4.12.2017

Bir Hikayem Var!

 

   Merhaba blogger halkı! Şimdi ben buraya niye çıktım? Çıkmışsam bir sebebi vardır, ama çıkmamış da olabilirim xD Sebepsiz çıkmış olmayım da :) bir süredir blogla ilgilenemiyorum deniyorum ama başaramıyorum. En azından bir süre önce yazılarımı düzenli olarak takip ettiyseniz hikayelerimi yani kitap formatındaki geçmiş günlüğümü okumuş bazılarının da hala devamının gelmediğini bilirsiniz.
  Bunları "yazmadığımı" sadece düzenleyerek ve bloga kısaltarak eklediğimi biliyorsunuz. Aslında aktarılacak çok şey var, takii bloğumdaki ilk yayınım olan Bay Bayan Problem yayınıma kadar.     Ancak bundan sonrası, yani bugünüm. Haliyle tıkalı...
  Geçmişimdeki hatalar, seçimlerim sakarlıklarımla güldürebildim yüzünüzü diye inanıyorum. Hala okumayan varsa Blogun sağ putonunda veya üst menüden Anılarım Bomboş yayınına kolayca ulaşabilir.
  Fazla uzatmadan, asla yapamam dediğim bir şey denedim. Asla senaryo yazamam, hikaye uyduramam kısaca yaşamadığım hiç bir şeyi hayal dünyamda kurgulayamam. Ben bu buyum. Ama geçmişe baktığımda nerede hata yaptığımı hep sorgularım. Olasılıklar üzerine düşünür, hatta bugün kendimi nerede gördüğümü hesaplar çıkan sonuçla eğlenirim. Bende böyle bir çeşit deliyim işte...

  Yaşadığımız her şeyin yaptığımız tercihlerle alakalı olduğunu biliyoruz. Ama bu tercihleri karşımıza çıkan fırsatlarla oluştuğunu da. KELEBEK ETKİSİ!  bende bunu yapmaya çalıştım. Tamamen hayatımdaki olaylar kişiler ve dialoğlarla kurgulanmış bir hayal dünyası oluşturdum. Çok eğlendim yazarken de. Geçmişe gitsem neleri değiştirmeye çalışırdım kimden yardım isterdim gibi bir düşünceyle oluştu. Ulaştığım sonuç beni bile şaşırtmaya yetti. O nedenle de yazmak istedim.

  Taslak hazır, kaç günde yayınlarım bilmiyorum. Ama emin olmadan size sunmak istemem. Çünkü ilk deneyimim olacak. Haliyle hatalarım olabilir ve en önemlisi "ya şu kısım saçma olmamış mı, fazla abartılı sanki, tam örtüştüremedim gibi" bir soru işareti bırakmak istemiyorum.
O nedenle de bunu açıklama gereği duydum. umarım beğenirsiniz, umarım benim içinde beklediğim mucize bir gün belki gerçekleşir. Beni bekleyin, size ihtiyacım var.

   Bu arada hikaye uzun olursa tahminim giriş gelişme sonuç olarak 3 bölümde yayınlamış olurum. O zamanda üst menü de, Yeni bir başlık açılır oradan kolayca ulaşabilirsiniz.

25.11.2017

Kendisinden nefret ettiğim kadar şarkılarının hastası olduğum sanatcı?


  Genç güzel dinamik görünümüyle yılların eskitemediği bir isim. Kendine bakıyor vallahi. Hemde iyi bakıyor. Sizde bakın. Hayat onlara güzel demeyin hiç. Tutun bogazi. Sıkı tutun ama. Bir daha mı geleceksiniz dünyaya? Tamam biliyorum. Bu mantıkla yiyip içip yatan insanımız da çok. Evlenmeden önce böyle değildim de... Öyle mi? Eşiniz sorunlu o zaman. Eee bende kendimden biliyorum ki diyorum.
Neyse, Sözlük yorumu yapmış olacağım ama instağram stories de "kendisinden nefret ettiğim kadar şarkılarının hastası olduğum şarkıcı diye bahsedince ayhh bunu niye yazmıyorum ki dedim. Sonuçta ister istemez yıllarım dinleyerek geçti bu kadını.

Hemen tekrar buradan gireyim;
Eşiniz sorunlu mu? Alttan alttan mesaj veriyor. Hem laf sokup hemde  çaktırmadan Beddua ediyor.
  Nasıl dinlenmesin ki? Günde iki parça net, beddua kotanızı karşılama için yeterli olabilir. Hatta Allah'ın hakkı üç diyelim.
Bakınız ne diyor Hande ablamız görelim;

  Doldur şimdi yerimi Başka ben varsa Hadi bul yoracak yeni birini Çok üzgünüm onun adına Yalan söyleyemem ben hiç Mutlu olma benden sonra Her gece gez dur ya da bir yuva kur Ama gün yüzü görme, benden sonra...

Yetmiyor!
  Deli bile Deli bile veriyor senden daha iyi kararlar, deli bile arasıra laf anlar!
   Derken o deliyle ayrı olmanız gerekmiyor. Yapma etme kocacım diyen kadınlarımıza gönderme yapıyor.

Yine yetmiyor!
  Kalp kırılır kokma, yapıştırıcısıda zaman. Taht alır adını üstüne oturandan. Seninki sandalye zaten fazlada yayılma düşersin filan bak iyi laf sokuyor.
Ve de oradan bana bir mektup yolla, ayniysa adresim degismediyse yerim.
Diyerek Atı alan Üsküdarı geçtigini çok güzel vurguluyor.
Buda aldatan eşlere gelsin. Gelsinnki kendinizi bi B*k sanmayın.

  Biraz da eskilere gidelim.
Özellikle bunu yüzüne karşı söyleyebilirsiniz.  Tükürün gitsin. Lanet pislik herif!

  Bir insan seviyorsa  Bu aşkla doyuyorsa durmalı  Yanımda durmalı  Ziyaret etmeden hep  Sürekli geliyorsa durmalı  Sözünde durmalı  Adın yok sanın yok  Unuttun aslında  Yalan çok dolan çok
Ben asla inanmam  Sağın yok solun yok  Ve sen tam karşımda  Lafın çok sonuç yok  Biraz daha rahat  Söylesene haydi şimdi  Çok sevmiştin di mi?????

  Eee Hande Yener hakkını veriyor bu parçaların. Arada teşekkür etmeyi de unutmuyor. Bakiniz;
Ayrılık aşkın sessiz kardeşidir Kim kimin bilmem kalpte son eşidir Bunca yıl seninle geçti ve son kez Teşekkürler, teşekkürler, teşekkürler Teşekkürler sana son kez teşekkürler

 Yinede siz inanmayın bu teşekkür o teşekkür degil çünkü. Baya acı çekme evresinde oldugundan bu şarkı bitmez.
Her türlü lafını sokmayı esirgemiyor sesini sevdiğim.

Niye sevmiyorsun derseniz? Çok denedim olmadı.
 40 kilo verdiği için öz güveni yerine gelen kadınlarımız gibi, kocasını artık beğenmeyen birinin egosu var bu kadında. Eee tabii haklı, sevgilisi genç ve yakuşuglu olduğu için kıskanıyorlar. 😝 artık yaşının kadını olmayışından mı bu parçalar doğuyor, yoksa şarkılardan dolayı mı bu özgüven patlaması yaşanıyor bilemiyorum.
Ancak 26 yaşında bir kız annesi olarak belirtmeliyim. 16 yaşında bir sevgili yapsam, abartiyor gibiyim ama 10 yaş var aramızda çok degil ki! Tamam tamam en azından reşit olsun. Kıskançlığınızdan çatlardınız biliyorum. Hadi itiraf edin 😆

Neysee, Benden bu kadar devamini siz getirin. Ya ya ya ben en özel, yaya ben çok güzel.. o zaman dansss..




21.11.2017

Tehdit davası ve şartlı ...

       
  Beni uzun zamandır takip edip hamilelik sürecinde yazdığım günlükleri okuyanlar bilir. Hamilelik süreci boyunca ve sonrasına kadar uzanan tehditleri. Önce kedimi sonra köpegimi zorla alıp gitmişti, öldürecegini söylemiş sessiz kalınca da aldigi gibi birakip gitmisti. Ama her defasinda da türlü hakaret ve tehditlerle psikolojik şiddet uygulamıştı. Sebebi ise "anlaşmalı boşanma" protokolünü imzalamayışım. En son adini çıkartır sana iftira atarım dediğinde bende tüm ipler kopmuş nefretle yayınlamıştım, ortak hesabimiz olan facebook sayfasında ekran fotograflarını.
  Sonrasında zaten rezil ettin beni sitemleriyle tamamen düşmanı olarak hedefledi beni. Ne derlerdi? Hem kel hem fodur mu? Hem suçlu hem güçlü mü?

  Derken zaman geçti dogum oldu, ben kimlik pesine düşüp boşanmak istemezken o bu süreçte hiç bir amacına ulaşamadı. Kızım 9 aylik oldugunda ilk kez, kendisi görmek istedigini babama mesaj atıp  söyledi. Herseye rağmen kabul ettik. Sırf onca zaman sonra çocuğuna olan tavrını görebilmek için. Sonuçta ilk kez görüyordu.
  Gördü aldı kucagina başkasının çocugu gibi, dedesiyle oynamalarını seyretti biraz kalkti gitti. Bir kaç gün sonra tekrar.
 Bu kez geldiğinde ne yapmaya çalıştıgını sordum. Babamla o arada dialogu nasil bosanabilirizden başka birsey değildi çünkü. Yani hala amaç "anlaşmalı boşanma".  Hayatina mani oluyormuşum, düzen kuracakmiş filan. 5 yıl iç güveysi yasarken bir kez olsun duymamıştım ben bu sözleri ağzından. Yani düzen kurmak bize nasip olan birşey değildi. Zoruma gitti. Boşanacaktım elbette imza istiyorsa birlikte kurduğumuz ama onun sattığı dükkandan olan hakkımı vermeliydi. Hiç birsey o kadar kolay değil yani.

  Babalık böyle karşıdan görüp gitmekle mi oluyordu? Saglik sorunu oldugunu biliyorken niye hiç birsey sormadı? Bir ihtiyaci var mi? Ben bile markete her gittiğimde elini boş çıkartmadığım çocuğumun babası gelirken neden hep boş.
Bilmezsin ama ögreteyim. Böyle mi baba olunuyor! Diyince, Aldığım cevap. "Neee birde birşeyler mi alacağım, zındık koklatmam! çocuga kim bakıyorsa masrafları o çeker. Şimdi böyle oldu tabii. Bakamıyorsan ver çocuğu hem ben senden para istemem" dedi.
Güldüm vallahi, ne diyeyim. Hadi bi s*ktir git, senden hediye dilenen yok burada...

  Anlamamış yine geldi. sinirden cıkmadım karşısına, rahat rahat agzına geleni  söyledi bu kez aileme. Tehditler hakaretler. Jandarmaya gidip durumu bildirdik. Çok surmeden uzaklastirma karari çıkınca sesi kesildi. Tabii bu durum mahkemeye teskil etmis, ciktik anlattik. İlk mahkemede gelmedi. Bir dahaki mahkemeye cikmasi zorunlu tutulunca hapiste oldugu için bugun tekrardan mahkeme yolu gözüktü bize de. Nasılsa hapiste davayı geri çekelim diye konuşmuştuk aramızda.
 Geldi adliye binasında oturdu karşımıza. Şasırdık,
Nasıl çıktı hapisten derken, işin aslını içerde ögrendik. 5 ayin sonu şartlı tahliye edilmiş. Yani serbest! 4 gün olmuş çıkalı. En ufak yanlışta paket. Dava sürüyor, serbest ama gözetimli. Bilmiyorum bu ülkede adalet nasıl işliyor ama suçluysa 5 ay az degil mi?. Tekrar girebilir evet ama ya suçsuzsa? Suçsuz bir insan için 5 ay da çok fazla. Bence suçlu ama kararlar hakkında bilmediğimiz seyler de çok. Sistem degişik be...

  Buna rağmen karardan dönmedik, çektik davayı. En ufak yanlışta içeri kuralı 5 yıl. Öyleyse o riski göze almak biraz sıkar. Kamuda çalışacak, yıgınla bekleyen para cezaları uzayıp giden mahkemeler birde icralik olusu uzun bir süre yeterde artar diye düşünüyorum. Son olarak doğumda görmezlikten gelebilirken, salon çıkışı yol boyu tam arkamızdan yürüdü geldi. Sigaraya başlamış gördüm. Eee gösterdi. Bananeyse bundan, gözüme gözüme soktu sanki. Önceden savaş çıkartırdım da, ne alaka!
Ben gene çenemi tutamadım. Kahrolmam mi lazimdi? Güle oynaya bakıp sırıtarak geldiğimiz durumla dalga geçip yola devam ettim. Baba Güner hiç öyle şeyler yapmaz dimi?

Düzenleme:
Eklemeyi unutmuşum. Boşanma davam bu ay yani Kasımdı. Yıl başından sonra yeni kimliğimi alıp iş bakma hayalleri kurarken davanın 2018 Nisan  ayına uzatıldığını öğrendim. Yani büyük ihtimalle yine Temmuz ayında dogum günümün bana getirdikleri olacak. Seneye ne güzel erkek arkadaş yapmiş olurum diyordum ama evlilik psikolojisinden çıkamıyorum bu şekilde. 😂 sinirlerim bozuldu. Keşke bu kadar uzamasaydi... 😞 Yakın zamanda işe başlıyorum. ama önce mesleğim dışında ne iş yapacagıma karar vermem lazım tabii. Süper market? Butik? Kafe? Fotoğrafçılık?....

28.10.2017

Yok bebek


Bu hayatta çocuk sahibi olmaktan daha önemli birşey varsa oda kimden olduğudur.
Kadınlar; işte ben bu adamın çocugunu doğururum! Diyebileceğiniz adamlarla evlenin.
Ne olduğu belirsiz birine kollarınızı açarsanız "yok bebek" doğurursunuz. Ölüden tek farkı, yaşar ama sizden başka kimse görmez onu.
Ne yaşar nede ölü...

24.10.2017

Kahvaltılık Müsli Yapımı


Paketlere girmiş müslilere güvenmediğiniz için sevmiyorsanız size çok karışık bi müsli tarifi verebilirim!. Çok karışık oldugu için ben bunu kahvaltı olarak sütle birlikte tüketmenizi öneriyorum. Diger türlü ağır gelebilir!

500 gram kahvaltılık Yulafı derin bi kaba koyarak işe başlıyoruz.
Ardından her biri 200 gr fındık, fıstık, kayısı çekirdegi, ceviz ve bademi blanderda toz haline gelmeyecek ayarda çekin.
10-15 adet kuru kayısıyı dogradıktan sonra bir avuç kuru üzüm ekleyin.
Bir avuç kavrulmuş bugday. 
İki yemek kaşıgı Chia tohumu ve Çedene

Bal ve Pekmez
Tüm bu malzemeler bi kenarda beklerken bir çay bardagı keçi veya üzüm pekmezini kucuk bir tencereye katın, bir su bardagı balı üzerine ekleyerek 5 dakika kaynatın. 
Kaynayınca hazırladıgınız malzemelerin üzerine ekleyip güzelce karıştırın.
Yaglı kağıt serdiginiz fırın tepsisine güzelce yayın 20 dakika 200 derecede kuruduktan sonra sogumasını bekleyin. 
Soguduktan sonra kırıp buz dolabı posetine koyduktan sonra dolaba kaldırarak dileginiz zaman süte katıp tüketebilirsiniz.

Not: Tüm bu malzemeleri bire bir eklemek zorunda degilsiniz. Tercih sizin.
Ayrica ' yulaf ceviz badem kayısı ve kuru üzümü balla karıştırıp kurutarak daha sade müslide yapabilirsiniz. 😊

23.10.2017

Bu hafta sonu ne yaptım?

En son hamileligimin 7 'inci ayında cenaze için gitmiştim Nevşehir'e. Sabahtan gidip baş sağlığı diledikten sonra akraba evinde bir geceligine (Kayseri' de) kalıp eve döndük. Planlı degildi yani. Tekrarı planlı olup en azından bir hafta gezip dolaşmaktı hayalim. 
Bu kez Otelde kalıp keyifle dolaşabilmek için yer bile baktık ama yola cıkmamızın önceki günü alısveriş sırasında, abimin 4 aydir istedigi bir işten arkadaşı arayıp 3-4 gün sonra onu ise çağırabileceklerini, yanii gitmemesi gerektigi söyledi. 
Biz gene de hazırlık yaptıgımız için çıktık tabii ki yola, çağırdıkları gün dönebilirdik de. ..

Yola çıktıgımız ilk anda Çağrı'yı koltuguna bağlayıp sorumlu bir birey olmayı çok istedim. Ama sanırım tüm 6 saatlik yolu cadı kızım ayakta tamamladı. 
Oyalanmasi uslu durması için defter boya kalemleri bile getirmiştim ama nafile. 
Yarım saatte tüm evi altını üstüne getirebilen Çağrı'ya araba dar geldi. Aynı koltuk üstünde tepinip durmaktan sıkıldı,  bağırdı ağladı ve herkesin tansiyonunu çıkartmayı başardı. Rezil bi yolculuk geçirdim yani!! dur yapma düşeceksin otur derken yorgun bitap düşüp çocukla yolculugun iğrenç oldugunu şöyle onaylamış oldum.
 Anlatayım 😒😂

İlk hedefimiz Konya Mevlana türbesiydi. Burada da Çağrı'yı kovalamaktan hiç birşey yapamadıgımı, hatta etrafıma bakmaya bile söylememe gerek yok sanırım. Bi ara meydandan gelen Mehteran ekibi sesini duyunca o yöne gittim. Çağrı kucagımda bir süre keyifle izledik. Ardından gelen bi telefonla tüm büyü bozuldu ve oto parka dogru yol aldık. Küçük bi alışverisin ardından pideciye (kendi adıma) pide yememek üzere karnimi doyurmaya girdim. 
Böyle yerlerde çok zormuş yiyecek birseyler bulmak. 😄 Getirdikleri salatanın domatesini hangi etin yanından veya üstünden alıp bana servis ettiyseler! Ağzıma alır almaz et aromasıyla birlikte irkilip  igreç diyerek yerimden hopladım. Yemedigim yemegin parasını ödeyip açlık ve yorgunlugun verdigi sinirle de Konya'dan ayrıldım.

 Çok şükür hava karardıgında Çağrı arka koltukta uyuyup kalmış ve  Nevşehir'de en küçük teyzemin evine varmıştık. Orada babamın tembihiyle ilk kez o gece babaanneme gitmiş bulunduk. Bi kaç akraba ziyaretinden sonra da Kayseri'ye ölen dayımın eşinin ve çocuklarının yaşadıgı eve geçtik. Sabahlara kadar uzayan muhabbetler sonunda 5 saatlik uykuyla tekrar Nevşehir'e geçtik. 
Yer altı şehri eşimle gitmek istedigimiz bir yerdi, gereksiz birinin müdahalesiyle göremeden dönmüştük yıllar önce.
 İlk kez kızımla görmek nasip oldu ☺oradan da annemin yaşadıgı yayla evi dedikleri taş evi görmeye gittik. Tam bu evin önünde Çağrı'nın resmini çekiyordum ki Çağrı düştü ve resim işide yalan oldu. 😂😵
Talihsizlikler burada bitmedi tabii. Ardından Avanos çarşına geçtik, gölün karşında yemek yedikten sonra cafeye geçmiştik. İçtigim kahveyle birlikte mide bulantılarım başladı. Ay fenayım şu bu desemde, gittigim her yerde önüme sirf hamur isi ve tatlılar ve et geldigi için aç ve susuz kalan bana inanan olmadı. 😒Arabada fenalasıp kusunca aksama kadar benimle ugrasmak zorunda kaldılar. 😂😂Gece Tekrar Kayseri'ye geçip iki saat yollarda devam sütü aradık! Carrefour ve Migros yok. Sonunda bulduk da Çağrı'nın süt krizi geçer gecmez, uyumayı başardı.
 Sabahında abimin ertesi gün ise gideceği haberi geldi (yalan habermiş, bu arkadaşınında bizimle ne derdi varsa bilemiyorum) diye erkenden yola ciktik.
 Ve yolda eve gidene kadar "ben eve gidicem indirin beni arabadan" diye Çağrı akşama kadar ağlayıp tepinip durdu. Allahtan bi yerde komşularımızda Konya'ya gitmiş de dönüşde Konya yolunda karşılaşıp biraz mola verdik. Çağrı da Emek teyzesini görür görmez rahatlayıp eve gittiğimize ikna oldu.
 Ufff başım kazan, ben bittim. Ben pes ettim bir daha tövbe 😄 resim bile çekemedim. 😠
İnstagramda şunları paylaştım...

Kuzenimin kızı Nergiz, gece Kayseride evlerinde uyku sersemi beni ve Çağrı'yı görünce parmagıyla işaret ederek "babaanne bak onun annesi var" dedi. Hepimizin boğazını düğümledi. İlk kez gerçekten anne oldugumu ve tam olduğumu hissettim. 
   (Baba ilgisiz, anne ise onu öldürmeye çalıştığı için ayırdılar. Babaanne istemeseydi Nergiz suan devlet korumasında olabilirdi)

Çağrı gibi benim babaannem de yoktu, çookk yaşlanınca özleyip merak eder oldu. Beni hiç sevmedi ama Çağrı'yı şimdi torunum diye çigerine basa basa seviyor. ☺ 
(Hayat pişmanlıklarla dolu ama ben 80'den sonrasına ecel diyorum... )

12.10.2017

Ferah Zeydan

Zanneme Hiç Bitti Her Şey
Diyip Gitmek Çok Kolaydır
Bazen Acı Öyle Bir Şey
Yaşaması Zor Olaydır
 
Hatıralar Dalga Dalga
Vurup Vurup Fırsatıyla
Kalır Kalır Durur
İntikamı Var
 
Bir Gün Geçse Bir Gün Geçmez
Ben Affetsem Seni Aşk Affetmez
Aman Aman Yine Yalan
Demek Ki Biz Boşa Yanmışız Senle

8.10.2017

Chia nasıl tüketilir?


  Benim gibi tatsız tuzsuz ne olduğu tam olarak bilinmeyen otun çöpü meraklılarına chia nasıl tüketilir, tadı faydaları olduğu kadar zararları neymiş kısaca bahsetmek istedim.
   Öncelikle süt ve meyveye katılıp en az 2 saat süre gibi bekletilip jöle gibi bir sıvı yayması sağlanılan Chia tohumunun tadı "cevizle" aynı. inanmayan var. Bir yemek kaşığı Chia'yı sade yağsız sütü üzerini bir tık geçecek kadar ekleyip dolapta beklettikten sonra jöle halini alınca " ilave hiç bir şey katmadan" çiğneyerek deneyin. Bence hafif bir taze ceviz tadını alacaksınız. Katkılı tükettiğinizde Chia tatsız kokusuz.

Günde iki yemek kaşığından fazla tüketilmesi önerilmeyen bu yiyeceğin içeriği oldukça zengin.
***
A, B, D ve E vitaminlerini içerir. Aynı zamanda demir, iyot, magnezyum, kükürt, manganez gibi mineraller ile linoleik asit ihtiva eder. Demiş..
Lif içeriği yüksek, doğal kan şekerini dengeleyici özelliği ve bağırsaklarda bulunan probiyotik bakterilerin büyümesini destekler.
Kolesterole ve Şeker hastalığına iyi gelirken, karın bölgesinde yağ dokusu oluşumunu engeller. Metabolizmayı hızlandırarak, zayıflamaya yardım eder.
Omega 3 yağ asitleri, alfa lineik asit bakımından zengindir. Yapılan araştırmalara göre, kanser hücrelerinin büyümesini sınırlandırdığı ortaya çıkmıştır. Özellikle meme kanseri ve rahim ağzı kanserine karşı koruma sağlar.
Protein kaynağı. Performans arttırıcı ve enerji verici özelliği var.
***
Dikkat ettiniz mi bilmem ama Cevizle akraba gibi. 

  Ögün veya ara ögün olarak Süt, meyve mısır gevreği yulaf karışımlarıyla veya yoğurda katılarak yine meyveler zengileştirip keyifle yiyebilirsiniz. 

  Gel gelelim her şeyin fazlası zarar değimiz bu Tohum aşırı tüketimde, bağımlılık yaparken. Gaz ve şişkinliğe sebep olabiliyormuş. Alerjik bir reaksiyon gösterebilirken! ilaç kullananlarda gebelerde farklı etkileşimleri olabilir. Hatta bende olduğu gibi tansiyonunuzu yükseltip baş ağrısına da sebep olabilir! benden söylemesi tini minicik bir tohum diyip geçmeyin. 


Çağrı için kullandığım ürünler

Chicco şampuan ve Vücut yağı
  Doğduğu ilk andan beri bu şampuanı kullanıyorum. Her seferinde kokusu verdiği temizlik hissini öve öve bitiremesem de. İki yaşına gelmek üzere olan Çağrı'nın her iki taraftan da gelen genlerini düşününce saçlarının hala sıklaşmamasını bu şampuana bağlamaya başladım. Yaşıtları baya saçlı olunca, eee tüm sülalesi de sık saçlı bu niye tuturuk kaldı diye düşünmeden edemiyorum.
Vücut yağını ise saç yağı olarak kullanıyoruz. Yani bende. Vucutda özel bir rahatsızlık gibi bi durum olmadığı sürece çocuklarda krem yağ gibi şeyleri duştan sonra uygulanmasını desteklemiyorum. Çünkü vucut alıştıgı herşeyi istiyor. Vermediğinizde zararlarını göstermeye başlıyor. Çağrı'nın ileride cildim kuruyor geriliyor pul pul oluyor demesini hiç istemem.

Bunlara ne deniyor bilmiyorum. Şurup kaşıkları gibi bebekler için üretilmiş değişik ilaç verebilme aparatları hepsi hikaye. Hiç bir şey yoksa normal bi şiringa  şurup ve hap içirmekte en kolay yöntem olabilir. Bunlarla tanışana kadar en azından ben öyle yaptım. Çok nadir şurupların içinden çıkan bu aparatlar bence bebek ve çocuklar için üretilen tüm ilaçlardan çıkmalı. Üzerinde çocuğun kilosuna göre verilecek miktarın göstergesi var. Biraz karışık bir konu ama doktora gittiğinizde ilaç verdiklerin zaman bebeğinizin kilosuna bakarlar. Oradan anlamanız mümkün. 

Paranox Fitil ve Ateş ölçerler
Kesinlikle ilaç önermiyorum, memnun kaldım derim. Ancak her bünye farklı olduğundan doktora danışmadan önerme ilaç kesinlikle kullanmayın.
Eminim ki her annenin korkulu rüyası ateş. Düşüncesi bile korkunç geliyor artık bana sabahı sabah ediyoruz. ne yapsak fayda etmiyor bazen. Elimde bi ateş ölçer dijitallere güvenemiyorum bir eksik bir fazla gösterebilir de dediklerinden iki ayrı ateş ölçer mutlaka önerebilirim. Ve Paranox fitil doktor her halikarda rahatlıkla kullanılabilir sorun olmaz dediğinden beri en büyük kurtarıcı oldu. Şurup içirmek bile ayrıca bi işkenceyken bunu hiç çaktırmadan halledebiliyorum.
 Calpol Ateş düşürücü ve Motilium Bulantı şurubu
  Calpol Dolvene göre daha etkili gibi, sanırım piyasa da yaygın kullanılan iki farklı çocuk ve bebekler şurup var. Calğol pembe ve kırmızı meyveler içerirken Dolven portakal yoğunlukta. Her hangi bir yan etkiyle karşılaşmadık. aşı öncesi ve hafif ateşli durumlarda ilk kurtarıcımız.
 Motilium dr önerisiyle veya her hangi bir tedavi amaçlı kullandığımız bir ilaç olmadı. Çağrının ilk aylarında çok fazla kusması, komşumuzun "benim yığınla hastalığı olan prematüre bebeğime bile bulantı ve kusmalarına karşı profesör bunu önerdiyse kullanabilirsiniz "  demesiyle verdim. içerisinden çıkan çubuk sayesinde daha önce bahsettiğim gibi kilosuna göre miktarını ayarlamaya yardımcı ama ben her zaman kilosundan daha az kullanmayı tercih ediyorum. Bizlerde aynı şekilde, gerekli durumlar da yemek kaşığı ayarında kullanabiliyoruz.
İnfantum Multivitamin  
 Çağrı'nın ilk aşısında sağlık ocağında D vitamini damlasını verdiklerinde  kalça çıkıklığı kontrolüne gidene kadar o ilacı kullanım zorluğu sebebiyle verememiştim. Arkadaşıma sen nasıl kullanıyorsun diye sorup kaşığa döküp yalatıyorum çocuğa diyince hepten soğudum. Kontrolde bebek doktoru infantum Damla anlamamızı önerince baya bi rahatladım. içeriğinde damla başlığı çubuk mükkemmel bir kullanım kolaylığı sağlamış oldu. ayrıca sadece D vitamini değil A-C ve çinko da bulunuyor. kokusu ve tadı da harika. Çağrı şişeyi gördüğü anda kuş gibi ağzını açıp bekliyordu :) yaşına gelince daha zengin içeriğe sahip olan bu şuruba geçtik.
içeriğinde;

Cool Baby Soğutucu Bant ve Otri Bebe
 Soğutucu bant diyip geçmeyin bütün bir gece düşmeyen ateşe karşı büyük bir destekçi. Bu bantları çok seviyorum bittikçe de alıyorum. Ancak henüz kolay bulunan bir şey değil.
Çağrı'nın ilk burun tıkanıklığı kuru bi tıkanıklık olunca burnunu çekip çekip rahat rahat nefes almayı başaramayan Çağrı sinir kırizi benzeri uzun bi ağlama nöbetine girmişti. Hemen koştur koştur eczaneden bunu aldığımı hatırlıyorum. İçeriğindeki tuz normal pompalı bi burun temizleyicisinin yapamadığını yapıyor. nefes yöntemiyle de çekiş gücünü kendiniz ayarlayabiliyorsunuz. Daha etkili bir yöntem henüz görmedim.

SudoCrem
Bu kremin seveni kadar sevmeyeni de çok, nasıl oluyor sa bazı dönemler fayda ediyor bazı dönemler de etmiyor. Yine de kullanmaktan vazgeçmediğim ilk tercihim olur kendisi. Kendim haricinde özellikle de bez değiştirme de oluşan kızarıklar pişik gibi durumlar da bolca sıvıyorum. En çok iki kullanımda eser bile kalmıyor. Bence her halikar da buna bir şans verin. Ama farklı bir pişik kremi de bulundurmayı unutmayın. 

Bizim ekipmanlar bu kadardı. siz de neler var?

1.10.2017

Doyurucu Salata Tariflerim

Rice Stick Salata


Akşam hafif ama doyurucu bir şeyler yiyerek 8'den sonra ağzına lokma bir şey koymak istemeyenler için özellikle bahsetmek istedim. Öncelik RİCE STİCK - bilmeyenler için glutensiz hiç bir katkı maddesi olmayan sadece pirinç ve sudan oluşan makarna. Benim tükettiğim çok ince ve erişte şeklinde olan iki uzun çeşidi var.
  Normal makarna olarak da suda haşlayıp haşlanan suya tuz yağ, tercihe göre baharat sebze ve tavuk gibi besinlerle zenginleştirerek tüketebilirsiniz.  Bu şekilde normal bir makarnadan tat olarak hiç bir farkı olmayacaktır. Bana göre ağır ve Ramen gibi tüm gece hazmetme ve su içme sorunu yarattığından o şekilde tüketmenizi çok fazla öneremeyeceğim.  Sadece küçük bir kase tüketmek benim için yeterli olabiliyor. Gerçekten çok doyurucu olduğunu göreceksiniz.

Pirinç makarna (rice stick) 
 (10 dk kaynar suda bekletin veya haşlanmış suda 5 dk kaynatıp çatalla sudan çıkartıp yiyeceğiniz) tabağa aktarın
Haşlanmış Mısır
İki avuç kadar çiğ karnabahar başı
Ton balığı tercihe göre tavuk göğüsü de olabilir
Salatalık
Domates
Rendelenmiş havuç
Rendelenmiş turp
Tercihe göre tuzda efelenmiş kuru soğan 
(sonradan ağızda kötü bir tat bıraktığı için ben tercih etmiyorum )
ve
Zeytin yağ

Miktar yok neyi ne kadar sevdiğinize kendiniz karar verip dilediğinizce katabilirsiniz. Ben karnabaharı bol tutuyorum çünkü ona çiğken bayılıyorum :)

Ton Balıklı Avakado Salatası

  Gelelim ikinci tarife;  Başta anlaşalım ben yumuşak hiç bir şeyi sevmiyorum. Olgunlaşması gereken her meyveyi hamken, olgun sevenlerin tabiriyle tatsız tuzsuz kütür kütür yerim. Artık aklınıza ne gelirse, yok artık şu meyveyi de yeşilken yiyemezsin demeyin. Yerim. Avakado da bunlardan biri. Böyle krem gibi olunca ekmeğe sürmüyorlar mı deli oluyorum fıttırıyorum. Bir de yağlı olunca düşüncesi bile korkunç geliyor. Ben bunu böyle sertse manav tezgahından alıyorum, soyup salatalık gibi elimde çatır çatır yiyorum. olmadı mı? rendeleyip salata olma yoluna. 

Tek başınıza tüketecekseniz
Rendelenmiş yarım Avakado 
Rendelenmiş Turp
İri kıyılmış bir Domates
Yeşil Zeytin
Limon
İnce kıyılmış Marul
Küp şeklinde doğranmış Salatalık
Ve dilediğiniz kadar Ton balığı ekleyin
Tercihe göre kaldırabilirim acı severim derseniz Sarı biber turşusu  

 Not : Dilediğiniz gibi kendi yaptığınız balığı da  kullanabilirsiniz. Bence daha sağlıklı da olur. Ben balık yemediğim için tercih etmiyorum, ancak babam nasıl başardıysa çok küçük yaşta ton balığını bana sevdirdi. Gerçeğini görsem korkarım da, :P konserve olunca az da olsa tüketebiliyorum arada :)

Düzenleme: madem tariflerim sevildi, uydurduğum yeni bi tarif daha eklemeye karar verdim.

Tavuklu Grechka (kara buğday) Salatası

 Pişirmeden 7 saat gibi suda bekletilerek salata ve çorbalara katılıp hatta pilav gibi tüketilebildiği belirtilmiş. Grechka- kara buğday olarak geçse de bildiğimiz Kara buğdayla hiç alakası yok.  Tohuma benzerliğiyle dikkat çekiyor. Buna rağmen faydaları oldukça fazla.
 Kaynar suda iki saat gibi bir sürede hazır hale geliyor. Dilerseniz geceden ıslatıp dolaba koyarak ertesi gün salatalarda rahatlıkla kullanabilirsiniz. 
  Ayrıca denemeyen için şaşırtıcı olabilir, Kokusu yanık gibi! Evet suda ıslattığınız anda bi yanık kokusu sarıyor ve tadı da ayni şu meşhur yanıksı dondurmalar dan farksız. Bundan nefret etmem gerekiyor ama baskın değil. Salata olarakta bu tat zaten tamamen ortadan kalkıyor.

Malzemeler: Bir çay bardagı Grechka
Rendelenmiş Yarım sert Avakado
Soya filizi
Zeytin yağı
Tuz
Dilediginiz kadar Roka, sevmeyenler yerine marulda katabilir.
Son olarak küçük lokmalar halinde doğranmış tavuk gögüsünü hafif yağda kara biber tuz ve nane ekleyerek tavada pişirin. Soguyunca salatanıza ekleyebilirsiniz. Afiyet olsun... ☺


10.09.2017

Topuklu ayakkabıdan yüzük organizeri yapımı

İnternette böyle bir fikre ulaşamadım ama ben bunu yapabilirim diye düşündüm. Çünkü biliyorum ki her kadının atmaya kıyamadığı manevi degeri olan veya cok begenerek aldığı fakat giyemedigi bir topuklu ayakkabısı vardır. Benimde onlardan biri Vogue dergi kapağı desenli ayakkabı. Sanırım hiç bir topuklu ayakkabı beni bu kadar rahat ettiremedi. Motor kazasında benimle birlikte ayakkabılarda hasar gördügü için sonrasında giyemedim. Üzerinde renginden dolayı çok belli olmayan sıyrıklar oluşsa da, artık topukları sallandığı için belki tamir ettiririm düşüncesiyle 2011 den beri depoda tutuyordum. Sonunda artık kenarlarının tamamen gevremeye başladığını görünce tam atmak üzereyken aklıma topuklu ayakkabı şeklindeki yüzüklükler geldi.  


Dilerseniz hasarlanmış ayakkabılarınızı şu şekilde de değerlendirebilirsiniz'


Yüzüklük için malzemeler;
Parça sünger, yoksa bulaşık süngeride olur.
Ayakkabıyla uyumlu bir parça kumaş
Makas
Yapıştırıcı veya silikon tabancası


Yapılışı;
*Süngeri göz kararınca dikdörtgenler halinde önce kesin.
*Ayakkabınıza uygun renkteki kumaşı veya kalın kurdelede olur süngerin etrafında iki tur dönecek şekilde aynı ebatta kesin.
*Ayakkabının önüne kalan parça süngerleri koyabilirsiniz.
* Minik rulolar haline getirdiğiniz süngerleri aşagıdan yukarı dogru sıkıca dizin.
* Son olarak tüm kenarlara yapıştırıcı sıkıp süngerleri ayakkabıya sabitleyin. Ve elinizle  iki yandan sıkıp bir süre kurumasını bekleyin.
İşlem bu kadar basit.


  37 numara ayakkabıya on parça sünger ve kumaş kestim. Kumaş olarak çanta kesesini keserek kullandım. Ama o olmasaydı muhtemelen siyah bi eşarp şal tişört filan kullanabilirdim. ☺ En son dilediğiniz gibi süsleyebilirsiniz. Gelinlik ayakkabılarda bu işlem bence harika olacaktır 😉

***
    Yüzükleriniz olmasa bile, mutfak banyo yatak odası gibi alanlarda dekor olarak bulundurup temizlik esnasında alyansınızı koyabilirsiniz.  

7.09.2017

Çağrı'nın İlk kırtasiye alışverişi

Binnur Miniç -Kara köpek Tango sanırım suan 3 kitaplık bir seriymis fakat ben rafta öyle birsey görmedigim için almadım. Zaten hiç birinede bakarak almadım. Aceleyle 5 farklı hikaye kitabı olarak düşünmüştüm. Öyle de oldu, hepsi birbirinden bagımsız hikayeler. 31 sayfa. Üstelik her biri sadece 2 tl. Daha ne olsun :) keske devamıda olsaymıs. 
Digerleri; Mustafa Balel ait, Kırmızı Benekli Tırtıl- Benek Buzagı - Üşengeç Amcanın Ayakkabıları ve Yatık adında bir kedi.. Hikayeler üzerinde henüz fikir sahibi değilim. Çağrı izin verirse ona okumayı düşünüyorum. Çizimleri güzel bence 1 ve 2'inci sınıfların okuyabileceği tarzda kitaplar olmus. Yazara ait benim rafta görmediğim 6 kitap daha var. 
Uzun zamandır bebek kitabı arayışındaydım fakat Çağrı yer korkusuna ilk etapta ucuz olsun istiyordum. Nitekimde öyle oldu 😄 Sayılar renkler şekiller üzerine karton bebek kitabı. Hayvanlar sebzeler ve tasıtlar üzerine olanları cok basarılı bulmadım. Eksik parça yayınları Migros 8 tl fiyatı vardı.
Ucuzluk marketi alısverisi yapılmadan olur mu. Aslında özellikle degilde zaten alısverise gittiğim sırada görüp aldıgım ürünler oldu. 200 sayfa aktiviteli boyama kitabı henüz cok erken olsa da 8 tl gibi bi fiyatı gorunce lacırmak istedim. Keçeli kalemlerde 4-5 tl gibi cok uygun bi fiyat aralıkları vardı. Çocuklugumdan hatırlıyorum su gibi tüketiyorduk bunları. Henüz Çağrı için uygun olmayacaklarını bilsemde bir süre saklamanın bi sakıncası yok diye düşünüyorum. 
15 tl lik mini bir kırtasiye seti sizcede tatlı degil mi? 6 lı basma kalem ve not defterini ben kullanağım tabii ki. 😄 sans mı normal de öyle mi bilmiyorum ama kursun kalemin içi boş cıktı. Bende toka olarak kullanmaya karar verdim ☺
İceriginden; 2 adet yapıstırma, not defteri, 6 renk basma kalem, ruj silgi, kalem arkası silgi, açacak, makas, 6 renk keceli kalem ve kursun kalem cıkıyor.
Kolay Boyama, başlangıç için  içlerinde en çok sevdigim bu oldu aslında. Sarı mavi kırmızı ve yeşil olmak üzere 4 renkte özellikle zararsız oldugu belirtilen bi damgayla birlikte pastel boya koymuşlar. Bunuda a101 den aldım fiyatını hatırlamıyorum ancak aynı ürünü ve cesitlerini kırtasiyede de görmüştüm. Gönül rahatlıgıyla alınabilir. 

28.08.2017

Çocuklugun favori 10 filmi -MiM

  Filmlere bir servet harcayıp koca bir kaset plak ve Cd arşivi yapan bir babanın kızı olunca en az onun kadar film tutkunu bir çocuk olarak büyüdüm. 
Gelenek gibidir sevdigin filmleri alıp baş köşeye koymak. Tekrar tekrar izlenir ve o oyuncuların senaryonun hakkı verilir. İnternet yok, haliyle emek hırsızlığı yok. Ya o filme gidilir yada kasedi çıkacak diye aylarca beklenir. Kiralar izlersin, arşivine layık görürsen de satın alırsın. 
Hakkını vereceksin hakkını!
Nerede o eski günler...  Madem öyle çocukluğunuzda etkilenip tekrar tekrar izlemelere doyamadığınız filmler hangisi? 
İlk 10 'a girenleri siz düşünürken bende ilk kez bir "MİM"başlatmış olayım. 
Buyurun...

1 Jumanji
Hayatımda izlediğim ilk film olabilir??? 1995 yapımı.  Her seferinde korku ve heyecanla izlerdim. Yıllarca öyle bir oyun var zannederek korkuyla yaşadım. Ahh nelere inanmadık ki... Şuan izleyince saçma bir çocuk filmi olduğunu düşünüyorum. Yine de benim için anlamı büyük  tabii, unutamıyorum ki. 
Başrolde- Robin Wiliams, Bonnie Hunt, Kirsten Dunst, Bradley Pierce var.
Kitaptan uyarlanmış fantastik gerilim filmi

2 Kazaam
Baş rolde siyahi oyuncu Kazaam rolüyle Shaquille  O' Neal.  Francis Cabra Max rolüyle. (Bu cocukta ne cirkinlesmis be)
1996 yapımı komedi filmi başı belada olan Max kaçtığı bi binada gürültü bi kutu bulur merak eder ve açar. Kutunun cini oldugunu söyleyen Kazaam evine dönebilmek için Max den dilek hakkını kullanması gerektigini söyler. Bu duruma inanmayan Max pesine takılan Kazaam birlikte bi maceraya atılırlar.
Max ciniyle dalga gectigi ve öyleyse yiyecek yagdır dedigi sahne benim için bi efsaneydi. Ayrıca her sahne çokca espirili. Hala izlenilebilir aslında 😃

3 Grinch
Bir Jim Carry filmi. Bu adama hayranlıgım sonsuz. Mutsuz Grinch in Trajikomik halleri epey bir güldürücüydü . Filmin konusu çok cocukca ama çocukluk filmi işte yılbaşı temalı masal tadında eglenceli bir film. 2000 yılında yani ben 10 yasındayken gösterime girmiş. Ve çocuk kitabından uyarlanmış Fantastik film.

4 Maske
Wuuu bi Jim Carry daha. Bunu bilmeyen yoktur. Sanırım çocukken Foxkids de oynuyordu çizgi film olarak. Abimle her sabah izlerdik. Tısss okeyy. Cok cılgın bi çizgi diziydi gerçekten. Aynı konu ve karakterle 1994 yapımı olan filmi kesfettik. İzlemelere doyamadık.

5 Ajan cody banks 1- 2
Bu filmi izleyipte ajan olmak istemeyen bi çocuk yoktur herhalde. Filmin ilk çıktıgı yıllarda çocuk dergisinde ajan kayıt, nasıl ajan olunur gibi bilgilere rastladığımı hatırlıyorum. Filmde bi yaz kampında ailelerden habersiz gizli ajanlar yetistiriliyordu. Hayal ürünü oldugunu düşünsemde gercekte cocuk ajanlar yetistiriliyor olabilir miydi? Arastırdım klasik toplum ahlak kuralları bitkileri agaçları korumaktan hayvan sevgisine çevrecilik yaşlılara yardım etmeye kadar uzanan kurallar oluşturulmuş ve tüm bunları yaptıgın taktirde ajan olabiliyorsun. Peh peh bize sökmedi tabii, ajan olma fikri yalan olsa da Frankie Muniz sempatikligine olan hayramlıgımla filmi yüzlerce kez izlemeye devam ettim. Cok eski bir film sayılmaz, kullanılan teknolojik aletler bugune çok daha yakın. 2003 yılında yani film ilk cıktıgında ayrıca hayranlık uyandırsa da bugun bu teknolojiye fazlasıyla sahibiz.

6 Seni koca yalancı
Frankie Muniz demişken aynı yoldan devam edicem tabii ki. Seni Koca Yalancı! Büyük bir yalancı daha büyük bir yalancıyla karşı karşıya geldiginde çomagını saklar 😜😄 Tabii ki zarar gören taraf yalanın ne kadar kötü bir durum oldugunu anlayacaktır. Üstelik ilk kez doğru söylediği bir anda. Jason Sepherd ve ünlü film yapımcısı Marty Wolf arasında geçen çılgın kapışma. 2002 yılında cıkan bu filmi ilk Digitürk salon kanallarında salondan cıkana kadar hergün izlemiştim.

7 Küçük vampir
Ahh benim bebeklerim. Nerede o zaman alacakaranlık filan. Ailesiyle birlikte İskoçya'ya göç eden Tony vampir  arkadaş edinir. Artık tek ugraşı bacak kadar boyuna bakmadan vampirlere insan olmaları için yardım etmektir. Çünkü bulundukları şatoda onlara ait birsey var.  2000 yılında çıkan filmin aynı isim altında birde kitap serisi var. Serinin ilk kitabında film ile benzerlikler olsa da tamamen bagımsız. Ayrıca hayatımda İlk okudugum kitap serisi.

8 Frankenstein
1994 yapımı filmde Robert De Niro, Kenneth Branagh ve Helena Bonham var. Babamın arşivinden korku filmi olarak izledigim sonrasında duygusal oldugunu anlayıp agladıgım tek film. 😄 Dikkat! Diger Frankenstein filmlerinin konusu alakasız derecede farklı. Hala severek izledigim filmler arasında.

9 David Copperfield
100 temel eser olarak bu hikayeyi okumasa da bilmeyen yoktur. Ben Daniel Radcliffe ilk bu film ile tanımıstım. Yine digiturk sayesinde. Eşsiz hikaye de David Copperfield'ın çocuklugunu Daniel yetiskin dönemlerini ise oynayan oyuncunun bilgisini bulamadım. Neyse Film 1999 yapımı, BBC ait bi tv programı olarak geçse de ben hala Dvd sini saklıyorum.
Sanırım sinemaya girmemiş, o nedenle tv programı olarak geçiyor olabilir.

10 Harry Potter
Geldik son filme. Küfretmiş gibi olmak istemiyorum bu yüzden filmle ilgili hiç bir detaya girmeyeceğim. Bu film ile beni tanıştıran babam hayatının en büyük pişmanlıgını yaşamış olabilir. İlk okul 5'de süpürge üzerinde uçan sihir yapan bi çocukdan bahsediliyor. Konuya hakim degilim ama babamın aldığı tişörtün üzerinde yazan Harry Potter yazısını okumaya çalışıyorum. "Hepi potır" babam her defasında düzeltiyor beni. Herry poter kızım o.... Niye öyle yazmamışlar o zaman? Sekiz dil bilen babam bana hiç yabancı dil ögretmedi ama bu film için ilk kez arkadaşlarımla sinemaya yolladı. Veee perde... Gözlerimi ayırmadan manasızca izledigimi hatırlıyorum o filmi. Hiç bir şey anlamamış da olabilirim bu yüzden bir kaç ay sonra Cd'ye gidip filmi istedim. Çıkmamış, bir ay sonra parasını önceden ödedigim film elime ulastı ve okuldan döner dönmez filmi heyecanla izledim. Tekrar ve tekrar o gün 3 kez izledigimi hatırlıyorum. Hayal sınırlarımı zorlayan nu filme aşık oldum. Artık hergün izlemekten derslerimle olan ilişkim bitmişti. Durumun henüz bilincinde olmayan babam filmin ikincisi geç cıkar diyerekten kitabın ikicisi olan sırlar odasını alıp gelmişti. Her bir kitabı filmi kac defa hatim ettim bilmiyorum. İsimler sihirler iksirler her bir karaktere ayrı ayrı bagımlılıgım vardı. Hergun en az bi doz almazsam uyuyamadıgımı ancak bu cileyi cekenler bilir. Abartmıyorum hayatımın daha dogrusu ergenligimin dönüm noktası oldu. Cok fırsatı bunun için kaybettim. Çok seyden yine bu merakım yuzunden vazgectim. Harclıklarımla koca bir servet harcadım ugrunda. Sonunda lisenin ilk yılında bunalıma girip herseyin yanmasına sebeb oldum. Ama yeni başlangıclar iyidir diye kaybettiklerime üzülmedim. Hala da hayatımda gördügüm en iyi  film. Ötesi yok.

ip ucu vereyim, benim için bu liste böyle uzar gider...
Evde tek başına
Gelecege dönüş
Şehir Komandosu
Peter pan
Kanca
Ben Robot
Sivri Kafalar
Ninja kaplunbagalar
Max Taşınıyor
Çılgın Çocuklar
Çılgın Marslılar
Adams Ailesi
Gremlinler
Çatlak profesör
Talihsiz serüvenler
Taş Devri
Minik Kahramanlar
Hayalet Avcıları
Afacanlar iş başında
Kediler ve Köpekler
101 Dalmaçyalı
Garfield

Not: 3 gün önce bilgisayarım yandı, bu nedenle yazılarımı telefondan hazırlıyorum. Haliyle mimleme link yapamıyorum. 
Bu yazıyı okuyup yorum bırakan herkes mimlenmistir. O kadar! 😄

26.08.2017

Çağrı'nın ilgisini çeken oyuncaklar

Anneler için muhtemelen önemli bir sorun oyuncak seçimi. Acaba çocuga ne verirsek karakteri öyle mi şekilleniyor? Yoksa karakterimi oyuncagı belirliyor?  Siz düşünün, ben kuşkusuz profesyonekce oyuncak seçen annelere hayranım da. Ama öyle bir lüksüm yok, çünkü tüm bebek eşyaları çok çabuk tüketilen kimi zaman degerli kimi zaman degersiz şeyler. Yani zaten "Olsun alayım ikinci çocuga saklarım" da diyemiyorum. 
 Az ve öz olsun mesela, son yıllarda bilinçli anneler ahşap oyuncakların zararsız oldugunu söylüyorlar. Evet öyle ama bence çocuklar oyuncaklarını kendi seçiyor. Gösterişe veya biçilen değere bakmadan. 
 Kız çocugu Çağrı'ya dedesi farklı zamanlarda iki üç bebek aldı. Çağrı yüzüne bile bakmıyor. Top aldı, araba aldı ondan mutlusu yok. Çünkü Çağrı ayak topu oynamayı seviyor, evet baya futbol oynayan çocukları görünce bir tekmede ben vurayım diye koşuyor. Yetmiyor arabasına binip agzıyla ara gaz veriyor. Sevineyim mi üzeleyim mi nereden ögreniyor bilmem de, büyüdükce ilgisinin farklı yönlere dagılacagına inanıyorum.

 Yani defter kalem de seviyor, kopartıp kopartıp agzında geveleyip tükürsede.  😒 Cep telefonu seviyor ama dedesinin aldıgı ışıklı sesli sarkı söyleyeni degil. Dokunmalı olacak ki Youtube girebilsin. 
Annesinin aldıgı masal anlatan mantarı dövüyor, olmuyor kendi mutfak gereçlerini begenmeyip anneannesinin tencerelerini boyutlarına göre dizip sıkılınca balkondan atıp attım diyerek alkış tutuyor. Tamda bu nokta da Çağrı'ya oyuncak alma hevesim ölüyor. Öyle pahalı hediyeler alan eş dost akrabanızda yoksa öneririm temiz oldugunu ilk anda belli eden insanlara Letgodan ulaşın alın. Birde güzel yıkayıp silip gönül rahatlıgıyla kullanabilirsiniz bence. 

 Bu yöntemle henüz oyuncaklara bi servet harcamadıgım için mutluyum. Konuyu saptırmadan bi konuya da deginicem. 

   Belki de artık denk geldikçe deginicem. Malesef son yıllarda babasız çocuk dogurmak moda değil ama yaygınlaşmış. Nikahsız yani... yargılayamak kimseye düşmez. Bu yüzden diyecek sözüm yok! Ancak, ben onlardan değilim.

 "Mutlu aile portresi görmeme sebebiniz sözde kocam olan şahsın beni hamileyken bırakıp başka kadına gitmesi. "
 Bu yani bu kadarcık gayet klişe bi durum artık bence.  Bunun haricinde hayatımda degişen birsey yok.
 Eskiden demezdim bu lafı sinir olurdum ama eşim iç güveysiydi. 😄 o nedenle an itibariyle 26 yıldır annem babamla yaşıyorum. Yani bi rahat rahat yuvam yıkıldı ocagım söndü diye dövünüp aglayamadım bile 😁
 Son olarak sunuda cevaplayım, sorun ben yada baska biriyle olması değildi. Sorun kendi meseleleri, ailesi.
 Özetle; "Kendi çabalarıyla hayatta kalmayı başaran sorumsuz ailelerin cocuklarıyla evlenirken iyi düşünün. Aç oluyorlar, en çokta sevgiye. Bir zaman sonra sizin kurduğunuz o kocaman sevgi dolu dünyanız bile ona yetmiyor."

   1 numara da tabii ki araba. Gerçekten 1 numara. Çağrı'nın ekmegini al elinden ama vosvosuna dokunma 😄 Alelade plastik dandik bi araba işte üstüne binip Fred Çakmaktaş gibi ayaklarıyla gidiyor. Sıkılınca oturdugu yerin içinde sekiller var yerlerini bulup içine atıyor. Yakında bize veda edecek çünkü bi büyügünü aldıgım için arkadaşıma vericem. Ayrıca Çağrı'nın işi biten bütün eşyalarını ona veriyorum. Her insanın çocuklugundan olan menfaat beklemeden birşeylerinizi paylaşabileceğiniz ve sizi her halinizle eleştirneden kabul edebilen bi arkadaşı olmalı bence.

  de Yumoş ayı var. Baya evet Yumoş'un ayısı. Alışverişten döndügümüz ilk gün onu eline aldı önce bi inceledi sonra güldü. Bu ayıda ne var o kadar bilmem ama eve getirip yıkar yıkamaz ona eski bulizimden söktügüm kurdeleyi papyon olarak diktim. Bu ayı benim gözümde erkek olsa da Çağrı'nın cinsiyetsiz bebegi aşkı. O kadar peluş oyuncak içinden bi bunu arabasında önüne oturtur. İsterseniz dedesi gibi sorun, "bebegin nerede?" "ayın nerede?" hemen bulup getirip size göstersin. Sanırım bu ayı hep bizimle olacak.

  3 'üncü olarak bu bebek aktivite masaları var ya, her anne bilir onun ayaksız olanı. Beşige bağlama özelligi olandan. Baya işlevsel yanii de bizde ne mümkün. Çağrı zaten en fazla üç ay beşikte yattı. Bende fazlalıklarını söküp attım, yere koyup rahat oynasın diye. Agırda birşey ama Çağrı'nın çıngıraklarından sonra gelen ilk oyuncagı olunca 4 - 5 aylıkken başlayıp evin içinde oradan oraya taşıya taşıya epey bi oynadı. Tangır tungur tangır tungur sürekli elinde. Kuş sesi, kapı sesi, karşılıklı paslaşan toplar dönen gece gündüz efekti, eski aterilerin cıkardıgı sesler hayvanlar ve el gücüyle itip döndürmesi gereken çiçek. Birde ayna var o arada sürekli kendini görüp öpüyordu. Yeter artık diye düşündüm ve bir ay önce arkadaşımın yeni doğan bebegine gönderdim. 

 4- kurbaga kule, büyüklü küçüklü diziyorsun 3 adet topu var atıyorsun içindeki deliklerden dönerek cıkıyor. Anlamsız gelmişti ama yinede aldım. Oturdum Çağrı'nın karşısına gösterdim. Aldı elimden yaptı, baktım ki baya baya diziyor atıyor oynuyor oyalanıyor. İyimis dedim, bir sure sonra sıkıldı koluna bacagına takıp gezmeye başladı evin içinde. Hayal gücü iste, ondanda sıkılınca basladı kaldırıp fırlatmalara. En son 3 yaşındaki arkadaşı bunu dizmeyi bir türlü başaramayınca Çağrı sinirlenip kızın kafasına vurmaya kalktı. Böylece Çağrı'nın böyle bir oyuncaga ihtiyacı olmadıgına karar verip ayırdım.  😃

 5- Merhaba ben sihirli arp, şimdi sizi müzikli harikalar diyarına götürecegim. Işıklar harika şimdi dokun ve yanan ışıkları yakala. Kaçırdın, tekrar deneyebilirsin. Gibi 8 kadar bi oyun özelligi var. Hayvan sesleri degisik esturumanlar ve cıkarcakları sesleri kendin belirliyorsun. Veya bırakıyorsun dımdımdım kendi çalıp duruyor. Rahatsız edici bir tonlamasıda yok. Bekledigimden cok cok basarılı bi oyuncak cıktı. Dedesine iş arkadaşı vermiş. 

 6- Küçükken hep piyano çalmak isterdim, haliyle görür görmez bunu almak istedim. Anası severde kızıda sevmeli degil mi 😄 bu arp gibi güçlü tiz bi sesi yok. Baya piyano calış modu ve kendi kendine çalan mod ve köpek fil at ve alkış dügmesi koymuşlar. Köpek kedi kuş olsa anlarımda taklit edilmesi zor ses olan fil ve ata anlam veremedim. Ama Çağrı onunda yöntemini buldu arpla birlikte açıp aralara fil sesi vererek ritim tutuyor. 

  7- Lego. Çocugun yaşı ne olursa olsun Lego en önemli oyuncak bence. ŞART! Her yaşa uygun büyüklükte lego var marka önemli degil. Ben başlangıc olarak cok büyük olmasa da normal boylarda 82 parca aldım. Fiyatıda cok uygundu. Benim cocuklugumda oynadıgım gerçek "Lego" marka legolardan sonra Çağrı'ya bu devirde bunu almak biraz haksızlıkmış gibi geldi ama az daha büyümesini beklicem. 
Şu sıralar sabah uyanınca ilk iş olarak bunları dizmekle ugraştıgı için küçük sıpam rahat rahat uyumaya devam edebiliyorum.

  8- Çek bırak oyuncaklar. Her markete girdigimde karşıma hareketli mini bi oyuncsk cıktıysa eli boş dönmek olmaz. Çocuklar haklı gidişleri çok güzel bir kere. Çağrı'nında dırt dırt dırt sürekli elinde havuzda da bunlarla oynuyor. 

  9- Bunun adı ne bilen var mı? Dın dın dın dınnn (x4) gibi tınısı cok güzel sesler cıkartıyor. "Aaa bunun adı neee bende alayım Çağrı'ya" dememle bizde iki tane var al bu Çağrı'nın olsun diyerek vermişti komsumuz sağ olsun. Oda bilmiyordu adını. Aldım geldim ama cubuklar gözüne gelir bi sakatlık acar diye güvenip veremiyorum henüz. Kontrollü olarak veriyor, görünce hemen seviniyor. Oynamayı bıraktıgı anda da kaldırıyorum sopalarını. Sarkı söylemek ve dans etmek dısında sanırım esturumanlarla igili bi birey olacak gibi. 

 10- Manyetik yazı tahtası. Mıknatıs özellikli oyuncaklar zararlı olsa da 90 ların oyuncagı malum alınmadan olmazdı. Kagıt kalem görevi görüyor bir kere. Bu Çağrı'nın ikincisi ilki cok kaliteli birsey olmasına ragmen ayaklarıyla böyle gayet güzel kırdı. Bunuda deniyor nasıl basardı bilmiyorum ama kalemlerin ucunuda kırıyor,, ki ben batar bi sakarlık yaparsa diye kalemlere guvenip vermiyorum. Üzerindeki damgalarla ciziyor siliyor gün içinde sürekli bu islemi tekrarlıyor. Onu öyle izlemesi en keyiflisi tabii.

 *Sizde böyle bir paylaşımda bulunup aşagıya link bırakabilirsiniz.