bilmiyorum bu yüzden hep İyi ki yaşadık diyorum.  Her zerresine her anına iyi ki. Her şeyi aynı sevmek, aynı düşünmek aynı yapmak mı.? Benim için hayaldende fazlası. Plansız aynı giyinmek, aynı tercihlere yönelmek. Hiç kimse bana böylesine benzemedi. Benzeyemez de, biliyorum...
  O an ne istediysek ne hissettiysek onu yaptık. Uyanır uyanmaz sinemaya da gittik, deliler gibi yedik ve gezdik. Gece gündüz demeden her yerde bulunduk. Her şekilde çılgınlar gibi fotoğraflar çektik.  Her anı bir daha hiç yaşayamayacakmış gibi yaşadık.

 

  7 ay boyunca evlilik adı altında bulunduğum ilişkimde bile 5 yılda yaşayamadığım herşeyi onla yaşama erdemine ulaştım. Dahası....

 

  Akşam yemeğini kim yapacak bugün ne yesek diye neredeyse hergun tartıştık mesela. Beceriksizligime dem durup çok kez yemeği kendi elleriyle hazırladı. Bense gömleklerini ütüledim o sırada. Halı saha maçlarına gittik birlikte. Hayatımda futbol seyretmezken sayesinde bundan bile keyif almayı başardım. Keyifle eşlik ettim herşeyine...
  Belki ben daha önce kimseyle mutlu olamadığım için mutlu olduğumuzu sandım.
 Eksileri de çok oldu çünkü . En büyüğü korkaklığı. Aldığı kararların hiç birinin ardında duramadı. Kardeşleri bile hala duruyorken, o hiç durmadı.

 

  Yinede ben çok şey öğrendim diye mutluyum. Tekrar sevebildigimi mesela. Içimden gelen o coşkuyu. İki kişilik düşünebilmeyi. Fedakarlığı. Detaylardaki belki bir daha tadamayacak olduğum duyguları. Anneliği, o an ki hissi huzuru da, beraberinde gelen korkuları bile.... Gerçek şeylere üzülmeyi. Ben üzülünce başkalarının neler yapabildiğini.

 

  Yüzüme bakıp başımın belası iyiki iyikimmm diye slogan atmasını. Kadınımm diyerek saçlarımı dakikalarca derinden içine çekip öpmesini. Ben gibi kokmasını. Kokumuzun dahi aynı olduğu gerçeğini çok özlicem. Özlicem ama öldü bilerek. Ve yasını tutmaya değer bir kişilik olmadığını da bilerek.

   İnsanın kalbinde ne kadar toprağı olabilir bilmiyorum. Ilk aşkımı çocukluğumu sevgiyle gömmüştüm ben oraya bir zamanlar. Sonra o duyguları bir daha hiç yaşayamadım. Bir başkasıyla evlendiğim halde orada bir çicek bile yeşermedi. Yıllar sonra o cıktı karşıma. Bana aşkı tam manasıyla yaşatan yumuk gözlüm, kötü kalpli meleğim hepsini ezip geçti.
İyi ki.
VE,
   Çok yaşa emii. Çok yaşa. Sana birşey olmasın ama lütfen başkalarına ve kendine zarar verme. Gidilecek daha çok yolun var çünkü....


 Tılsım...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Vaktinizi ayırıp okuduğunuz için teşekkürler. Yorum bırakmayı unutmayın ... ^.^