31.03.2017

Niye Yalnız Anneyim? Muhtemelen ilk değiliz sonda olmayacağız.

 Blog yazmaya yeniden başladıgımdan beri bekledigimden çok daha fazla insandan destek gördüm. Beni okuyanlar, benimle benzer hikayesi olanlar, onlarca yorum, sohbet, sohbetin sonunda ilerleyen dostluklar kurdum. Yazmayı sevdigim kadar dinlemeyi, paylaşmayı seviyorum. Bu yüzden kimseyi geri çevirmek bana göre degil. Sanırım kadının en büyük düşmanı yine kadın deselerde, aldatılmış bir kadının en iyi dostu yine aldatılmış bir kadın olsa gerek.... 

 Adını veremiyorum' 91 dogumlu, eşinden ayrı ama boşanamamış ailesiyle yaşıyor. Birde küçük prensesi var. Bu kez duyduğum hikaye aldatılmaktan biraz farklı, benim hikayemlede neredeyse bire bir aynı. Kendisini dinlerken en çok "aynen" "aynen" dediğimi hatırlıyorum. Kendi iç sesimle oturup karşılıklı sohbet ettik sanki! İnstagram bir süre konuştuktan sonra whatsapp da yazışmayı gece yarılarına kadar sürdürdük. Size biraz onun hikayesinden bahsedicem. Eşi evlendikten sonra türlü bahanelerle okumak için gitmiş ve bu süre içersinde Deniz hep kayınvalidesinde kalmış. Kızı beş aylıkken gelen eşiyle bir ev tutup yerleşme kararı verdikleri gibi yerleştikten hemen sonra evde kıyametler koptu diyor. Sebebini bilmedigi bir şekilde kendisini tüm ısrarlarına rağmen tam üç ay sonra ailesinin yanına göndermiş. Bunun üzerine kendisini ve kızını istemediğini söyleyerek başka şehire taşındığı gibi numarasınıda degiştirmiş. Kısa bir süre sonra  da ögreniyor ki, yıllar önce görüştügü eski sevgilisiyle birlikte yaşamaya başlamış.

 "Ben hala evli olduğum halde benim hayatımı başkası yaşıyor."

 Nasıl oldu?
 "Eşim evlendikten sonra beni sürekli kıyaslamaya başladı. Bir aşşalık komplenksi başladı bence. İnkar etsede evlilik ve çocuk ona göre değildi." 
(Aynen)

 Peki ya, onca zaman yanında yaşadıgın ailesi ne diyor bu duruma?
 "Oğlum kiminle mutluysa o olur.

 Bence asıl insanı madur edende bu. Genelde oğlan anneleri yapıcı olmak yerine yıkıcı olmanın peşinde. Elbetteki evladının mutlulugu her anne için önemli ama ortada birde evladınında evladı var ve madur olan bir kadına destek olmak yerine bahanelerle elini ayagını çekip tam 14 aydır torununu dahi arayıp sormaması bana direkt olarak olaylara sebebiyet vermesi düşüncesini uyandırıyor. Yani bu durumdan fazlasıyla memnunlar! (Benim torunum yok diyen kaynanam gibi)

 "Üstelik evlendiğimizde kaynanam annemden iyi davranıyordu. Annem uyarmıştı: saf gibi ama degil. Eşime sürekli eski sevgilisinden bahsediyordu"

 Tartıştıklarında ise annesinin cahil ne konuştuğunu bilmeyen biri oldugunu söyleyen eşinin sonunda dedigi yola girdigini anlattı. (Niyese hiç şaşırmadım!) Benim hikayemde kaynanam eski sevgilerden bir sonuca varamamış olsa gerek, çevrede yaşlı avrupalı kadınla evlenip hayatını kurtaran gençlerden şakayla karışık olarak çok kez bahsettigini söyleyebilirim! 

 Geçen yaz kaynanalarla ilgili bir yazı okumuştum, dikkatimi çeken bir bölüm olmuştu sonuna kadar hak verdiğim paylaşmadan geçemeyeceğim.

 Kayınvalidenin üç türlüsü var. Birincisi evlenmeden önce karışmaya başlayanlar, ikincisi ise sinsice gelin adayına yaklaşıp, nikahtan sonra maskesini düşürenler.Üçüncüsü ise hayallerdeki kayınvalide; gelinini destekleyen kaynana tipi ki onlar nadir bulunan kıymetli taşlardan olduklarından şu an konumuz dışındalar. İlk iki türden ise hangisi daha tehlikeli bilemem ama şurası kesin; bir erkek annesi oğlu kaç yaşına gelirse gelsin oğlunun ilişkilerine karışıyorsa, hala oğlunun hayatına müdahale ediyorsa ortada kesin bir sorun var demektir. 
 Erkek annelerinin bir kısmı yerlere, göklere koyamadıkları oğullarına bir türlü uygun bir eş beğenemezler. Aslında istedikleri kendilerine rakip olmayacak, onların sözünü dinleyecek bir kız bulmaktır. Yoksa sürekli oğluna gelini kötüleyip devre dışı bırakma mücadelesi ile hayatını heba edecektir. Oğlu bekarsa ve yeni bir kızla tanıştıysa bu annenin işi çok ama çok zordur. Bir kere biricik oğlunu ele geçiren bu düşmanı önce sindirmek gerekir, sindirilmeyecek kadar akıllı, kariyer sahibi ya da güzel bir gelin adayı ise en zor olanıdır. En güçlü silahı olan ‘analık hakkı’nı tek kurşunluk bir hak olarak gören bu anne, sadece oğlunun ilişkisine değil aynı zamanda yaşadığı evden arkadaşlarına kadar her şeye burnunu sokuyorsa, bu anneye biz diyecek bir şey bulamıyoruz.
 Oğlunun yetişkin olmasını arzulayan ve ona kendi sevgilisi gibi davranan bir anne, oğlunun sınırlarını aşırı genişletmiş demektir. Ama aynı anne, oğlunun yetişkin biri olarak kendi kararlarını almasına ve ayrılıp gitmesine izin vermeyerek de sınırlarını aşırı daraltmış demektir. Bu gelgitler yüzünden erkek kendilik sınırlarının nerede başlayıp nerede annesine geçtiğini fark etmekte güçlük çekiyor. Bu erkeklerin ikili ilişkilerinde yaşadıkları en önemli sorunlardan biri de bağımlılık oluyor. Bu bağımlılıktan bunaldıkları için de aşırı reaksiyonlarla patlamalar yaşıyorlar. Tam olarak ilişkiye kendilerini veremiyorlar çünkü boğulacaklarına inanıyorlar. Özgürleşmelerine izin vermemiş bir anneye içten içe besledikleri öfkeyi eşlerine yansıtıyorlar. Boğacak olan eşten kurtulmak için sıklıkla başka kadınlara yöneliyor ve evlilik dışı ilişkiler yaşayabiliyorlar. Bu erkeklerde cinsel problemler de görülebiliyor. 
 Yazının tamamı için kaynak; Hürriyet
   "Ailem eşime çok kırgın, ev açmamız için para aldım. Oysa herşeyi alıp başka şehire yerleşti. Kızımın eşyalarını satmış... Bu hale gelmemizden üstelik beni sorumlu tutuyor. Gerizekalı yerine konuluyorum. Boşanmak için can atıyor ama evi terk eden benmişim!"

 İnsan sevdigine ne kadar lanet edip öfkelense de  sevmekten vazgeçemeyebiliyor. Yada acı çekmeyi seviyoruz. Mutlu bir yuva kurmak herkes ister. Bu yüzden umutlar tükensede bazen kurdugumuz hayallerden vazgeçmek zor. Eşim sporcu, dünya yakışıklısı demesiyle hala ona olan aşkını dile getirmesi beni güldürmeyi başardı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Vaktinizi ayırıp okuduğunuz için teşekkürler. Yorum bırakmayı unutmayın ... ^.^