Almazsam aklım kalırdı. Ne tatlılar ya... |
Yıllardır tanıdığım adamın, bir anda hiç tanımadığım birine dönüşmesiyle birlikte her şey öyle bir darmaduman oldu ki, nasıl bir iç bulanıklığıdır bu bir ay olmuş ama ben bir türlü anlayamadım. En son dalga geçercesine takındığı tavrına dayanamayıp evden kovdum . Hemde iki gün boyunca! Ancak bir türlü gitmedi. Sonraki gün gece yarısı sebepsiz yere kurcaladığım telefonunda, "hayatında birisi olmadığı halde" "olması için uğraştığı" birilerini görünce kendimi uyuyan adamı tokatlarken buldum!
"Çabuk siktir git evimden, hemennn! Bu ne ha! bu neee!"
"Sana boşanacağımızı söyledim, bu mu sorun oldu şimdi!"
"Sen aşağılıksın, ben senin kölen değilim. Boşanana kadar sana hizmet etmek zorunda değilim. Zorluk çıkartma..." derken annem babamın kapıya dayanmasıyla o valizini bense nefes alacağımı söyleyerek balkona çıktım. sonunda dördüncü kattan telefonunu bilinçsizce attım. Ona göre yurt dışına yerleşmek istediği için boşanmak, bana göre ise hiç sebepsiz yere hayatı b*k etmek. Ben buna hiç anlam veremiyorum, vermeyeceğimde! Kendimi sorgulamaktan bile geçtim, zaten zayıf olan bünyede gelişmek için uğraşan bir bebek varken insan nasıl bu kadar acımasız olabilir? onu arıyorum... Hani bilmesem başkalarının çocuklarını kucağına alıp markete götürdüğünü, bilmesem bir başına süper markette canının her istediğini almaya çalışan ufaklığın parasını ödediğini.... Köprü başında duran hem okuyup hemde tartıdan üç kuruş kazanmaya çalışan kızın sırf para verince almıyor diye gelip geçerken tartısına çıktığını... Bir yerlerde sevimli bi çocuk görünce bile arkasından koşup, "Tılsım koş sende sev hevesini alırsın" diye seslenip, bana pis pis sırıtan adamı bir bilmesem. Ah keşke bilmesem... Şu an daha çok koyuyor işte, olmuşa çare olmayışı...
Yaşadıklarım karşısında önce benim onu gözü kapalı olarak boşamam gerekirken ve onu bi an önce boşanalım diye baskı yapmasına rağmen sadece düşünüyorum... Bebek gün yüzüne çıkmadan bu evlilik bitmemeli... Sanırım gerçekten böyle bir saçmalık uğruna dünyaya gelen hiç bir çocuk babasız kalmayı hak etmiyor. Evet, hiç bir çocuk hiç bir nedenle de babasız kalmayı hak etmiyor. Bu yüzden direniyorum, uzak duruyorum. düşünmemeye yalnızca bebek için neler yapabilirim diye düşünmeye adıyorum kendini. O ise nerelerde geziyor, nerede sabahlıyor, ne yapmış, kiminle görüşüyor onları gösterip beni kışkırtmanın yolunu arıyor. Daralıyorum, nefes almak istiyorum, yokluğu da varlığı da beni daraltıyor. Çürüyorum sanki. Mutlu olmaya çalışıyorum, giyinemiyorum, kendime bakamıyorum, üstüme hiç bir şey olmuyor ama ben bununla bile mutlu olmaya çalışıyorum. Sonunda yine bakıyorum onun pisliğinde boğuluyorum, Adım atmam bile yasak şimdi, hep sen sağsağlim doğ diye bebek. Seni bekliyorum...
"Çabuk siktir git evimden, hemennn! Bu ne ha! bu neee!"
"Sana boşanacağımızı söyledim, bu mu sorun oldu şimdi!"
"Sen aşağılıksın, ben senin kölen değilim. Boşanana kadar sana hizmet etmek zorunda değilim. Zorluk çıkartma..." derken annem babamın kapıya dayanmasıyla o valizini bense nefes alacağımı söyleyerek balkona çıktım. sonunda dördüncü kattan telefonunu bilinçsizce attım. Ona göre yurt dışına yerleşmek istediği için boşanmak, bana göre ise hiç sebepsiz yere hayatı b*k etmek. Ben buna hiç anlam veremiyorum, vermeyeceğimde! Kendimi sorgulamaktan bile geçtim, zaten zayıf olan bünyede gelişmek için uğraşan bir bebek varken insan nasıl bu kadar acımasız olabilir? onu arıyorum... Hani bilmesem başkalarının çocuklarını kucağına alıp markete götürdüğünü, bilmesem bir başına süper markette canının her istediğini almaya çalışan ufaklığın parasını ödediğini.... Köprü başında duran hem okuyup hemde tartıdan üç kuruş kazanmaya çalışan kızın sırf para verince almıyor diye gelip geçerken tartısına çıktığını... Bir yerlerde sevimli bi çocuk görünce bile arkasından koşup, "Tılsım koş sende sev hevesini alırsın" diye seslenip, bana pis pis sırıtan adamı bir bilmesem. Ah keşke bilmesem... Şu an daha çok koyuyor işte, olmuşa çare olmayışı...
Yaşadıklarım karşısında önce benim onu gözü kapalı olarak boşamam gerekirken ve onu bi an önce boşanalım diye baskı yapmasına rağmen sadece düşünüyorum... Bebek gün yüzüne çıkmadan bu evlilik bitmemeli... Sanırım gerçekten böyle bir saçmalık uğruna dünyaya gelen hiç bir çocuk babasız kalmayı hak etmiyor. Evet, hiç bir çocuk hiç bir nedenle de babasız kalmayı hak etmiyor. Bu yüzden direniyorum, uzak duruyorum. düşünmemeye yalnızca bebek için neler yapabilirim diye düşünmeye adıyorum kendini. O ise nerelerde geziyor, nerede sabahlıyor, ne yapmış, kiminle görüşüyor onları gösterip beni kışkırtmanın yolunu arıyor. Daralıyorum, nefes almak istiyorum, yokluğu da varlığı da beni daraltıyor. Çürüyorum sanki. Mutlu olmaya çalışıyorum, giyinemiyorum, kendime bakamıyorum, üstüme hiç bir şey olmuyor ama ben bununla bile mutlu olmaya çalışıyorum. Sonunda yine bakıyorum onun pisliğinde boğuluyorum, Adım atmam bile yasak şimdi, hep sen sağsağlim doğ diye bebek. Seni bekliyorum...
tılsım inan ki yaşadıkların kolay değil... üzülme demekte elde değil.. eminim ki üzülüyorsun.. ama bazı insanların hayatımızdan çıkması bizim en büyük mucizemiz olabiliyor.. sende üzülme karnında bir mucize var ona sıkı sıkı sarıl...
YanıtlaSil