15.11.2015

Kilosal Problem (Ergenlik Yılları)




 Bazı belirli günlerde yapılması gereken aşı ve kontroller varmış. Yani hamile olduğunuz öğrenilir öğrenilmez sağlık ocağı tarafından yapılan bi takım isler. Gerektiği gibi gidip tarihleri almış olmamıza rağmen  bendeki aşırı sinir stres derken pek oralı olmadım. Sonunda arayıp gelmem gerektiğini söylediklerinde kendime gelerek tamam demiştim. O arada söyledikleri tarihe daha üç gün varken haftalar önce geldiği halde o gün fark ettiğim bir mesaj beni tam o tarihte  lise yıllarımdaki en yakın arkadaşıma da götürmeyi başardı.

 Hani okulun bir numaralı gözde  kızı olur ya, güzelliğiyle ön plandadır ve neredeyse tüm erkeklerin  gözü onun üstündedir. İlla gider bi şanslarını denerler benimle arkadaş olur mu diye.Bu yüzden de diğer kızlar tarafından pek sevilmezler ve o hiç kimseyle ilgilenmediği halde diğerleri sırf hava olsun diye dümdüz gelip geçtiğini düşünerek dedikodusunu yapar ya. haaa! tamda o kız işte benim tek dostumdu. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmese de sonraları baya bi papaz olmuştuk. Başta dostluğumuz çok güzel başladı ve güzelde gidiyordu yani. Hatta okulu bırakacağımı söylediğim gün maviş maviş bakıp ardından hüngür hüngür ağlamıştı da, ondan kopmam kolay olmayacağı için yıl sonuna ertelemeyi tercih etmiştim.. Yeni senede olmasam da dostluğumuz bir süre hiç sorunsuz devam etti. Yıllar sonra kuaförde kesin olarak çalışmaya karar verdiğim dönem o bi spor salonunda tekvando dersleri veriyordu. Kalan vakitte de ne zaman görüşsek aslında sürekli kavga ediyorduk. İkimizinde sevgilisi olmadığından mıdır nedir, ellerimizde birer yiyecek içecekle kenara sinmiş bi vaziyette gelip geçene bakarken bile sürekli bir didişme hali! Farkında olmasak da baya karı koca gibi olmuşuz biz ya! Ne zaman biriyle görüşmeye kalksak hayır onunla çıkamazsın asla diye abartılı tepkiler içerisindeyiz. Ben sabırlıyım aslında da onun ağza alınmayacak sözleri bana telaffuz etmesinden sonra bu ilişkiyi sonsuza denk bitirmeye karar vermiştim. Olmadı tabii! En ufak şeyde yinede ağlaya zırlaya boynuma sarılan Mavi'den tabii ki kopamadım. Kopardılar! Bu kez benim gerçekten ciddi bir ilişkim olunca namusuma leke sürdürmüşüm gibi önce Mavi'den bi ton fırça yedim sonra müstakbel kocam tarafından görüşmemize yasak konuldu.

  Ara ara küçük kaçamaklarımız oldu tabii de, ben Mavi'nin geçen yıl evlendiği güne kadar belkide onu hiç anlayamamıştım. Ünlü bi boksörle evlendi ve bana kıyasla çok çok güzel bir şekilde harika bir gelin olarak evlendi. Ve ben sadece  mutluluğunu İnternetden görebildim. Gidecekti uzak bir şehirde yanındaki adamla yaşayacaktı ve belki ben onu bir daha hiç göremeyecektim. Kardeşim olmadığı halde kız kardeşimi kaybetmiş gibi hissetmiştim o an. Garip bir duyguydu... Üzerinden bir buçuk sene sonra yazmış, "aylardır buradayım, yeni doğum yaptım gel" diye. Oha teyze bilem olmuşum haberim yok! Hemen telefon görüşmesi yaptık derken hoop durumu anneme anlattım. Nasıl gideceğim diye kara kara düşünürken, annem salak kızına o tarihte sağlıık ocağına gitmesi gerektiğini ve Mavi'nin annesinin evinin de orada olduğunu bir güzel hatırlattı. Ay ben son aylarda harbi mallaşmışım ya!!

  Saglık ocagından Allahım obez olmuşum diye suratı asık bir vaziyette çıkıp soluğu direk Mavi'nin yanında alınca beni teselli etmekte ona kaldı tabii. "Kızımm ben bile 70 kilo olmuşum, ne diyosunnn" Hee benden uzun 48 kilo da ağır siklet Mavi 70 kilo olsa kaç yazar. Hatun zaten doğum yapalı tam 15 gün olmuş etine dolgun zayıflıkta taş hatun gibi karşımda dururken nasıl teselli olabilirim ki! Yalnız doğum sırasında cart cart yırtıldı karnım diye göbeğini açıp göstererek benim çatlaklar konusundaki bütün pozitif düşüncelerimi sildi attı. Büyük ihtimal doğum sırasında can havliyle yağ getirin diye avaz avaz bağıracağım. Aslında kiloma, güzelliğime gösterişe filan hiçte düşkün değilim de, yinede olmasın yaaa diye dertleniyorum. Doktorlardan çevredeki herkese kadar genetik bu yağ kullansan ne kullanmasan ne, cildini sıkılaştırır hem bebeğin alanını daraltma diyen diyene. Haliyle bende biraz yağlı cilt olmama güvenip hiç bir işlemde bulunmadım. Sadece kaşıma, kaşıma Tılsım, sakın tırnağını geçirme diye tembihleyip duruyorum kendime.

  Sorunun asıl büyüğü kilo meselesi olunca o hassas hain kantara çıkıp 75 kiloyu görünce şoka girmekten öte üzerimdeki ağırlıkları hesaplayıp kendi kendimi teselli etmeye koyuldum. Ayakkabının tabanı çok kalın kesin ondan! derken hemşireden o 24 yıllık hayatımın ortalama 10 yılını sorgulatan  soru geldi. Hamile kalmadan önce kaç kiloydun ki? Koca bir ergenlik film şeridi gibi bir anda gözlerimin önünden geçti... Bu soruya cevap veremiyorum çünkü ben tartılmayı yıllar yıllar önce bırakmıştım....

 
Ergenliğe henüz lise yıllarında yeni yeni girmiş minyon mini mini bir genç kız olarak vücut hatlarımın değişmesiyle kendimi kilo aldığım için kalçalarımın gögüslerimin çıktığını zannederek bunalıma sokmuştum. Bikiniyle güneşin bağırına oturmuş halde çekilmiş kara kuru hallerime bakıp bakıp hüzünlenirken "normali bu yavrum, erkekler böyle sever gör bak şimdi peşinde koşanları" diye aile dostlarımız beni ikna etmeye çalışırdı. Pek ikna olmasam da alıştım tabii de. O yıllarda yine bi yaz tatilinde Hollanda'dan gelen aile dostlarımızla uzun bi tatilden sonra soluğu tekrar Antalya'da almak üzere döndüğümüzde benden 8 yaş büyük kızlarına buradan talip çıkmıştı. Bir ay içinde, görür görmez yıldırım aşkı yani. Anında gelip istediler, oldu bu iş derken. Aman efendim gençler yalnız kalmasın ayağına bunlar nereye Tılsım oraya. İki aşık bi yamak olarak 1 ay boyunca tin tin gezdik durduk. İki dakika fırsattan istifade el ele tutuşmak için atmadıkları takla da kalmadı. "Tılsım çips ye, ye canım can boğazdan gelir." "Abi bugün bu kaçıncı paket ama" "doğru diyon açıkmışındır sen şimdi hadi bi pizza yiyek, ordan da sinemaya!" Hobaaa, yanındaki hatun utangaçlığından akşama kadar aç perişan, lokma bir şey yemiyor ama benim elim bir saniye boş değil! Sonunda koyverdim kendimi zaten bende aşığım, perişanım aylarvolmuş aşkımı görmeyeli. Çocuk diye kaagle de alan yok. Bütün hıncımı bilinçsizce yemek içmekten çıkardım. Sonunda yaz boyu hiç durmadan aldığım yeni kıyafetlerden bir kaçını denerken odamdan bir patlama sesi yankılandı. Çok şey yemiş gibi dişlerini hergün fırçalayan hatun noluyooo diyerek odaya daldığında ben koca göbeğim yüzünden sıkıştığım tişörtün içinde can çekişiyordum. Olmuyooo! olmuyo! " Ney olmuyo!?" Hiç biri bana olmuyoooo! Nasıl ya hepsini yeni aldık, o kadar olmuşmusun sen, yok artık? Sonunda hayatımda bir ilke daha imza atarak tarzıma aykırı olarak çaresiz elbise giymek zorunda kalmıştım. Baya baya hatunun elbiselerinden birini giyerek tekrar yola çıktık. Çıkmadan önce tartıya çıktığımda tartı ağlıyordu. Sen 50 kusur kilodan 60 kusurlere nasıl çıkarsın Tılsım?! Neyse ki gittiler de bende bir anda alınan kilonun yine bir anda verilebildiğini ögrenmiş oldum. 1 ayda normal halime dönerek okul hayatıma başladım.

 Sonraları yıllarca bu korkuyla tartılardan inmedim. Allah kahretsin Tılsım, 53'mü olmuşsun? 48 iyi ama biz 45 yapalım şu işi. Yemeden içmeden nasıl alıyorsam o kiloları, ergenlikten sonra hep etine dolgun olarak devam ettirdim hayatımı. Bir dönem de bilinçsiz bir şekilde yemek yememe hastalığına yakalanmış olsam da... İnternette site işleriyle uğraştıgım ilk dönemler yeşil çay dışında hiç bir gıdaya karşı hayranlığım yoktu. Pc başında kendimi bile unutunca günde 6 bardak çayla kısa sürede bir deri bi kemik kalmam kaçınılmazdı zaten. Ama hiç fark etmedim! Beni uzun zamandır göremeyen arkadaşlarım öldüğümü düşünerek geldiklerinde hortladığımı görüp kaçmışlardı. Abartmıyorum! ne isyanlar ne laflar. Erkekli kızlı, ıyy kemiklerini saydım yeminle Tılsım! cidden kaşık kadar kalan yüzüm bütün sempatisini yitirmiş, birbirine değen kemiklerimin verdigi o acıyı yeni yeni fark etmiştim. Pc başında oturmaktan haftalardır çıkartmayı unuttuğum eşortmanlarımın bile sadece lastiklerinin bozulduğunu düşünüyordum. Ailem fark etmedi mi bu durumu? Evet ama büyüklerin konuştukları bi kulaktan girer öbür kulaktan çıkar. Eğilince bile ağızdan boşalan sulara bi çare, beyaz leblebi sayesinde mideyi toparlamıştım. Sonrasında sosyalleşeyim derken çalışmaya hayatına atılınca, yorgun argın gelip yemekten sonra uyuyup kalmaktan 3 ay içinde obezite madalyasına hak kazandım. Tabii "buneee ya,, bunee yaaa, " diyerek kendi kendime sessiz sedasız istifamı vererek platese başladım. Evin içinde, Koşş Tılsım! Zıpla Tılsım! düşünme yemek yok! yok yemek! elma var! Allah kahretsin onuda yiyince daha bi fazla acıkıyorum! En sevdiğin pantolonun kapri olmuş Tılsım! tebrik ederim Tılsım! Tılsım iyi misin? Tılsım zafiyet geçirmiş, üzerine hastalıkta eklenince ölüyorum zannederek kelime-i şahadeet getirmiş bbil! Vallaha durum böyle. Hem tövbe ettim hem yemin. Zorlamanın anlamı yok. Hormonel sorunlarım varmış zaten ne yaparsam yapim sık sık alıp vereceğim! Ne yiyorum ki zaten, hepten açmışım... olduğu gibi yaşamayı öğrenicem dedim. Örendim... Ama 17 yaşımdan beri hiiiiç tartılmadım. Sırf kendimi bunalıma sokmayayım diye.! Dışarıdan kilolu diyen olmasada rakamlar benim gözümü korkutmaya yyetiyor maleseff...

   Şimdi bebiş bu açılışı yaptı, doğuma kadar 80 olma garantim var.Elbette ki diyet yapmayacağım çünkü ben zaten diyet beslenen bi varlığım ki, tek kusurum sanırım simide olan aşkım. Bunuda buraya yazıyorum ki doğumdan sonra hedef 55 olsun. Gönül 45 isterdi ama şansımı zorlamak ikinci plan olabilir. Bol haraketle görecez bakalım neler olacak! Bekliyorum, bebişim ve 2016 bana şans getirecek mi?....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Vaktinizi ayırıp okuduğunuz için teşekkürler. Yorum bırakmayı unutmayın ... ^.^